‘’Kiracı-ev sahibi kavgasında kan döküldü! 15 yıllık kiracısını çocuğunun gözünün önünde öldürdü’’

‘’İstanbul'un göbeğinde korkunç olay: Kiracıya 'evden çık' dayağı’’

‘’Ev sahibi kiracı kavgası kanlı bitti. Ev sahibini 8 kurşunla öldürdü’’

Son zamanlarda ana haber bültenlerinde ve gazete manşetlerinde sıklıkla duyduğumuz ev sahibi - kiracı arasında yaşanan uyuşmazlıklar artık can yakmaya ve korkunç olayların olmasına sebebiyet verdi. Değişen ekonomik koşullarda ve piyasanın durumu bu haldeyken her iki tarafta kendince haklı. Ellerindeki sözleşmelerle yargı yoluna başvuran ev sahipleri soluğu her ne kadar adliyelerde ve avukat ofislerinde alsa da, uzayan yargılama süreçlerinde daha fazla maddi - manevi yıpranıyor. Son 2 yılda açılan tahliye davaları Sulh Hukuk Mahkemelerini kilitlemiş durumunda. Davanın sonucunu bekleyemeyen ev sahibi çareyi illegal yöntemlerle çözmeye çalışıyor. Kiracını yıldırmak ve evi kullanılamaz hale getirmek için hakkı olmadığı halde kiracının elektriğini suyunu kesiyor ve bu da başkaca suçların oluşmasına sübut verdiğinden haklıyken birdenbire şüpheli konumunda karakola ifade vermeye gidiyor, ev içinde yaşanan bu sorunlar büyüdükçe toplumda suç oranları artış gösteriyor ve ne refah ne de huzur kalıyor.

Aslında en başında her şey çok güzeldi. Hukuki itilaf yaşanmayacağına dair karşılıklı güven duyulan ve imza altına alınan bu kira sözleşmeleri zamanın koşullarına göre revize edilmeye ihtiyaç duyuldukça her iki taraf açısından da işin içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Kirayı yıl dönümünde üç dört katı artıran, sözleşmeyi yenilemeyen veya kanunda sayılan haklı sebeplerin varlığından bahisle tahliye davaları açan ev sahipleri, en son çare belki de evlerini satışa çıkarma yoluna gidebiliyor. Hükümetin yaptığı bu aşamada ev ve iş yerleri için ayrı ayrı kira artışı için yasal sınırlar getirmek oluyor ya da yeni düzenlemelerle cezai yaptırımların varlığından bahsederek kısa süreli çözümlerle biraz olsun arayı bulmaya çalışmak oluyor ve bu durum da ne ev sahibini ne de kiracıyı mutlu ediyor.

Bilindiği Üzere 1 Eylül’den İtibaren Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Süreci Başlıyor. Ev sahibi -kiracı arasında meydana gelen uyuşmazlıklarından dolayı açılan davalarda yargı yükünü biraz olsun hafifletmek için getirilen bu düzenleme pek tabi kısa süreli çözümler sunabilir ve hatta iki taraf için de dava masraflarından ve zaman açısından biraz olsun nefes aldırabilir. Peki Bu düzenlemenin ortaya çıkmasındaki amaç tamamen enflasyon oranlarının değişmesinden kaynaklı ekonomik sebepler mi? Yoksa imza altına aldığınız tahliye taahhütnameleri veya kira sözleşmelerinin bağlayıcılığı mı? Sözleşmenin kuruluş aşamasında maktu olarak önümüze konan sözleşmelerden pek tabi sorumluyuz ve içerisindeki yazılanları da okumuyor haklarımızı bilmiyoruz. İşte bu aşamada imza atılırken avukatsız o imzayı atmamak ve bilinçlendirilmek çok önemli. Bu hem sözleşmeyi güçlendirir hem de günün sonunda ister ekonomik sebepler isterse de başkaca sebeplerle her iki tarafında haklarını güvence altına alır. Kırtasiyeden alınan maktu sözleşmeler içerisinde sizin için küçük bir ayrıntı daha sonra büyük sorunlara sebebiyet verebilir. Bir başka kimseyle sözleşme ilişkisine girerken hem karşı tarafın hem de kendi menfaatlerini nasıl güvence altına alacağı konusunda tereddüt yaşayan, sözleşmenin ayakta kalmasını veya son vermenin şartlarını bilmeyen ve son verdiği takdirde baştan aşağıya cezai şartlarla dolu olduğu için kendini yeterli ifade edemeyen ve savunamayan birey sonunda kaba kuvvete veya kendi yöntemleriyle bu sorunu çözmeye çalışıyor ve sonunda hiç istemediği kötü sonuçları yaratıyor. Yani en sonunda yapılması gerekeni en başta yapmamak ve atılan bir imzanın sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılmak. Hala bu çağda geri kalmış yöntemlerle ilerlemenin kimseye faydası olmayacak. O açıdan diğer ülkeleri de örnek alarak şunu söylemeliyiz ki; avukatsız hiçbir maktu sözleşmeye imza atmayın.

detail-photo-fancybox-0

Av. Ebru ULUIŞIK