I. TİCARİ İŞ KAVRAMI
TTK'nın 3. maddesi ticari işi ''Kanun kapsamında düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün iş ve fiiller'' olarak tanımlamış bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu, ticari iş için uzunca bir tanımlama yapmak yerine sadece ticari işin kapsamın belirleyerek ticari alanın sınırlarını çizmiştir. Kanun, 3. maddedeki sınırlı tanımına yine TTK 19. maddeyi ekleyerek ticari iş olma karinesini getirmiştir. TTK'nın 19. maddesi, tacir gerçek ve tüzel kişinin borçlarının ticari olduğunu düzenlemiş; ancak gerçek kişi tacirlerin işlemin ticari işletmesi ile ilgili olmadığını karşı tarafa açıkça bildirdiği yahut somut olaya göre işin ticari sayılmaya elverişli olmadığı durumlarda borcun ticari değil aksine adi iş sayılacağını belirtmiştir. Devamla TTK' nın 19. maddesinin 2. fıkrası ise taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeleri kanunda aksi düzenleme olmadığı sürece diğer taraf içinde ticari iş olarak kabul etmiş bulunmaktadır. Bu kanuni lafızlar itibari ile sırası ticari iş sınırları 4 ana başlıkta ifade edilebilecektir.
- Türk Ticaret Kanunu ile ticari iş olarak sayılan tüm durumlar,
- Ticari işletmeyi ilgilendiren tüm iş ve fiiller,
- Tacirin borçları,
- Tacir için ticari iş niteliğini haiz sözleşmeler aksi düzenlenmedikçe diğer taraf için de ticari iş olarak kabul edildiği durumlar,
II. TİCARİ İŞ TESPİTİNİN ÖNEMİ VE BAĞLANAN SONUÇLAR
Yukarıdaki genel bilgiler itibari ile ticari işin adi iş sahasından ayrılması uygulanacak hukuk, görevli yargı merci ve bağlanan sonuçları doğrudan etkilemektedir. Ticari iş ile adi iş ayrımı hangi kanuni düzenlemelerin uygulanacağını, uyuşmazlık halinde hangi yargı yerinin görevli olduğunu, uyuşmazlık halinde hangi feri sonuçların doğacağını ve ispat kaidelerini belirlemektedir. Örneğin, ticari işten doğan ticari davalara ticaret kanun uygulanacak, ticaret mahkemesi görevli olacak, müteselsil sorumluluk söz konusu olacak; faiz ise adi faizden faklı olarak temerrüt faizi, avans faizi, kapital faizi olacaktır.
III. TİCARİ DAVA KAVRAMI
Yukarıdaki kısımda ticari işi 4 ana başlıkta izah ettik. Ticari dava ise ticari iş kavramından faklı olarak daha çok yargı yolunu işaret etmektedir. Başka deyişle ticari iş, ticaret hukukunun sınırlarını belirlerken ticari dava ise ticaret mahkemelerinin görev alanı sınırlarını belirlemektedir. İşin ticari iş olup olmadığı ticari iş kavramı ile; ticari işin ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceği ise ticari dava kavramı ile anlaşılabilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E., 2015/1765 sayılı kararı ‘’Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez…’’ Ticari davaları 3 başlık altında sıralamak mümkündür.
- MUTLAK TİCARİ DAVA
TTK 4/1 de sayılan davalar ve bazı özel kanunlarda ticari dava olduğu açıkça belirtilen davalar mutlak ticari davadır. Bu davaların mutlak ticari dava niteliği, tarafların sıfatına, uyuşmazlığın konusuna, ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari uyuşmazlık sayılmalarından kaynaklanmaktadır. Eş söyleyişle kanunun ticari dava olarak nitelendirdiği bu davalar başka şart aranmaksızın ticari dava sayılarak ticaret mahkemesinde görülen davalardır. Örneğin TTK 4/1(d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta davalarını ticari dava olarak saymış olup fikri mülkiyete ilişkin bir uyuşmazlık mutlak ticari dava olarak ticaret mahkemesinde görülecektir.
- NİSPİ TİCARİ DAVA
TTK' nın 4/1. maddesi itibari ile her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları nispi ticari dava olarak tanımlanmaktadır. TTK 4. maddesine göre mutlak ticari davadan faklı olarak bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Nispi ticari davalarda hem her iki taraf tacir olmalı hem de uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Uyuşmazlık sadece bir tarafın ticari işletmesi ile ilgili ise dava nispi ticari dava niteliği taşımayacaktır. Örneğin hediyelik eşya satan limited şirketi niteliğindeki tacirden bu eşyaları ticari işletmesinde satmak için alan gerçek kişi tacir arasındaki uyuşmazlık nispi ticari dava olarak ticaret mahkemesinde görülecektir. Yine aynı örnekte hediyelik eşya satan limited şirketten, arkadaşına hediye etmek için hediyelik eşya alan gerçek kişi tacir asındaki uyuşmazlık adi iş olduğundan ticaret mahkemesinde görülmeyecektir.
- YARI NİSPİ TİCARİ DAVALAR
Doktrinde yarı nispi ticari dava olarak tanımlanan ticari dava, nispi ticari davadan faklı olarak taraflardan sadece birinin ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlıklar olarak tanımlanmakta olup; bu uyuşmazlıklar da ticari dava olarak ticaret mahkemesinde görülmektedir. Örneğin tüzel kişi tacir tarafından basılıp yayımlanan kitabın esnaf tarafından izinsiz(korsan) satışının yapıldığı bir durumda açılacak dava yarı nispi ticari dava olarak ticaret mahkemesinde görülecektir.
IV. TİCARİ DAVA NİTELİĞİNİN SONUÇLARI
Yargılamada ticari dava olmanın üç temel sonucu vardır.
- Uyuşmazlık adli yargı kolundan bulunan Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülür.
- Yargılamada ticaret hukukundaki ispat faaliyetlerine özgü özel usul kuralları uygulanır.
- Ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava şartı arabuluculuk hükümleri uygulanır.
V. TİCARİ DAVALARDA ZORUNLU ARABULCULUK
22.06.2012 tarihi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hukuk sistemimize dahil olmuş daha sonra kanunun kapsamı genişletilerek sırası ile iş hukuku ve ticaret hukuku alanlarına zorunlu arabuluculuk müessesi kazandırılmıştır. Düzenlemelerle kapsama giren davalarda doğrudan dava açılamayacak öncelikle dava şartı olan arabuluculuk yolu işletilecek; faaliyet sonucunda anlaşma sağlanamaması halinde dava açılabilecektir. TTK' nın dava şartı arabuluculuk başlıklı 5/A maddesi: ''Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.'' şeklinde düzenlenmiştir. Bu açından uyuşmazlığın ticari dava şartı arabuluculuğa tabi olması için aşağıdaki şartları taşıması gerekmektedir.
- Uyuşmazlık ticaret mahkemesi görev alanına giren ticari dava niteliğinde olmalı,
- Ticari dava görev alanına giren uyuşmazlığın konusu, para alacağı, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit, istirdat konularında birisi olmalıdır.
Bu açıdan uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı, öncelikle uyuşmazlığın ticari dava olup olmadığının ve akabinde ticari dava ise konusunun para, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit, istirdat olup olmadığının tespiti ile ortaya konulabilecektir. Örneğin seyahat acentesi, taşıma acentesi, gemi acentesi gibi acentecilik uyuşmazlıkları tarafların sıfatına, uyuşmazlığın niteliğine bakılmaksızın mutlak ticari dava olup; dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerekmektedir. Yine limited şirket tacir ile gerçek kişi tacir arasındaki eser sözleşmesi nedeni ile oluşan uyuşmazlık nispi ticari dava olup; dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerekmektedir. Yine gerçek kişi tacirin anonim şirketten mal alımı için vermiş olduğu çek kaynaklı açacağı menfi tespit davası mutlak ticari dava olup; dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerekmektedir. Son olarak limited şirkete ait aracın trafikte başka bir limited şirket aracına çarpması nedeni ile oluşacak zararın tazminine ilişkin dava nispi ticari dava olup; dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerekmektedir. Bu örnekte önem arz eden ve sıklıkla karıştırılan ticaret kanununca tüzel kişi tacirlere adi iş sahası bırakılmamasıdır. Örneğin tüzel kişi tacire ait araç işletme konusu ile ilgisiz bir yaz tatili için trafiğe çıksa ve başka bir şirkete ait yine işletme konusu olmayan bir iş için trafiğe çıkan başka bir araca çarpsa dahi uyuşmazlık nispi ticari dava konusu olacaktır. Aksi örnekte de tüzel kişi tacir ile tacir olmayan gerçek kişinin aracının çarpışması halinde zararın tazminine ilişkin açılacak dava ticari dava niteliğinde olmadığından ticari dava şartı arabuluculuğa tabi olmayacaktır.
VI. SONUÇ
Ticari iş kavramının ve buna bağlı ticari davanın tespiti ticaret hukukunda en temel ayrımdır. Şayet bu ayrımlar ışığında davanın görüleceği görevli merci ve uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuğa uygun olup olmadığı anlaşılabilecektir. Hukuk uygulayıcılarının sırası ile ticari işi, bundan doğan ticari davayı tespit ederek zorunlu arabuluculuk yolunu işletmesi gerekmektedir. Aksi halde ticari iş niteliğinde olup; ticari dava olmayan konularda görevsiz mercilerde dava açılması ya da zorunu olmamasına rağmen arabuluculuğa başvuru gibi hatalı işlemler, uyuşmazlığın çözümünü uzatacağı gibi ciddi anlamda emek ve mesai kaybına sebebiyet verecektir.
Av. Arb. Eyup SEYMEN