16.06.2020 tarihli ve 7246 sayılı Kanun ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da önemli bazı değişiklikler yapılmış olup, bu değişikliklerden biri olarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 41. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Yapılan bu değişiklik neticesinde, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 41. maddesinin ikinci fıkrası: 

“Kurul; pazar payı ve ciro gibi ölçütleri esas alarak rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ve arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerini soruşturma konusu yapmayabilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılan tebliğ ile belirlenir”

şeklinde düzenlenmiştir.

Anılan düzenleme ile tam açılımı “De Minimis non curat lex/praetor” olan ve Türkçe karşılığı “Hukuk teferruatla, pek önemsiz meselelerle meşgul olmaz” şeklinde ifade edilen; Rekabet hukukunda de minimis ilkesi olarak adlandırılan ilke, ülkemiz rekabet hukukuna kazandırılmış bulunmaktadır. 

De minimis ilkesi esasen, toplam pazar payı belli bir eşiğin altında kalan teşebbüs faaliyetlerinin rekabet üzerindeki etkilerinin, ihmal edilebilir düzeyde olduğu kabul edilerek, rekabet otoritelerince göz ardı edilebilmesi anlamına gelmektedir.[1] Nitekim AB Komisyonu, 22.01.2001 tarihinde yayımlanan, 2001/C 368/07 sayılı “De Minimis Notice” adlı duyurusunda, ilgili pazardaki toplam payları %10’u geçmeyen rakip teşebbüsler bakımından soruşturma açmayacağını ilan etmiş ve rakip olmayan teşebbüsler bakımından ise söz konusu eşiğin her bir teşebbüsün ilgili pazardaki payının %15’i geçmemesi olarak belirlendiğini duyurmuştur.[2]

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 27. maddesinde, Kurulun görev ve yetkileri hükme bağlanmış ve f bendi gereğince Rekabet Kurulu, Kanun’un uygulanması ile ilgili olarak tebliğler çıkarmak ve gerekli düzenlemeleri yapmakla görevli ve yetkili kılınmıştır.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un yukarıda zikredilen 27. ve 41. maddelerine dayanılarak hazırlanan ve Rekabet Kurulu tarafından 18.02.2021 tarihinde kabul edilen, 2021/3 sayılı Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve Eylemlerine İlişkin Tebliğ, 16.03.2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.[3]

Türk Rekabet Hukukuna kazandırılan de minimis ilkesinin uygulanmasına ilişkin olarak çıkarılan, Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Uygulamalara İlişkin Tebliğ’in amacı, Tebliğ’in 1. maddesinde ifadesini bulmuştur. Buna göre bu Tebliğ, açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerinin hangi ölçütler esas alınarak belirleneceğine ve 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 41. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca soruşturma konusu yapılmayabileceğine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacı ile çıkarılmıştır.  

Açık ve ağır ihlallerden anlaşılması gerekenin ne olduğu hususunda ise Tebliğ’in 4. maddesinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre, açık ve ağır ihlaller, bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabeti doğrudan ya da dolaylı olarak engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan; 

- Rakip teşebbüsler arasında fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket, gelecekte uygulanması planlanan fiyat, üretim ya da satış miktarı gibi rekabete duyarlı bilgilerin paylaşılması, 

- Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler arası ilişkide alıcının sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi konularında gerçekleşen anlaşma ve/veya uyumlu eylemler ile bu konulara ilişkin teşebbüs birliği karar ve eylemlerini ifade etmektedir. 

Tebliğ’in “Genel İlkeler” başlıklı İkinci Bölümü’nde yer alan 5. maddesine göre ise açık ve ağır ihlaller hariç olmak kaydıyla; rakip teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalarda, anlaşma taraflarının sahip olduğu toplam pazar payının, anlaşmadan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde % 10’u aşmaması ve rakip olmayan teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalarda, anlaşma taraflarının her birinin sahip olduğu pazar payının anlaşmadan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde %15’i aşmaması durumunda, ilgili anlaşmaların piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamadığı kabul edilmektedir. 

Anlaşmanın rakip ya da rakip olmayan teşebbüsler arasında yapıldığına ilişkin bir belirleme söz konusu olamıyor ise anlaşma taraflarının sahip oldukları toplam pazar payı, anlaşmadan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde %10’u aşmıyorsa, yine ilgili anlaşmaların piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamadığı kabul edilmektedir. 

Benzer nitelikteki dikey sınırlamaların oluşturduğu paralel ağların ilgili pazarın %50’sinden fazlasını kapsaması halinde, eşikler hem rakip hem de rakip olmayan teşebbüsler arasındaki anlaşmalar ile kararlar bakımından %5 olarak uygulanmaktadır.

Bununla birlikte, anlaşma taraflarının veya teşebbüs birliği üyelerinin anlaşmadan ya da karardan etkilenen ilgili pazarlardaki pazar paylarının, anlaşma veya karar döneminde birbirini takip eden iki takvim yılı boyunca, yukarıda belirtilen eşikleri iki yüzdelik puandan fazla aşmamaları halinde, söz konusu anlaşma veya karar piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamadığı kabul edilmekte ve belirlenen eşiklerin aşılmasının, doğrudan söz konusu anlaşma veya kararın piyasada rekabeti kısıtladığı ya da kayda değer ölçüde kısıtladığı anlamına gelmediği hükme bağlanmaktadır. 

Bu bağlamda, Tebliğ’in 5. maddesi uyarınca piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma ve kararlar bakımından Rekabet Kurulu’nun soruşturma yapmayabileceği, soruşturma açıldıktan sonra hakkında soruşturma açılan teşebbüslerin ve teşebbüs birliklerinin pazar paylarının 5. maddede yer alan eşikleri aşmadığının soruşturma sürecinde anlaşılması halinde, Kurul’un soruşturmaya son verebileceği düzenlenmiştir. Belirtilmesi gereken bir diğer husus ise Tebliğ’in yürürlüğe girdiği tarih itibariyle devam eden ön araştırmalar ve soruşturmalar bakımından da uygulanabilir olduğudur.

Rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerinin soruşturma konusu yapılmamasına imkân sağlayan de minimis ilkesinin, hukukumuzda pozitif bir düzenleme olarak yerini almasıyla Kurum kaynaklarının öncelikli olarak ağır ihlallere yönlendirilmesi mümkün olabilecektir.[4]

---------------------------

[1] Rekabet Terimleri Sözlüğü, Gözden Geçirilmiş Altıncı Baskı, 2019.

[2] ATEŞ, Mustafa; “Rekabet Hukukuna Giriş”, Ankara 2019, s. 324.

[3] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/03/20210316-7.htm.

[4] https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/rekabeti-kayda-deger-olcude-kisitlamadig17f5447afe14eb11812100505694b4c6.