Yeni Türkiye’nin önemli bir özelliği de özgürlük alanının genişletilmesi ve teminat altına alınması.
Düşünce özgürlüğü, düşündüğünü ifade edebilme özgürlüğü de temel özelliklerden.
Bir süredir dershanelerin kapatılması/dönüştürülmesi gündemde. Yürütme erkini milletten aldığı yetki ile elinde bulunduran Ak Parti iktidarı, eğitim politikasında aldığı kararlar gereği, dershanelerin planlı bir şekilde okullara dönüştürüleceğini, çalışanların mağdur edilmeden bu dönüşümün sağlanacağını söylüyor. Yasa çalışmalarının yolda olduğunu ifade ediyor.
Kimi dershane sahipleri bu girişimi desteklerken, “hizmet hareketi” öncülüğünde bir grup da, hükümetin yaptığının dönüştürme değil, dershaneleri kapatma olduğunu, bu kararın eğitime darbe vuracağını, hür teşebbüse kanunla yasak getirmenin Anayasa ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olacağını ileri sürerek iktidara muhalif görüşlerini dile getiriyor.

Düne kadar kendisine destek veren sosyal gruplar ve cemaatler tarafından olsa da, Hükümetin dershane politikasının eleştirilmesi, hoşgörü ile karşılanması ve katlanılması gereken bir durumdur. Demokrasi varsa, hukuk devleti ilkesi geçerliyse ifade özgürlüğü olacak ve korunacaktır. Bu ilkeler çerçevesinde dershaneleri olmazsa olmaz olarak görerek siyasi iktidarı bu kararından döndürmek için eleştiren hizmet hareketinin demokratik girişimlerini siyasi iktidarın olgunlukla karşılaması bir lütuf değil, demokrasinin ve hukuk devletinin bir gereği olduğunu söylemeliyiz.

Bunun yanında milletten aldığı yetki ile eğitim politikalarını hayata geçirmek de, her demokratik iktidar gibi Ak Parti iktidarının da en tabii hakkıdır. Bu politikaların hesabını elbette millete verecektir. Ancak iktidar politikalarını uygularken hukuk devleti ilkeleriyle bağlıdır. Evrensel hukuka ve Anayasa’ya aykırı düzenlemeler yapamaz. Yaparsa hukuk devletinin denetim mekanizmaları devreye girer.

“Kavgaya ne gerek var”

Dershane tartışmaları kısaca izah ettiğimiz ilkeler çerçevesinde yapılmış olsaydı sorun bu derece büyümezdi.
Gelinen noktada problemin sağduyu ve aklıselim ile çözümüne katkıda bulunabilmek adına kanaatlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Kavgaya ne gerek var” diyen hizmet camiasının ve “76 milyonu kucaklıyoruz” diyen Ak Parti’nin sağ duyu çağrılarına kulak vereceğini umut ediyor ve diliyorum.
Dershane ihtiyacı eğitim sisteminin mevcut halinden kaynaklanmakta olup, dershane talebini azaltarak ortadan kaldıracak bir dönüşüm sağlamadan dershane kapatılmasını savunmak mümkün değildir. Eğitim politikalarını şu an belirleyenler dahil her kesimin çocukları dershanelere gitmekte ve ilave eğitim almaktadır.
Dün Hükümet Sözcüsü sayın Arınç’ın, dershanelerin hemen kapatılmayacağı ve dönüşümün Eylül 2015 tarihine kadar kademeli olarak sağlanacağını açıklaması bu açıdan olumlu bir adımdır.
Dershanelerle ilgili hükümet politikalarını eleştirmek, demokratik protestolarını ortaya koymak, karşı önerilerde bulunmak siyasi partilerin olduğu kadar, sivil toplum kuruluşlarının bu bağlamda cemaatlerin en tabii hakkıdır.
Ak Parti, onbir yıllık iktidarında temel hak özgürlük alanlarının genişletilmesi ve teminat altına alınmasında olumlu ve ilkeli adımlar atmıştır. Olumlu adımların en önemlisi olan 2010 anayasa  referandumu, “mümkün olsa mezardakiler kalkıp oy kullansa” anlayışının sağladığı birliktelikle  daha başarılı bir seviyeye ulaşmıştır. Ayrımcılık yapmadan, kendisiyle çelişmeden, eşitlik ve adalet ilkelerine uygun yeni reformlar ve dönüşümler yapmak da Ak Parti’nin yetki ve görevi içinde olduğu kabul edilmelidir.

Dershanelerle ilgili süreci iyi yönetememesi sebebiyle Hükümetin eleştirilmesi ne kadar doğru ve haklı ise, dershane bahanesiyle Ak Parti iktidarının darbe yönetimleriyle kıyaslanması, dini cemaat ve grupları fişlediğinden, Gülen Cemaatini bitirmek için çalıştığından söz edilmesi aynı derecede yanlıştır ve haksızdır.
Bu bağlamda Taraf Gazetesinin yaptığı haberlerin dershane meselesiyle alakalı olmadığı, hizmet hareketi ile Ak Parti’yi birbirine düşürerek neticede hem Ak Parti’ye hem de cemaatlere zarar vermeyi amaçladığı, ülkemiz ve insanlarımızın hayrına olmadığı görülmelidir.

Son cümle olarak söyleyeceğim şu sorular üzerinde düşünülmelidir;
Cemaat-Hükümet tartışmasından kimler memnun?
Ak Parti’yi genelde ‘irticai gruplar’ diyerek farklı cemaatlerin ve özelde hizmet hareketinin devlet içinde kadrolaşmasına müsaade ediyor diye kapatmak isteyenler, şimdi neden ‘Ak Parti Gülen’i bitirme planı uyguluyor’ manşetinin arkasındalar?


(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)