Tehdit suçu Türk ceza kanununun hürriyete karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir:

Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle:12/5/2022-7406/6 md.) Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Yukarıda belirtilen tüm haller tehdit suçunu oluşturur fakat aralarında suçun mahiyeti ve önemi bakımından farklılıklar vardır. Bu suçun temel şeklinde; kişilerin veya yakınlarının hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlıklarının hedef alınması ve tehdite konu olması söz konusudur. Buradaki tehdit fiili resen (Şikayet gerekmeksizin) soruşturma usulüne tabidir. Kişilerin malvarlığı itibarıyla tehdit edilmeleri halinde ise kanun koyucu yargılama için şikayet şartını aramıştır.

Bilindiği üzere mülga 765 sayılı ceza kanununda tehditin şartlı tehdit ve basit tehdit şeklinde ayrımları bulunmaktaydı. 5237 sayılı kanun bu ayrımı kaldırmıştır. Örneğin; şunu yapmazsan seni öldüreceğim (şartlı tehdit) demekle şart koşmadan seni öldüreceğim (basit tehdit) şeklinde tehdit etmek arasında artık hukuken hiçbir fark yoktur. İki durum da tehdit suçuna sebebiyet verir.

Korunan hukuki değer kişilerin iç huzuru, sükunu ve güvenlik duygularıdır. Bunların yanında kişilerin özgür bir şekilde, serbest irade ile karar vermesi ve hareket etmesi de korunmaktadır. Suçun fiil bakımından türüne bakacak olursak, bu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Failin; mağdurun hayatına, vücut dokunulmazlığına ya da cinsel dokunulmazlığına veya malvarlığı itibarıyla zarara uğratacağından sair bir kötülük yapacağından bahisle tehdit etmesi fiilleri seçimlik olarak sayılmıştır. Bu fiiller yazılı, sözlü, resimle, işaretlerle her şekilde işlenebilir. Yeter ki mağdurun iç huzur, sükunu ve karar verme yeteneği objektif olarak sarsılmış olsun. Tehdit suçu direkt failin kendisi tarafından da yapılabilir, bir vasıta da kullanılabilir, bir başkasına da yaptırılabilir. Tehdit konusu kötülüğün illaki suç olması şartı olmamakla birlikte çoğunlukla konusunu suç oluşturur. Örneğin; seni işinden edeceğim tehditinde işinden etmek suç olmasa da sair kötülük kapsamına girdiğinden tehdit suçunu oluşturacaktır. Verilen zarar maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Ama muhakkak karşı tarafa bildirilmiş olması gerekmektedir. Zararın var olup olmadığı hakim tarafından takdir edilecektir. Yalnız burada uyarı ile tehditi ayırmak gerekmektedir. Örneğin; şuraya gidersen başına şunlar gelebilir şeklinde bir kişiyi uyarmak tehdit suçunu oluşturmaz. Zaten tehdit suçunun oluşması için; tehdit konusu kötülüğün meydana gelmesi failin iradesinde olması gerekmektedir. Uyarma durumunda; uyaran kişinin olaya herhangi bir dahli ve iradesi sirayet etmemekte olup meydana gelebilecek kötülük başka kişilerin iradesiyle meydana gelebilecektir. Fakat uyarma şemsiyesi altında tehdit ima edilmişse (Üstü kapalı şekilde) burada yine tehdit suçu oluşacaktır.

Tehdit suçunun; mağdurda objektif olarak iç huzur ve sükunu bozmasına elverişli olması gerekir. Elverişlilik temel kriterimizdir. Yani suçun mağdurunun illaki iç huzurunun bozulması şart değildir. Fiil eğer ki objektif ve standard bir kişide iç huzur ve sükunu bozmaya elverişli ise mağdur korkmamış olsa da suç meydana gelmiş olacaktır. Bu durum tehdit suçunun soyut tehlike suçu olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu suç sırf hareket suçu olup fiilin gerçekleşmesi suça vücut verir neticenin meydana gelmesi aranmaz.

Bu suçun faili herkes olabilir. Mağdurun ise belirli kişilerden olması gerekir. Aleni bir şekilde mağduru belli olmadan yapılan tehdit; bu suçu oluşturmaz. Örneğin; toplum içinde “Hepinizi öldüreceğim” şeklinde bağırmak tehdit suçunu oluşturmaz. Fakat TCK 213. maddedeki suçu oluşturur:

Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit

Madde 213- (1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir.

Kısaca tehdit suçu belirli kişi veya kişilere yönelik olmalıdır. Fakat mutlaka mağdura yönelik olması şart olmamakla birlikte onun yakınlarına yönelik de tehdit olabilir. Burada kullanılan “Yakınlık” kavramı sadece akrabalık olarak anlaşılmamalıdır. Çok yakın bir arkadaş veya bir dost da maddede bahsedilen “Yakın” kavramı içine girmektedir.

Suçun nitelikli halleri ise ikinci fıkrada düzenlenmiştir:

(2) Tehdidin;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

TCK 6. maddede silahın neler olduğu açıklanmıştır.

1. Ateşli silahlar,

2. Patlayıcı maddeler,

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,

Genel olarak öldürmeye veya yaralamaya uygun şeyler silah olarak nitelendirilmektedir. Gerçek tabancaların yanında kuru sıkı tabanca da silahla tehdit suçunda kullanılabilir. Tabi burada mağdur tarafından silahın kuru sıkı olduğu bilinmemeli gerçek bir tabanca olduğu düşünülmelidir. Çünkü mağdur silahın kendisine zarar verecek nitelikte olmadığını bildiği takdirde, silahın korkutucu gücünden bahsedilemeyecektir. Dolayısıyla da nitelikli hal söz konusu olmayacaktır. Ayrıca doktrinde, silahın kişinin üzerinde bulunmasının yeterli olmayacağı, tehdit edilen kişiye gösterilmesi ya da var olduğunun hissetirilmesi gerektiği yönünde baskın görüş hakimdir. Genel kabule göre failin üzerinde silah olmamasına rağmen silah varmış gibi mağduru tehdit etmesi durumunda ise yine silahlı tehdit nitelikli hali oluşmayacaktır. Fakat şahsi kanaatimce bu durumun nitelikli hal sayılması gerekmektedir. Silahın olduğu görüntüsü vermek mağdurdaki korku ve tehditi arttırıcı nitelikte olduğundan dolayı gerçekte failin silahı olmamasına rağmen öyleymiş gibi davranması da nitelikli hal olarak kabul edilmelidir. Karşıt görüşte olan yazarlar gerekçe olarak; silahın bulunmaması durumunun elverişlilik ilkesine aykırılık oluşturduğunu belirtmektedir.

Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle tehdit etmesi nitelikli hali; tehdit suçunun temel halinden daha korkutucu bir durum yarattığından ve failin kendisini yakalatmamak için önlem almış olduğundan dolayı nitelikli haldir. Kılık değiştirmek, bir mesleğin üniformasını giymek, kişiye özel bir zarfta kanlı bir mektup göndermek, kapısına kanlı bir bıçak bırakmak gibi örneklerden bahsedilebilir. Fakat tanınmamaya çalışan faili buna rağmen mağdur tanımışsa bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nitelikli durumunda ise failler arasında müşterek faillik iradesi aranır. Yardım etme veya azmettirme derecesindeki iştirak durumunda bu nitelikli hal uygulanmaz.

Bu suçta hukuka uygunluk durumları da söz konusu olabilecektir. Örneğin; meşru müdafaa kapsamında, üzerine bıçakla gelen kişiyi silahla tehdit etmek zorunda kalma durumunda hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan dolayı ceza söz konusu olmayacaktır. Haksız eyleme karşı tehdit suçu işlenmişse haksız eylemin ağırlığına göre; meşru savunma veya haksız tahrik hükümlerinin işletilmesi gündeme gelebilecektir. Tehdit suçunun teşebbüste kalabilmesi için; sırf hareket suçu olduğundan dolayı icra hareketlerinin bölünebilir olması ve elde olmayan sebeplerden yarım kalmış olması gerekmektedir. Örneğin; birine tehdit mektubu gönderilirken bunun elde olmayan sebeplerle yarıda kalması durumu gibi. İçtima bakımından ise; bir kimsenin bir kimseyi aynı suç kapsamında birden fazla kez tehdit etmesi zincirleme hükümlerini oluşturur. İlk eylemi basit tehdit olup da ikinci fiili nitelikli tehdit olursa da zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Çünkü bir suçun nitelikli hali de aynı suç olarak sayılmakta ve zincirleme hükümleri uygulanmaktadır.

Üçüncü fıkra ise tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde gerçek içtima hükümlerinin uygulanacağı ve işlenen tehdit suçunun yanında bu suçlardan da faile ceza verileceği belirtilmiştir. Normalde bir fiille birden fazla suç işlenmesi durumunda farklı neviden fikri içtima uygulanıp fail en ağır fiilden cezalandırılmasına rağmen, kanun koyucu burada aynı neviden fikri içtima uygulanması için özel bir hüküm koymuştur.