Giriş

Dijitalleşen Dünya ile birlikte yaşamımızdaki her anı, fikirleri, olayları yıllar sonra karşımıza çıkabileceğini hesaba katmadan (özellikle sosyal medya aracılığıyla) kamuoyunun rahatça ulaşabileceği bir şekilde paylaşmaktayız. Son dönemde teknolojinin,verilerin depolanmasını kolaylaştırması ve her türlü bilgiyi birtakım yazılımlar aracılığıyla ge­ri kazanılabilir duruma getirmesi, üçüncü kişilerin şahsa münhasır kişisel verilere arada mesafe olmaksızın ulaşabilmesini ve bunları istedikleri biçimde paylaşabilmesini sağlamaktadır. Paylaşımlar sebebiyle de kişinin mah­remiyet alanı daha aleni hale gelmekte ve bu da kişinin geleceği açısından çok ciddi zararlara neden olabilmektedir. Kişinin geçmişi ile alakalı kişisel verilerin paylaşılması, kişinin onurunu, namusunu, kişisel hayatını, sosyal özgürlüğünü, ekonomik varlığını, geleceğini, kısaca temel insan haklarını önemli ölçüde zedelemektedir. Örneğin; eğitim öğretimini henüz tamamlayamamış herhangi bir öğrencinin, geçmişte sosyal hesaplarında açıkladığı siyasi bir beyanı, mezun olduktan sonra başvurduğu bir işe alımı esnasında veya gireceği bir mülakatta önüne engel olarak çıkması, vs. durumlar bu zedelenmenin bir tezahürüdür. Kişiye, ilgili veri sorumlusundan kendisine ilişkin kişisel verinin geç kalmaksızın silinmesini talep etme hakkı tanıyan unutulma hakkı, işte bu zedelenmenin önüne geçmektedir.

Son dönemde sosyal medyanın da etkisiyle özellikle siyasi mekanizmalarda daha popüler olmak isteyen kişi veya kişiler çok sık bir şekilde kişisel verilerinin ihlal riskiyle burun buruna gelmektedir. Genel olarak geçmişe yönelik kişisel verilerinin ortadan kaldırılmasını erişilemez hale getirilmesini isteyebilme hakkı olarak nitelendirilen bu hak, ilk olarak 2012’de Avrupa Komisyonu’nun temel insan hak­ları, adalet, temel insan hak­ları ve vatandaşlık işlerinden mesul üyesi Viviane Reding tarafından yapı­lan açıklamayla[1] gün yüzüne çıkmıştır. İlerleyen süreçte Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın Mayıs 2014 tarihli ilamında unutulma hakkı açıkça beyan edilince hak muhtevasında yapılan inceleme ve hukuki değerlendirmeler gün geçtikçe yaygınlaşmıştır. Fakat artan gelişmelere rağmen unutulma hakkının ‘’kişisel verilerin korunması’’ müessesesinin temel yapı taşı olarak, insanlara gerekli muhafazayı temin edip etmediği henüz netlik kazanmamıştır.

Çalışmada ilk olarak ‘kişisel veri’ müessesesinden yola çıkılarak kişisel verilerin muhafaza edilmesi hususunun, unutulma hakkı ile ilişkisi ele alınacaktır. Sonrasında Unutulma hakkı müessesesi ve bu müessesenin Avrupa Birliği’nin açıklama ve kararları ışığında ortaya çıkışı ve muhtevası, hukuki niteliği ele alınacaktır. Son olarak Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin unutulma hakkı bağlamındaki kararları ele alınarak Türk hukukumuzda unutulma hakkının güncel statüsü üzerinde durulacaktır.

1. Kişisel Verilerin Korunması Hakkı

1.1 Kişisel Veri Kavramı

Kişisel verilerin korunması hususu ile unutulma hakkı hususu birbiriyle bağışık müesseselerdir. Her iki hakkın da temelini insanın saygın bir yaşam sürmesi, kariyerini serbestçe geliştirmesi, kişisel hayatı üzerinde hukuka uygun bir şekildeözgürce tasarrufta bulunabilmesi, mazide kalmış lakin yıllar sonra tekrar karşısına çıkma endişe oluşturabilecek kişisel verilerin, kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesi düşüncesi oluşturmaktadır. Bu sebeple unutulma hakkı hususunda beyanda bulunurken kişisel verilerin korunması hakkından ayrık bir açıklamada bulunulması pek doğru olmayacaktır[2].

Esasında belli ya da ileride belirlenmesi mümkün olan gerçek veya tüzel kişiye ait her türlü bilgi ve belge manasına gelen ‘kişisel veri’ kavramı üzerinde henüz hemfikir olunmuş müşterek bir tanım yoktur. Uluslararası Hukukta kişisel veri, "Kişisel vasıftaki veriler, kimliği belirten ya da belirtilmesi mümkün olan gerçek kişiyle ilgili tüm bilgi ve belgeyi beyan eden içerik" diye tanımlanmaktadır[3].

Kişisel verilerin rızaya dayalı veya zorunlu olarak beyan edilmesi, evvelaşahsi hayatın gizliliğini ihlal edebileceği gibi bu hususlailişkili bazıtemel insan haklarına da zedeleyebilmektedir. Bu bağlamda kişisel verilerin korunmasının, şahsa ait verilerin toplanması, saklanması, elde edilen verinin farklı mecralarda kişi aleyhine kullanılması veyahut aktarılması vb. veri işleme süreçlerinin tamamını kapsayacak şekilde kişilere yönetim/idare hakkını yeniden kazandırmayı hedeflediği söylenebilir. Bu hedef çerçevesinde kişisel verilerin korunması, şahsın kendisine ait verilerinin geleceğini bizatihi kendisinin planlama ve tashih etme kudreti manasına gelmektedir. Nitekim bu muhafaza kişi saygınlığının ve insan haklarının da bir gereğidir. Belirtmek gerekir ki kişisel veriyi belli tanımlarla sınırlı tutup matematiksel olarak sınırlandırmak hukuken etik değildir. Lakin çeşitli karar ve içtihatlar irdelendiğinde kişinin kimliğini ortaya çıkartan; kimlik bilgileri, dijital bilgileri, özgeçmişi, kanaatleri, mektupları, siyasi düşünceleri, dini inancı, çeşitli STK üyelikleri, resimleri, yetkili birimler tarafından alınan parmak izi, telefon görüşmeleri, paylaştığı kişisel düşünceleri, resim, ses ya da görüntü kayıtları vd. kişisel veri olarak kabul edilebilir[4].

1.2 Kişisel Verilerin Korunması ve Unutulma Hakkı

Her dönemde insan haklarının mutlak olarak korunması elbette olması gerekendir. Her dönemde gelişen insan haklarının korunması bilincine paralel olarak ‘kişisel verilerin korunması’ müessesesi de ön plana çıkmıştır. Kişisel verilerin korunması hakkı ilk olarak 1980’de ülkemizin de üyesi olduğu İktisadi İşbirliği Kalkınma Teşkilatı’nın belgelerinde yerini almıştır[5]. 1981 yılında ise Avrupa konseyi tarafından hazırlanan 108 sayılı sözleşme ile gündeme gelmiştir[6].Nitekim kişisel verilerin korunması konusunda Dünya’da yaşanan tartışma ve gelişmelerden Türkiye’de uzak kalmamış ve buna ilişkin birtakım düzenlemeler yapmıştır. Konu ilk olarak 2010 yılında anayasal teminata bağlanmıştır. Artan değişim ve gelişmeler sonucunda ise Mart 2016 tarihinde 6698 sayılı ‘’Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kabul edilmiştir[7].’’

Kişisel verilerin korunması müessesesinin güttüğü esas hedef, kişinin özel hayatının gizliliğinin muhafaza altına alınması bağlamında kişiye yapılabilecek olası hak ihlallerinden korumaktır. Dijitalleşen dönemde giderek mühim bir konuma ulaşan kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin, demokratik bir Dünya’da hür iradesiyle kendi yaşamını kendisine herhangi bir zarar gelmeden bizzat düzenleyebilme iradesidir. Teknolojinin sağladığı imkânlarla kişisel verilerin depolanması veya tutulması söz konusu olunca üçüncü kişilerin bu veriler üzerinde tasarruf edip,kişi aleyhine sonuçlar doğuracak fiiller gerçekleştirmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Kişisel verileri açığa çıkan ve çoğu zaman topluma karışması engellenen kişi bu durumda “unutulmayı” talep edebilir. Yani kişi, toplumdan dışlanmasına neden olabilecek şekilde kişisel verilerinin üçüncü kişiler tarafından ortaya çıkartılması ihtimaline karşın, yaşamını mahremiyeti zedelenmeden sürdürebilmek ve sosyal olanaklardan hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde hür bir şekilde faydalanmak için şahsının geçmişine ait verilerin yok edilmesini ve erişilemez duruma getirilmesini talep edebilmektedir. Görüldüğü üzere Unutulma hakkı ve hakla bağlantılı olan söz konusu durumlar aslında kişisel verilerin korunması müessesesinin temel yapı taşıdır.

2.Unutulma Hakkı

2.1 Unutulma Hakkı Kavramı

Her türlü kişisel verinin herhangi bir sınıra bağlı kalmaksızın kayıt altına alınabildiği ve kayıt altına alınan bu verilerin kapsamlı ve muğlak şekilde paylaşılması sebebiyle kişilerin sonradan bu verilerinin ortadan kaldırarak yok etmesinin zor olduğu bu dijital dönemde, kişilerin verilerinin korunması müessesesi yetersiz kaldığı için ‘’unutulma hakkına’’ ihtiyaç hâsıl olmuştur. Unutulma hakkı kısaca, kişiye ait herhangi bir bilginin kaldırılarak yok edilmesi ya da erişim engelinin getirilmesini talep etmektir. Daha geniş bir anlatımla unutulma hakkı, belli dijital programların belleğinde bulunan kişilere ait rahatsızlık verici her türlü kişisel verinin, yine kişilerin hukuka uygun bir şekilde isteği üzerine bir daha geri getirilemeyecek biçimde ortadan kaldırılması, erişim engeli getirilmesi olarak tanımlanmaktadır[8]. Bu tanımlar incelendiği zaman karşımıza çıkan ilk durum, unutulma hakkını kişilerin dijital hafızadaki verileri üstünde tasarruf hakkının bir kolu olarak talep edilebilmeleridir. Bir diğer durum ise, kişilerin şahsını veya başka birilerini rahatsızlık verici tespit ettiği kişisel verilerin geleceklerine olumsuz yönde etki etmemesi için, bu verilerin bir daha erişim sağlanamayacak biçimde ortandan kaldırılmasını hukuki yollarla isteyebilmesidir. Önceleri dijital ortamdaki seçilen bazı kişisel verilerin elde edilmesinin engellenmesi isteği olarak vaki olmuş istisnai bir talepken, süreç içinde genel bir hukuki hak yönünde varyasyona uğramıştır.

2.2 Ortaya Çıkışı

Yukarıda da belirttiğimiz gibi uluslararası arenada unutulma hakkı ilk kez 2012 yılında Avrupa Komisyonu’ndan Viviane Reding’in açıklamaları ile gündeme gelmiştir. 2014 yılında ise Avrupa Birliği’nin en yüksek mahkemesi olan Avrupa Adalet Divanı’nın kararına konu olmuştur. ABAD’ın kararına esas oluşturan davanın temelini, ‘’Mario Costeja Gonzalez’’ adlı bir İspanyol vatandaşın, internette adıyla araştırıldığı vakit isminin açıkça yer verilerek, geçmiş yıllarda ait bazı borçları sebebiyle hakkında yapılmak istenen haciz işlemiyle alakalı bilginin ilgili mecralardan kaldırılmasını talep etmesi ve bunu açtığı dava ile İspanya mahkemelerine taşıması oluşturmaktadır[9]. Nitekim bu dava neticesinde İspanyol Mahkeme, tarayıcı motorunun olaya konu olan linkleri kaldırılması talimatını vermiş fakat linklerin haber olduğu gazeteler için herhangi bir karara hükmetmemiştir. Gonzalez’de kendisi hakkında geçmişe dair kaydedilen verilerin artık ilgisiz olduğunu beyan ederek Google İspanya ve Google Inc. Kurumlarının şahsıyla alakalı kişisel bilgi ve belgeleri ortadan kaldırması veya erişim engeli getirmesi; böylelikle tarayıcı motorlarında bulunamaması kısacası bundan sonra La Vanguardia'da (arama motorunda haberin yer aldığı gazete) yapılan aramaların içerisinde hiçbir şekilde bu bilgilerin görünmemesi talebiyle "İspanyol Veri Koruma Kurumu'na (İVKK)" başvuruda bulunmuştur[10].

Kurum, Temmuz 2010 tarihli ilamı ile gazete hakkındaki başvuruyu reddederken, Google İspanya ve Google Inc. kurumları hakkındaki başvuruyu hukuka uygun bulup kabul etmiştir. Google İspanya ve Google Inc. kurumları, mahkemenin bu ilamına karşın "İspanya Ulusal Mahkemesi’’ bünyesinde bir dava açmıştır. Ulusal Mahkemesi bu davaları birleştirmiş ve söz konu dava hakkında görüş, öneri belirtmesi amacıyla davayı ABAD'a intikal ettirmiştir. ‘’Divan 95/46 EC. Sayılı “Bireylerin Kişisel Verilerinin İşlenmesi ve Serbestçe Dolaşımı Karşısında Korunmasına İlişkin” AB Direktifi çerçevesinde verdiği Mayıs 2014 tarihli ilama göre; dijital ortamda bulunan ilgisiz, alâkasız veya güncel olmayan kişisel bilgilerin, kişilerin istemiyle ortadan kaldırılmasının ve yahut yok edilmesinin zaruri olduğuna hükmetmiştir[11].’’Başka bir anlatımla, Mahkeme dijital ortamdaki verilere ilişkin unutulma hakkını açıkça tanımıştır.

AB’de 1995 yılında yürürlüğe giren 95/46/AT sayılı AB Veri Koruma Direktifi, aslında kişisel verilerin korunması kapsamında dünyada kabul görecek olan bir çerçeve ortaya koyuyordu. Fakat Avrupa Komisyonu tarafından üye ülkelerde uygulanmakta olan AB veri koruma kurallarında, kişilerin mahremiyet hakkının muhafaza edilmesi hedefiyle, dönemin şartları göz önünde bulundurularak kapsamlı bir değişime gidilmesi kararlaştırıldı. Bu bağlamda, AB veri koruma normlarında esaslı bir değişikliği barındıran “Genel Veri Koruma Tüzüğü”(GPDR) AP tarafından Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. GDPR, evleviyetle kişilere kendi bilgilerini kendilerinin idare etmelerini ve şirketler başta olmak üzere AB himayesindeki kurumların bu düzenlemelerle uyumlu bir duruma getirilmesini içeriyordu[12].

GDPR ile getirilen önemli düzenlemelerden biri de hiç şüphesiz unutulma hakkıdır. Bu düzenlemeyle unutulma hakkı kavramına Uluslararası hukuk çerçevesinden ilk kez bu kadar etkili bakılmıştır diyebiliriz. Bu kapsamda, GDPR’nin 17. Maddesi gereğince veri sahibi, şahsına ait verilerin kısa zamanda yok edilmesini veri ilgilisinden isteyebilmektedir. Buna göre veri ilgilisi söz konusu kişisel verileri vakit kaybetmeden ve veri sahibinin hakkını sekteye uğratmadan ortadan kaldırmakla mükelleftir[13]. Verilerin hangi durumlarda vakit kaybetmeden ortadan kaldırılması gerektiği de 17. maddenin birinci fıkrasında açık ve net bir biçimdeifade edilmektedir.

‘’Madde[14] gereğince hakkın icra edilebilmesi için kısaca vaki olması lazım hususlar GSG Hukuk (2019) tarafından şu şekilde izah edilmiştir:

-Kişisel verinin işlenmesinin veri işleme amacının ortadan kalkmış olması sebebiyle artık gerekli olmaması

-İlgili kişinin açık rızasını geri çekmiş olması sebebiyle kişisel veri işlemenin hukuki dayanağının ortadan kalkması

-İlgili kişinin kişisel veri işleme faaliyetine karşı çıkması ve veri sorumlusunun menfaatinin bu talebe karşılık arka plana düşmesi

-Kişisel verinin hukuka aykırı işlenmiş olması

-Kişisel verinin AB veya ilgili ülke mevzuatı çerçevesinde silinmesinin zorunlu olması

-Kişisel verinin GDPR madde 8 kapsamında bilgi toplumu hizmeti sunulması amacıyla temin edilmiş olması (Sf.1-3)[15].’’(GSG Hukuk, 2019 Sf. 1 vd.)

Nitekim aynı maddenin üçüncü fıkrasında bu hak ile alakalı beş farklı istisnaya yer yer almaktadır. Buna göre ifade hürriyeti ve bilgiye ulaşma hakkına ters bir durum teşkil etmesi, resmi bir yetkinin yerine getirilmesi, umumun sağlığı ya daumumun menfaati olması, bilimsel veya tarihi bir çalışma için veyasal bir hakkın icrası, kullanılması ve korunması için kişisel verilere ihtiyaç duyulması, unutulma hakkına istisna teşkil etmektedir. Nitekim söz konusuunsurlarınmüşterek olarak gerçekleşmesine gerek olmayıp bu şartlardan herhangi birinin gerçekleşmiş olması yeterli bulunmaktadır.

3.Unutulma Hakkı’nın Türk Hukukumuzdaki Yeri

Ülkemizde unutulma hakkına hususi olarak bir düzenlemede yer verilmiş değildir. Hattabu müessesenin yakından ilişkili olduğu ‘Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı’nda da konuyla alakalı herhangi bir norm bulunmamaktadır. Nihayet unutulma hakkı, özellikle bir düzenlemeye konu olmamakla beraber Türkiye’de ilk olarak Yargıtay’ın, sonra da Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ilamlarla tanınmıştır. Bu çerçevede ABAD’ın karar ve düzenlemeleri akla gelebilir lakin belirtmek gerekir kiTürkiye, AB'ye üye devlet durumunda değil de aday devlet vasfında olduğu için ABAD'ın vermiş olduğu ilam veya AB’nin bu konudaki düzenlemeleri Türkiye için bağlayıcı değildir.

Unutulma hakkı, Avrupa Adalet Divanı’nın yukarıda açıkladığımız ilamına dolaysız bir şekilde atıfta bulunularak Türk Hukukunda ilk defa Yargıtay’ın 2015 tarihli bir ilamında değinilmiştir[16]. YHGK ilamında, unutulma hakkını “üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı” olarak tanımlamıştır. Şöyle ki davada, cinsel saldırıya maruz kalan davacının yargılama süresince ilettiği saldırıya ilişkin bilgilerin, mağdur ve sanık isimleri zikredilmeden bir mushafta yayınlandığı için, mağdur şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Davalılarca iddia edilen “eserin, bilimsel eser haline getirildikten sonra kamuoyuna mal olduğu ve esas olarak ancak kendi prensipleri çerçevesinde sınırlandırmalara tabi tutulacağı”beyanı, YHGK’nın kararında “bilim özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda bu değerlerin üstün tutulması gerekeceği” gerekçesi ile ret olunmuştur. Ayrıca davacı lehine de manevi tazminat şartlarının gerçekleştiğine hükmedilmiştir[17].

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel bir başvuruda ise 1998 yılında basında yer alan uyuşturucu bağımlılığına ilişkin haberlere konu olan kişinin bu mecralardan bilgilerinin yok edilmesine yönelik talebini mahkeme kabul etmiş ve bu tür bilgilerin unutulmasına olanak sağlanmasının hukuken mümkün olduğuna hükmetmiştir. İlamdaki “Bireyin kişisel saygınlığı ve onuru’’ ifadesi, Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “manevi varlık” kapsamında yer almaktadır. Bu doğrultuda Devlet, kişilerin manevi varlığının bir parçası olan kişisel saygınlık ve onura keyfe keder bir şekilde müdahalede bulunmamak ve bir başka kişinin olması muhtemel saldırılarını engellemekle mükelleftir. AYM’de bu düşünceyle teknolojinin sunduğu imkânlar aracılığıyla oluşabilecek insan haklarının ihlal riskini göz uyuşmazlığa konu olan verilere ulaşımın engellenmesi gerektiğine hükmetmiştir. AYM’nin bu ilamı Türk hukukunda unutulma hakkının uygulaması açısından mühim bir dönüm noktası olmuştur[18].

Unutulma hakkı ile muhafaza edilmek istenen bütün bu kişisel değerlerin, esasında kişi saygınlığı ve onuru ile ilişkili olduğu açıktır. Neticede, ülkemizde yüksek mahkeme ilamıyla da kabul edilen unutulma hakkı henüz kanun vb. metinlerde bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıklarda da mevcut kanunlardaki (TMK, TCK, TBK, Anayasa) ilgili maddelere atıflarda bulunulmaktadır. Şöyle ki unutulma hakkı genelde‘’AY.m.12,17,20 vd. hükümleri anlamında temel hak ve hürriyetlerle; TMK. M.23 vd. ile BK. M. 58 hükümleri anlamında ise kişisel değerlerle, TCK. M. (132-140. maddeleri) ‘Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar’ ile sıkı bağlantısı ve bunlardan biri gibi kabul edilmesi hasebiyle ‘kişilik hakkı’ çerçevesinde değerlendirilmektedir[19].

Sonuç

Kişisel verilerin korunması müessesesi gerek Türk hukukunda gerek uluslararası normlarda muhafaza altında alınmak istenen temel bir insan hakkıdır. Son dönemde kişilerin özel hayatlarına dair karşı karşıya kaldığı hak ihlalleri sebebiyle bu alanın muhafazası ihtiyacına istinaden 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra bu alanda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler çerçevesinde kişisel verilerin korunması hakkı ve bu hakkın bir bakıma yansıması diyebileceğimiz unutulma hakkı gün yüzüne çıkmış ve üzerinde tartışmalar ve hukuki değerlendirmeler başlamıştır.

Yukarıda da açıklamaya çalıştığımız gibi usul ve esas bakımından henüz netlik kazanmayan unutulma hakkı birçok karar ve düzenlemeye konu olmuştur. Türk hukukunda ise henüz gelişim aşamasındadır. Oysaki Türk hukukunda bunun açık bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim bugün gerekli şartlar oluştuğunda bir hükümlünün adli sicil kaydı bile kendiliğinden silinirken, sosyal medya/Google gibi dijital ortamlarda paylaşılan ve mahremiyete zarar veren içerikler ilgili merciden talep edilmesine rağmen silinmemektedir. Unutulma hakkının, gerek temel insan haklarıyla olan sıkı bağı gerekse bu alanda ülkemizce emsal teşkil eden AB düzenlemeleriyle ilişki kurularak hukuki bir düzenlemeye büründürülmesi, konu hakkındaki uyuşmazlıkların çözümsüz bırakılmaması yönünde yerinde bir adım olacaktır. İfade edilmesi gerekir ki unutulma hakkı ile ifade hürriyeti ve kamuoyunun haber alma hürriyeti gibi bazı temel hak ve hürriyetlerin çakışma durumu olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Bunun için bir verinin unutulmasına/silinmesine dair düzenleme yapılırken evvela ifade ve basın hürriyeti gibi diğer temel insan hakları arasındaki dengenin de korunması ehemmiyet arz etmektedir.

Abdulkadir TOK

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

----

Anahtar Kelimeler: Kişisel verilerin korunması, Unutulma hakkı, Mahremiyet, İnsan hakları, Özel hayatın gizliliği,

KAYNAKÇA

Durmuş, Tezcan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 17. Baskı, İstanbul 2019.

Kaya, Mehmet Bedii, Kişisel Veri Koruma Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 2019.

Baysal, Mustafa Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 1. Baskı, Ankara 2020.

K.V.K.K, 100 Soruda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 1. Baskı, Ankara 2018.

Sözüer, Eren, Unutulma Hakkı - İnsan Hakları Hukuku Perspektifinden Bir İnceleme, 1. Baskı, 2017.

Bakanlığı, Kalkınma, Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün Getirdiği Yenilikler Ve Türk Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi, 1. Baskı, Ankara 2017.

Bilge, Canan, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Unutulma Hakkı ve Türk Hukukundaki Görünümü, Ankara 2009.

Avcıoğlu, Halet, Yüksek Lisans Tezi, Karatay Üniversitesi, Türk Hukukunda Kişisel Verilerin Korunması Hakkı, Ankara 2009.

Bilge, Canan, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Unutulma Hakkı ve Türk Hukukundaki Görünümü, Ankara 2009.

Elmalıca, Hasan, Bilişim Çağının Ortaya Çıkardığı Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Unutulma Hakkı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65 (4) 2016: 1603-1636

Akkurt, Sami, 17.06.2015 TARİH, E. 2014/4-56, K. 2015/1679 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Ve Mukayeseli Hukuk Çerçevesinde “Unutulma Hakkı”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 65 (4) 2016: 2605-2635

Gülener, Serdar, Dijital Hafızadan Silinmeyi İstemek: Temel Bir İnsan Hakkı Olarak “Unutulma Hakkı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi,(102), 2012, 1218

-------------------

[1] Açıklamanın tam metni için bkz. VivianeReding, “The EU Data Protection Reform 2012: Making Europe theStandardSetterfor Modern Data Protecti­on Rules in theDigital Age”http://europa. eu/rapid/pressReleasesAction. do?reference=SPEECH/12/26

[2]Elmalıca Hasan, Bilişim Çağının Ortaya Çıkardığı Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Unutulma Hakkı, Ankara Üniv. Hukuk Fak. Dergisi, 2016, Sf. 1603 vd.

[3] Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme, Madde 2

[4]Baysal Mustafa, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu El Kitabı, 1. Baskı, Ankara-2020, Sf. 26-29

[5] Nur Halet Avcıoğlu, KTO Karatay Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı, Türk Hukukunda Kişisel Verilerin Korunması Hakkı, Konya, Temmuz-2018

[6] Songül Atak, TBB Dergisi, Avrupa Konseyi’nin Kişisel Veriler Açısından Sağladığı Temel Güvenceler, Sayı-87/2010

[7]https://www.resmigazete.gov.tr, eskiler, 2016/04/20160407-8.pdf

[8] Gülener Serdar, Dijital Hafızadan Silinmeyi İstemek: Temel Bir İnsan Hakkı Olarak 'Unutulma Hakkı,Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2012, Sf.102-Sf. 226.

[9] https://www.mbkaya.com/hukuk/unutulmahakki.pdf

[10]Akkurt Sinan Sami, 17.06.2015 Tarih, E. 2014/4-56, K. 2015/1679 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ve Mukayeseli Hukuk Çerçevesinde Unutulma Hakkı, Ankara Üni. Hukuk Fak.Dergisi, 2016, Sf. 2605 vd.

[11]https://kisiselveri.com/9546ec-turkce

[12] IAB Avrupa GDPR Uygulama Çalışma Grubu, Rıza Beyanı Çalışma Raporu, Kasım 2017

[13] Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün Getirdiği Yenilikler Ve Türk Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi, T.C. Kalkınma Bakanlığı, Ayşe Nur Akıncı, Çalışma Raporu-6, Haziran-2017

[14]https://www.kisiselverilerinkorunmasi.org/mevzuat/avrupa-birligi-genel-veri-koruma-tuzugu-gdpr-turkce-ceviri/

[15]GSG Hukuk, 2019, Avrupa Birliği Adalet Divanı’ndan Unutulma Hakkına İlişkin Kritik Karar, https://www.gsghukuk.com/tr/yayinlar/kose-yazilari/avrupa-birligi-adalet-divanindan-unutulma-hakkina-iliskin-kritik-karar.pdf

[16] http://kazanci.com.tr/gunluk/hgk-2014-4-56.htm-

[17] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun(YHGK) Esas 2014/ 4-56, 17.06.2015 karar tarihli ve 2015 / 1679 sayılı Kararı

[18]AYMK, N.B.B başvurusu, Başvuru No. 2013/5653/ K.T. 03.03.2016

[19]Elmalıca Hasan/ Bilişim Çağının Ortaya Çıkardığı Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Unutulma Hakkı/Ankara Üniv. Hukuk Fak. Dergisi/ 2016/Sf. 1603-1636