Öncelikle hakaret suçunun niteliğini anlamak için Kanunda düzenlendiği yere bakmak gerekir. Bu suç 5237 sayılı TCK’ nın Özel Hükümler başlıklı İkinci Kitabının”, Kişilere Karşı Suçlar başlıklı İkici Kısmının, Şerefe Karşı Suçlar başlıklı 8. Bölümünde bulunan 125. Md düzenlenmiştir. Bu maddede düzenlenen genel hakaret suçudur. Bunun yanında 125. Md ve 131. Md arasında düzenlenen özel hakaret suçları bulunmaktadır. Ancak Türk Ceza Kanunu 299. Maddesinde ayrı bir şekilde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar başlıklı Üçüncü Bölümünde düzenlenmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Yasası 125. Madde hükmüne göre;

(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.[2]

Görüldüğü üzere maddenin 3. Fıkrasından itibaren suçun ağırlaştırılmış şekilleri düzenlenmiştir. Ağırlaştırılmış hallerinin işlenmesi halinde faile verilecek ceza arttırılacaktır.

TCK md 125 madde 3. Fıkra hükmünde bu suçun “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı” işlenmesi hali cezanın ağırlaştırıcı hali olarak düzenlenmişse de bu suçun mağdurunun Cumhurbaşkanı olması halinin ayrı bir madde ile düzenlendiğini belirtmiş idik.

5237 Sayılı Türk Ceza Yasası 299. Madde hükmüne göre;

(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

Hakaret suçu “huzurda hakaret” ve “gıyapta (yokluğunda) hakaret” olarak iki şekilde işlenebilir. Şerefe karşı işlenen suçlar içerisinde özel olarak düzenlenmeyen internet yoluyla hakaret , “gıyapta hakaret suçu ” olarak değerlendirilmektedir. Huzurda hakareti ve gıyapta hakareti ayıran temel husus, mağdurun hakaret içeren ifadeyi doğrudan duyup duymadığıdır. Huzurda hakaret suçunda mağdur “kendisinin şeref ve saygınlığına yönelik eylemi” doğrudan duymuştur. Kendisine bir başka aracı ile nakledilmiş değildir. Gıyapta hakaret suçunda ise mağdur “kendisinin şeref ve saygınlığına yönelik eylemi” kendisinin huzurunda duymuş değildir. Ancak gıyapta hakaretin bir suç olarak değerlendirilmesi için TCK md 125/ f.1 gereğince “en az 3 kişi ile ihtilat içinde bulunularak” işlenmesi gerekir. Burada kast edilen “en az 3 kişi ile iletişimde bulunularak, iletişim kurularak” işlenmesi halidir. İnternet (sosyal medya vs) üzerinden işlenen hakaret suçlarında bu şart kendiliğinden gerçekleşmiş sayılır.

Hakaret suçunun, Türk Ceza Yasasında “Şerefe Karşı Suçlar” içerisinde düzenlendiğini belirttik. O halde hakaret suçlarında korunan hukuki değerin de “kişilerin şeref ve saygınlığı” olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır. Şerefin iki yönü vardır. Birincisi kişinin kendisinin değerli olduğunu hissettiren iç şerefi diğeri de kişinin, toplum içindeki itibarı ve saygınlığına ilişkin dış şerefidir.[3] İlgili yasa maddesi şerefin bu her iki yönünü de korumaktadır. Buradan anlaşılan hakaret suçunun oluşması için “ilgili hakaret eyleminin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olmasının gerektiğidir.” Ancak burada bir gereklilik aranmaz yani illa bir eylemin, kişinin şeref ve saygınlığını gerçekten rencide edip etmediğinin tespiti gerekmez. Eğer eylem, mağdurun şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise suç oluşmuş sayılır. Bu hal hakaret suçunun bir tehlike suçu olmasının sonucudur.

Bu suçun faili herkes olabileceği gibi yine mağduru da herkes olabilir. Tüzel kişilerin durumunu, yazımızın eksik bilgi içermemesi bakımından kısaca açıklamak gerekir. Tüzel kişiler doğaldır ki bu suçun faili olamazlar. Mutlaka bir gerçek kişi olmalıdır. Peki mağduru olabilirler mi? Bu konuda genel kanı suçun mağduru olabilecekleri yönündedir. Ancak Yargıtay’ ın genel görüşü tüzel kişilerin bu suçun mağduru olmayacakları yönündedir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi 06.02.2017 gün ve 2016/18978 E. 2017/1193 K. Sayılı kararında; “….hakaret içeren sözlerin ancak bir gerçek kişiye söylendiği takdirde şeref ve saygınlığı zedeleyebileceğini, her hangi bir gerçek kişiyle aidiyet ilişkisi kurulmadan tüzel kişiye söylenen sözlerin bu kapsamda kabul edilemeyeceğini belirterek, tüzel kişiyi hakaret suçunun mağduru kabul edip faile ceza veren yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Hakaret suçu “ani bir suçtur.” Bunun anlamı suç teşkil eden hareketlerin tamamlandığı anın suçun işlendiği zaman olmasıdır. Mağdur, “ kendisine yönelik eylemin hakaret olduğunu daha sonra anladığını ifade etse de” bu neticeyi değiştirmeyecek ve suç, hakaretin gerçekleştiği anda işlenmiş sayılacaktır. Bunun önemi “şikâyet ve zamanaşımı sürelerinin bu tarihten itibaren başlayacak olmasıdır.” Zira hakaret suçlarının TCK md 131 gereği soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. TCK md 73 gereği de şikâyet süresi 6 aydır. [4]

Takibi şikâyete bağlı olan (nitelikli halleri hariç) bu suç “ne zaman işlenmiş” sayılacaktır? Eylemin yapılıp sona ermesi durumunda “suçun ne zaman işlendiği açıktır” Peki internet gibi istisnasız herkesin kullandığı bir mecrada bu suçun işlendiği zaman nasıl tespit edilmektedir? İnternet, hayatımızın her alanında sonsuz bir hızla ilerlemeye devam etse de bu konuda yasalarımızda tam bir düzenleme mevcut değildir. Hakaret suçu özelinde değerlendirdiğimizde de bu suçun, internet yoluyla işlenmesi halleri mevcut yasalar bağlamında çözülmeye çalışılmaktadır.

Özellikle son dönemde gündemimizde olduğu üzere “bir kişinin Twitter’ da hakaret içeren bir yazı paylaşması, yorum yapması” sonrası, hakaret içeren bu yazıyı, yorumu kaldırmadığı bir durumda ne olacaktır? Suç, bu yazı paylaşıldığı anda işlenmiş ve bitmiş midir yoksa bu yazı, yorum kaldığı sürece suç işlenmeye devam etmekte midir? Hukuki olarak ifade etmek gerekirse hakaret suçunun, internet yoluyla işlenmesi durumunda ani bir suç olan hakaret “mütemadi suç niteliği kazanır mı?”

Bir suçun mütemadi suç olup olmadığı, devamlılığa son verme halinin failin hâkimiyet alanında olmasına bağlıdır. Failin suça son verme hâkimiyetinin sona erdiği an temadinin bittiğini kabul etmek gerekir. Bu halde internet üzerinde dediğimiz gibi örneğimizi devam ettirirsek; Twitter’ da hakaret içeren yazı kaldırılmadığı bir durumda, mağdurun şeref ve saygınlığına yönelik ihlal devam etmektedir. Bu ihlale son verme hâkimiyeti de esasen bu ihlali kendi sosyal medya hesabından yapan faile aittir. Zira bu halde anılan tweetin silinmemesi ile temadi yani devamlılık sürmekte ve ihlal devam etmektedir. Bu durumda da “şikâyet ve zamanaşımı süreleri mağdurun bu ihlali ve faili öğrendiği andan itibaren işleyecektir.” Böyle bir durumda yıllar öncesinde paylaşılan bir yazıdan, yorumdan kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması neticede cezalandırılmaları mümkün olacaktır.

Bu konuda yaptığım araştırmada internet yoluyla işlenen hakaret suçlarında yazı ya da yorum silinmediği sürece ihlalin ve temadinin devam ettiği görüşünde olanların da temelde hakaret suçunun esasen ani bir suç olup kesintisiz biçimde işlenmesinin çok zor olduğunu kabul ettiklerini ancak sürekli yayın yapan bir web sayfasında (bir haber sitesi ya da facebook, tweeter ve benzeri bir kişisel sayfada) hakaret içerikli yayının sürdürülmesi halinde kesintisiz bir suçtan söz etmek gerektiği düşüncesinde olduklarını görüyoruz.

Örneğin A’nın B’ye hakaret etmek için kurduğu ve bir çok kişinin sayfa içeriğini görebildiği blog ya da web ya da facebook sayfasında B’ye yönelik aşağılayıcı ifadelerini haftalarca kaldırmaması halinde hakaret süreklilik gösterecektir.[5] Elbette ki bu durumun önemi şikâyet süresi ile dava zamanaşımının başlangıcının belirlenmesi hususlarındadır.

Kanaatimce hakaret suçunun internet yoluyla işlenmesi durumunda mütemadi suç oluşmamalıdır. İnternet son derece yaygındır, karmaşıktır ancak internetin yaygın ve karmaşık olması “hakaret suçunun işlendiği yer ve zaman yönünden” farklı bir özellik getirmez. Mütemadi suç, hukuki ihlalin devam etmesi durumunda söz konusudur. Hâlbuki burada hakaret içeren paylaşımın yapılması ile “ihlal gerçekleşmiş” ve suç işlenmiştir. Ancak ani bir suç şeklinde işlenebilen hakaret suçunun bu özelliğini görmezden gelip mütemadiliğe dayanak olarak “internetin yaygınlığı ve karmaşıklığı” gerekçe gösterilerek mütemadi suç vasfı verilemez. Kişi bu hukuki menfaat ihlalini yapmış ve bitirmiştir.

Mütemadi suç olduğunu savunanlar “yapılan ihlali sona erdirme hakimiyeti varken bunu sona erdirmemesi yani kişinin yaptığı paylaşımı silmemesi halini” gerekçe göstermektedirler. O halde şuna cevap vermek gerekecektir. Kanun açıkça “hukuka aykırı bu durumun neticelerinin silinmesi yükümünü kişiler” yüklemiş midir? Zira mütemadi suç olmasının gerekçesi olarak “kişinin ihlale ilişkin paylaşımı” ihmali hareket yaparak silmemesi gösteriliyor ise kanunun bu silme yükümünü kişilere yüklemesi gerekmektedir. Fakat kanunumuz ne internet yolu ile işlenen suçlarda ne de bu duruma en yakın kabul edilebilecek basın yoluyla işlenen suçlarda faile, hukuka aykırı bir duruma son verme yükümlülüğü getirmemiştir. Bu halde yorum yolu ile aslında mütemadi bir şekilde işlenmesi mümkün olmayan bir suça, kanunun öngörmediği “ihlale son verme, paylaşımı silme” gibi bir yükümlülük getirerek haksız bir şekilde “mütemadilik” atfedip kişileri yıllar öncesinde yapmış oldukları yorum ve paylaşımlardan cezai anlamda sorumlu tutmak yasa ile amaçlanan durum değildir.

Av. Nevin YILDIRIM KARA

-----------------------------------------

[1] HAKARET SUÇU VE İNTERNET YOLUYLA İŞLENMESİ, Mustafa ÖZEN

[2] 5237 sayılı Türk Ceza Yasası 125.md

[3] D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof.Dr.Durmuş TEZCAN’a Armağan, C.21, Özel S., 2019, s. 1325-1374

[4] Soruşturma ve kovuşturma koşulu

(1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.

[5] Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ceza Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi TÜRK CEZA KANUNU’NDA HAKARET SUÇU (The Crime of Defamation in Turkish Criminal Code) Devrim AYDIN