"İyi bir vatandaşın uyması gereken bir 'Sorumluluklar Bildirgesi' ve altında yaşaması gereken bir ‘Haklar Bildirgesi’ vardır."

Yolsuzluk, insanlık dışı tutum ve davranışlar karşısında sessiz kalan vatandaşların sorumluluğu, “temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder” norm-önermesinin doğal sonucu belirmektedir. Bu bağlamda temel soru yurttaşın kamu görevlilerin eylemlerinden nasıl sorumlu tutulabileceği; hangi koşullar altında yurttaşların bireysel/ kolektif sorumluluğu yanında devletin sorumluluğunun gündeme gelebileceğidir?

1. Bireysel sorumluluk: Bir kamu görevlisinin yaptığı yanlış tüm toplumu otomatik olarak bu sorumluluğa iştirak ettirmez. Üniversal bir sorumluluk kavramı yoktur. Ancak asli failler ile eylemi yetkilendiren, tahrik eden, yardım eden veya onaylayan faillerin iştirak sorumluluğu vardır . 1

Bireysel sivil sorumluluk sorunlarına özgü harici bir formül yoktur. Tek başvuru kaynağı yurttaşın ancak aşağıdaki sorular serisine dayalı yapacağı dürüstçe bir iç hesaplaşmadır. Talihli yurttaş, bu vicdan muhasebesinde, her soruda kendini aklayabilendir. Vicdan, insana özgü bir farkındalık ve önemseme yetisidir. Bu yeti zihin, irade, his ve sezgiden oluşan kombine bir pakettir. Bilinç ve sorumluluk şeklinde tezahür eder. İnsan, içinde ve çevresinde cereyan eden tüm insanlık durumlarına bu bilinçle tanıklık yapar, sorumluluğu gereği daha önce edindiği değerler skalasına göre haklı-haksız yargısı oluşturur.

Herkes insan haklarını desteklediğini iddia ediyorsa da bireysel özgürlüklerin her zaman
başkalarına karşı bireysel sorumluluklarla birlikte geldiğini her zaman kabul etmiyorlar.

Bu bağlamda sözü edilen sorular şunlardır:

(1) Kamu görevlisini yaptığı bu yanlış işte tahrik ettiniz mi?

(2) Bu yanlış işlem için yetki verdiniz mi?

(3) Belirgin bir tehlike/risk arz eden bir kamu enstrümanının tesisine ilişkin kusurlu bir iştirakiniz var mı?

(4) İşlenecek bir yanlışı önleyebilme açısından sessiz veya pasif kaldınız mı?

(5) Yanlış işlemi onayladınız veya semeresini bilinçli olarak kabul ettiniz mi?

(6) Dikkatinize gelen yanlış işleme ilişkin hakikati gizleyerek “sonradan iştirakçi” durumuna düştünüz mü?

(7) Yanlış yapılmadan önce mağdurun hassas konuma gelmesine katkınız oldu mu?

2. Kolektif sorumluluk:2 Demokrasilerde yurttaşın kolektif sorumluluğunu sonuçlandıran somut nitelikte üç tür aktif süreç vardır: Önleme, tazmin ve protesto.

(a) Önleme sorumluluğu. Bu, vatandaşların güçlü bir toplum duygusu geliştirmesini; sosyal zararlara karşı sistematik öngörülü ve duyarlı olunmasını ve âlicenap bir ruhla kamusal gelişmeler sağlamasını gerektirmektedir.3

(b) Tazmin sorumluluğu. Bu süreç vatandaşlar ve görevlilerce yolsuzluğa karışmış adli ve kolluk görevlilerinin takip edilerek yaptıkları yanlışlar için cezalandırılmasını ve mağdurlarına tazminat verilmesini ön görmektedir. Başkalarının benzer yanlışlardan mustarip olmasını önlemek üzere bir insanın trajedisini dramatize etmekte mağdura karşı kısmı bir onarım biçimidir.

(c) Protesto sorumluluğu. Bu süreç yurttaşlar, görevliler ve kitle iletişim vasıtalarınca kamu ajanlarınca yapılan suiistimallerin cesurca ortaya konulmasını, lanetlenmesini, kamuoyunda tartışmaya açılmasını, iletişim ve eleştiri hakkının olabildiğince kullanılmasına destek verilmesini içermektedir. Önleme ve tazmin, despotik rejimlerde de var olan mahkemeler, kolluk güçleri ve askeri gerektirirken, protesto sadece, duyarlı, makul ve iyi niyetli demokratik bir dinleyici kitlesi gerektirmektedir. Bu konuda gönüllü kuruluşlar ve sivil girişimlerin işlev ve katkısı vazgeçilemez olmakta ve bu bağlamdaki hüner, kişinin menfaatinin olabildiğince başkalarının menfaati ile örtüştüğünü4 sergileyerek dernek oluşumlarına ivme kazandırmaktır. Kolektif eylem sorunu, birlikte bireysel bir eylem düzeyinde amaçlanmayan bir sonuç üreten bireysel eylemlerin bir araya gelmesini ifade eder. Tek taraflı hareket eden herhangi bir etken tarafından çözülemez.

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Anayasa Madde 34

2. Devletin sorumluluğu. Kolektif sorumluluk5 devletin genel yasaları uyarınca yönetimce verilen zararların ihmal veya öngörülebilirliğine bakılmaksızın tazmin edilmesini kapsamaktadır. Bu bağlamda, kişilerin sorumluluk anlayışından daha geniş kapsamlı bir sorumluluk düşüncesi egemen olmalıdır.

Kolektif Sorumluluk Kavramı

Bu bağlamda güncelliğini koruyan şu üç soyut sorunun (kaynak, sorumluluk ve ölçme olarak) ayırdına varılmalıdır:

1. Kaynak: Etik sorunun kaynağı nedir? Nasıl yaşanılması gerektiği üzerine niçin kafa yorulmaktadır? İyi yaşam sürenler ile yaşamdan zevk alanlar arasında bir fark var mıdır? Öyle ise, insanların yalnızca zevk almak yerine iyi yaşaması önemli midir?

2. Sorumluluk: Yaşamların iyi sürdürülmesi kimin sorumluluğundadır? Bu, sosyal, kolektif bir sorumluluk mudur? Bu iyi yaşamları belirlemek ve toplum üyelerini belirlenen yaşamlara yöneltmek veya zorlamak iyi ve adil bir devlet sorumluluğunun bir kısmı mıdır? Veya bireyin kendi sorumluluğunda mıdır?

3. Ölçme: İyi bir yaşamın ölçüsü nedir? Hangi standartla yaşamın başarı veya başarısızlığını test etmeliyiz? Bu ne ölçüde söz konusu kişi için yaşamın sağladığı zevk veya mutluluk sorunu- dur? Bu ne ölçüde kişi yaşamının öteki kişilerin yaşamlarında yarattığı farklılık veya dünya bilgi hazinesine veya sanatına yaptığı katkıdır?6

Özetle, demokrasilerde kaliteli insanlar birer atlet gibi sivil adalelerini zaman zaman çalıştırmalı; kendi yaşam rejiminde, disiplin, sadelik ve self-denial’a özel bir yer ayırmalıdırlar. Örneğin eski Romanın ilk yıllarında Konsül Manius Curius Dentatus, köhne bir kulübede yaşıyordu. Samnites elçileri ülkeleri namına rüşvet vermek üzere yanına gittiklerinde o şalgam yemeği pişiriyordu. Dentatus’un yanıtı hazırdı: “Böyle bir akşam yemeği ile tatmin olan insanın altına ihtiyacı yoktur.” Sokrat, kendi tarzında, insanı tahrik edici maddi ihtiras ve arzulardan uzak kalabildi. Atina pazarlarında sıra sıra dizilmiş lüks eşyalara baktığında kendine şunu söylüyordu: “Onsuz yapabileceğim o kadar nesne var!” İşte yolsuzluğun antidotu olabilecek bu moral disiplin ve sadeliğin, kaliteli kamu personeli için önemi kadar; demokratik hafızanın zayıflığı (balık hafızalı olması) karşısında medyanın ve sivil kuruluşların olayları ciddiye alması, sonuç alıncaya kadar olayların peşini bırakmaması da önemlidir.7

"Kaplan kaplanlıktan çıkamaz, kaplanlıktan kurtulamaz ama insan sürekli insanlıktan çıkma tehlikesiyle yaşar"
Ortega y Gasset

Bu bağlamda nitelikli demokrat yurttaş açısından moral voltajı yüksek Aesop’un üç tilki hikayesinin uyarlanmış haline yer verilmiştir.8

Yıllar önce üç tilki birlikte bir nehri geçerken kayaların arasında bir deliğe sürüklenirler; oradan kurtulamadıkları için de uzun süre, sırtına yapışmış olan pire sürüsünden çekmedikleri kalmaz. Oralarda başıboş dolaşmakta olan bir kirpi, tilkileri fark eder; onlara acıyarak pireleri sırtlarından kovup kovamayacağını sorar. Ama birinci tilki, teşekkür ederek bu yardım önerisini kabul etmez; kirpi nedenini sorduğunda şu yanıtı verir ona:‘Bu pireler şu anda bana doymuş durumdalar, fazla da kan emmiyorlar; sen onları kovarsan, iştahı yerinde başkaları gelir ve kalan kanımı emer’. İkinci tilki farklı bir yanıt verir: ‘Teşekkür ederim, kirpi, lütfen yolunuza devam edin. Bu pireleri bir süre daha tutmak için öyle acıya katlandım ki, yeni geleceklere karşı da şansımı deneyeceğim’. Uzun süre sessiz kalan, düşünen ve irdeleyen üçüncü tilki sonunda konuştu:‘Bay Kirpi, çok iyilik seversiniz. Benim iki kardeşim hem doğru ve hem de yanlışlar. Bana gelince, yalnızca erişemediğim için kaşıyamadığım sırtımdaki pirelerin alınmasını tercih ederim. Geri kalanı ya kendim alırım veya şu veya bu şekilde onlarla yaşamayı öğrenirim’.

Sonuç

Kişilerin birbirlerine karşı kamusal görev ve sorumluluk duygusuna sahip olmak için, kendilerini yalnızca kendi iyiliklerini takip eden veya kendi haklarını koruyan ayrı bireyler olarak değil, siyasi bir topluluk olarak görmeleri gerekir.9

Vatandaşlar, tıpkı belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve parlamento üyeleri gibi kamusal sorumluluk pozisyonundadırlar. Dolayısıyla, sorumlu davranmayan vatandaşın kamu güvenine ihanet ettiği söylenebilirken, görevini sadakatle yerine getiren vatandaş, yurttaşlık erdemini sergilemektedir. Kısacası, vatandaşlığın etik bir boyutu vardır çünkü vatandaşlık kavramına, tıpkı belediye başkanı, öğretmen, tesisatçı ve doktor kavramlarına yerleştirilmiş standartlar olduğu gibi, yerleşik standartlar vardır.

“Avukatsız demokrasi olmaz. Avukatlar birer öğretmendir ve onlar başkalarına ortak sorumluluğu öğretmelidir.”

Aile ve okul, duyarlı bir toplumun ihtiyaç duyduğu vatandaşlık duygusunu geliştirebilecek tipik kurumlardır. Bu bağlamda demokrasi iki yönlü bir ortaklıktır: Vatandaşlar hükümetten belirli haklar, hizmetler ve korumalar alır ve karşılığında bu ayrıcalıkları korumak için paralarını, zamanlarını, bilgilerini ve bağlılıklarını sunarlar. Bireysel haklar her zaman bireysel sorumluluklarla eşleştirilmelidir; vatandaşlar yalnızca elde edebileceklerine odaklanıp verebileceklerini dışlarsa sağlıklı bir demokrasiye sahip olmayı ummak mümkün değildir.

İnsanların daha fazla onurlu ve daha fazla mutlu bir yaşam sürmelerime olanak sağlayacak mutluluk iklimi yaratılmalıdır.10

Av. Prof. Mustafa Tören Yücel

-----------

1 Bkz. E.Cahn. The Predicament of Democratic Man A Delta Book, New York, 1961. Dünyada olup bitenlerden kişilerin sorumluluğu üzerine antropolog Margaret Mead ile yazar James Baldwin’n yaptığı tarihi bir söyleşi için bkz. brainpickings.org

2 Bkz. E.Cahn. a.g.e.ss.45-73; R. Dworkin.Law's Empire, Fontana Press, London, 2000, ss.168-175. “Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvah” Neşet Ertaş. Etikte hem metodolojik bireyciler hem de normatif bireyciler kolektif sorumluluğun geçerliliğini sorgulamaktadır. Normalde, yalnızca bireysel aktör özgürce sebep olduğu eylemler için suçluluk kazanabilir. Kolektif suçluluk kavramı bireysel ahlaki sorumluluğu reddediyor gibi görünüyor. Çağdaş ceza hukuku sistemleri, suçun yalnızca kişisel olması gerektiği ilkesini kabul eder. Ayrıca bkz. Kenan Ören, Elvettin Akman, Bahadır Eser. Farklı Bakış Açılarıyla Sosyal Sorumluluk, Pelikan Yayınları, 2013. The Future of Citizenship, Jose V. Ciprut, Editor, The MIT Press Cambridge, Massachusetts, 2008.

3Bir insan, bir başkasına ölüme yol açan bedensel bir zarar verdiği zaman buna adam öldürme diyoruz; saldırgan vereceği zararın öldürücü olduğunu önceden biliyorsa o zaman buna cinayet diyoruz. Ama toplum...binlerce insanı yaşamın gereklerinden yoksun bıraktığı, içinde yaşayamayacakları konumlara soktuğu...bu binlerce mağdurun yok olacağını bildiği ve gene de bu koşulların sürmesine izin verdiği zaman, toplumun yaptığı, bir bireyin yaptığı gibi ve aynı kesinlikle cinayettir.” F. Engels. İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu Ank., 1997, ss. 152-153. Bkz. A. Altan. Ve Kırar Göğsüne Bastırırken (Can Yayınları-Düşünce Dizisi-29) İst., 2003, s.62.

4 Örneğin Fransa’da Kral XI. Louis’nin hükümranlığı zamanında hastalıklara şifa ve yıldızların konumuna göre geleceği okuyan bir şarlatan oldukça lüks bir yaşam sürüyordu. Bir keresinde, talep ettiği abartılı ücreti ödemeyen Kralın metreslerinden birine yıldız falına göre on gün içinde öleceğini söyledi ve şaşırtıcı olan da bu sonucun gerçekleşmesi idi. Bundan rahatsız olan XI. Louis astroloğu divana çağırdı ve hizmetkarlarına eldiveni yere attığında onun pencereden aşağı atılmasını emretti. İçeri alınan astroloğun tahtın önünde eğilmesi üzerine Louis, “Yıldızların başkalarının geleceğini gösterdiğini ima ediyorsun. Şimdi, onlar, senin ne olacağın ve tam olarak ne kadar süre yaşayacağın hakkında ne söylüyorlar?” diye sorguladı. Şarlatan, bir an bile düşünmeden ve bir korku belirtisi sergilemeden yanıtladı: “Kral hazretleri, itiraf etmeliyim ki, ne kadar süre yaşayacağımı bilmiyorum. Yıldızlar, bana yalnızca sizden üç gün önce öleceğimi söylüyor.” Bu yanıt üzerine Kralın eldiveni düşmedi.

XXI. yüzyıl Türkiye’sinde ise ifade özgürlüğünün tam olmamasının sayısız mağdurları siyasi yelpazenin sağını solunu, üstünü altını her yerini temsil eder genişlikte, ortak bir sorun olmasına karşın şiddet öğesini mutlaka arayan ortak bir çözümde buluşamadıkları görülmüştür.

5 Kabine Ofisi Bakanlık Kanunu (2015), kolektif sorumluluğun pratikte nasıl işlemesi gerektiğini ortaya koymaktadır:

2.1 Kollektif sorumluluk ilkesi, Bakanların kararlar alındığında birleşik bir cepheyi korurken özel olarak özgürce tartışabilmeleri beklentisiyle görüşlerini açıkça ifade edebilmelerini gerektirir. Bu da Kabine ve Bakanlık Komitelerinde, yazışmalar dahil olmak üzere ifade edilen görüşlerin gizliliğinin korunmasını gerektirir. (Cabinet Office, Ministerial Code, October 2015, para 2.1) Bkz. Collective responsibility, BRIEFING PAPER Number 7755, 14 November 2016, House of Commons.

6 R. Dworkin. “What is equality” Philosophy and Public Affairs,10,4(Fall), s. 239.

7 HANDBOOK of CITIZENSHIP STUDIES, Edited by ENGIN F. ISIN and BRYAN S. TURNER, SAGE Publications, 2002.

8 Aristole Retorik 1393 b.

9 Locke ‘vatandaşlığı… belirli bir görev, her bireyin ya diğerlerine karşı sorumluluğunu kabul ettiği ya da vicdanına itaat etmediği bir dünyada kişisel bir meydan okuma’ olarak gören ilk filozoflardan biridir (Locke [1690] 1960: 117–20, 135). HANDBOOK of CITIZENSHIP STUDIES, Edited by ENGIN F. ISIN and BRYAN S. TURNER, SAGE Publications, 2002, p.133.

10 Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayımladığı 2024 Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2023 yılına kıyasla 3,1 puan azalarak yüzde 49,6'ya geriledi. Mutsuz olduğunu belirten bireylerin oranı ise yüzde 13,7'den yüzde 14,5'e yükseldi.