Temel hak ve özgürlükler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın Hak arama hürriyeti başlıklı 36. Maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” düzenlemesi yapılarak adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Adil yargılanma hakkının bir görünümü olan makul sürede yargılanma hakkı ise Anayasanın 141 inci maddesinin dördüncü fıkrasında "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir." şeklinde ifade edilmiştir.

Makul bir yargılamadan bahsedebilmek için bu yargılamanın makul bir süre içerisinde tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Zira, geç tecelli etmiş adalet; adaletsizlik olarak kabul edilmektedir. Makul sürede yargılanma hakkı, yargılamanın ve yargılanma işlemlerinin sürüncemede kalmasını önlemek, tarafların uyuşmazlık konusu hakka bir an önce ulaşabilmelerini ve davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda endişe yaşamalarının önüne geçmek amacıyla düzenlenen temel bir insan hakkıdır. Yargılamanın makul sürede tamamlanıp tamamlanmadığı belirlenirken dikkate alınan kriterler ise; davanın karmaşıklığı, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu, yargılamanın kaç dereceli olduğu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliğidir. Dolayısıyla her somut olay bakımından belirlenecek makul süre farklılık gösterecektir. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali temel bir insan hakkının ihlal edilmesi anlamına gelmekte olup hukuk sistemimiz bu ihlal durumunda hak sahibinin başvuracağı hukuki yollar üretmiştir. Hakkı ihlal edilenler Anayasa Mahkemesi nezdinde ihlal iddiasını ileri sürebilir ve birtakım taleplerde bulunabilir.

MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ İHLALİ HALİNDE ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU

Anayasanın 148. Maddesinin 3. Fıkrasında “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” düzenlemesi yapılmıştır. Buna göre, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında ortak olarak güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden herhangi birinin ihlali halinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmak mümkündür. Adil yargılanma hakkı kapsamında güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı, yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle çoğunlukla ihlal edilmektedir. Örneğin Anayasa Mahkemesi tarafından bir yargılamanın 7 yıl 5 ay boyunca sürmesi, makul sürede yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. “Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında 1/11/2010 tarihinde açılan davanın nihai karar tarihi olan 17/4/2018 tarihinde sonuçlandığı, aradan geçen 7 yıl 5 aylık sürecin anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında makul olmadığı sonucuna varılmıştır.” (Dinçer Ay, B. No: 2018/33131, 16/11/2021, § …) 

Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52). Buna göre, dava süreci devam ederken makul sürenin aşıldığını düşünen hak sahibi Anayasa Mahkemesi nezdinde bireysel başvuru imkanına sahip olmaktadır.

Temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılacak başvurular bakımından kural olarak kanun yollarının tüketilmesi şartı aranmaktadır. Ancak makul sürede yargılanma hakkı bakımından böyle bir şartın aranmayacağı, bunun hakkın kapsamı ile örtüşmediği açıktır. Zira, burada hak sahibinin iddiası, yargılamanın bir türlü nihayete erdirilememesidir. Zaten makul olmayan süre boyunca devam eden bir yargılama bakımından bir de kanun yollarının tüketilmesi gibi bir şart aramak, hakkın korunması ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası ile gerçekleştirilecek bireysel başvurular bakımından, makul sürenin aşıldığının düşünüldüğü andan itibaren başvuru gerçekleştirilebilir.

Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen başvuru neticesinde ihlal kararı verilirse ve talep varsa bir miktar manevi tazminata da hükmedilmekte ve başvurucunun zararı tazmin edilmektedir. Yargılaması devam eden dosyanızın makul süre boyunca nihayete erdirilemediğini düşünüyorsanız makul sürede yargılanma hakkınızın ihlalinden bahisle Anayasa Mahkemesi nezdinde bireysel başvuru yoluna başvurabilirsiniz.

Av. Emine Berre TOLUN