TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÖKHAN ŞENEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/32042)

 

Karar Tarihi: 7/12/2022

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Gökhan ŞENEL

Vekili

:

Av. Kübra YÜCEL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, işe iade davasında Yargıtay onamasıyla kesinleşen lehe kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılarak uyuşmazlığın esasının yeniden ele alınması ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, B.M.İ. A.Ş.de personel ve özlük işleri müdürü olarak görev yapmaktayken ücretlerinin ödenmemesi ve mobbinge maruz kalması üzerine haklı nedene dayalı olarak 16/9/2013 tarihi itibarıyla iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürmüş; kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer işçilik alacaklarının tahsilini 23/9/2013 tarihinde talep ve dava etmiştir.

3. Ankara 4. İş Mahkemesi (Mahkeme) 14/9/2015 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Söz konusu kararda, başvurucunun iş akdini alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı bir sebebe dayalı olarak feshettiği vurgulanmış; kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacağını hak ettiği belirtilmiştir. Diğer taraftan başvurucunun ihbar tazminatına yönelik talebi ile fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

4. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi (Daire) 20/9/2018 tarihinde hükmü onamış ve karar kesinleşmiştir.

5. Davalı 15/10/2018 tarihinde, Yargıtaydan maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Daire 19/11/2018 tarihli kararıyla ''dosyanın etraflıca yeniden değerlendirilmesi neticesinde, feshe ilişkin olarak sunulan belgelerin göz ardı edildiği, bu nedenle Dairenin kararının maddi hataya dayandığı"ndan bahisle onama kararının kaldırılmasına karar vererek Mahkemenin kararını bozmuştur. Daireye göre başvurucunun 16/9/2013-19/9/2013 tarihlerinde mazeretsiz ve izinsiz olarak devamsızlık yapması, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar sergilemesi ve otuz günlük ücretiyle ödeyemeyeceği bir şekilde işvereni zarara uğratması sebepleri ile 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II- ı, e, g madde ve bentleri uyarınca iş sözleşmesi feshedilmiştir. Kararda; başvurucu, her ne kadar kendisinden savunma istenmesinden önce iş sözleşmesini feshettiğini iddia etmekte ise de PTT'de düzenlenen belgenin bu iddiasını doğrulamadığı ve yazılı savunma istemi ile kendi feshi arasında geçen zamanda doğan yeni bir fesih sebebini başvurucunun ileri sürmediği, dolayısıyla feshinin haklı nedene dayanmadığı, ayrıca dürüstlük kuralıyla da örtüşmediği belirtilerek kıdem tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiği sonuca ulaşılmıştır.

6. Mahkeme 2/4/2019 tarihli kararıyla bozma ilamına uymak suretiyle yaptığı yargılama sonucunda dosya kapsamı ve Yargıtay ilamındaki gerekçelere dayanarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talebinin reddine, diğer işçilik alacaklarının kısmen kabulüne karar vermiştir.

7. Hüküm taraflar tarafından temyiz edilmiştir. Daire 13/6/2019 tarihinde mahkeme kararını onamıştır.

8. Başvurucu nihai hükmü 22/8/2019 tarihinde öğrendikten sonra 13/9/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kesinleşen Kararın Maddi Hata Düzeltim Yoluyla Ortadan Kaldırılması Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; lehine verilmiş ve Yargıtay onaması ile kesinleşmiş kararın 3 ay sonra hukuki güvenlik ilkesine aykırı olarak bozulduğunu, davanın tarafları arasında işveren lehine ayrımcılık yapıldığını belirterek adil yargılanma hakkının, silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

10. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaları Mustafa Altın ([GK], B. No: 2018/10018, 27/10/2021) kararında inceleyerek meseleyi hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden ele almıştır. Anılan kararda, olay tarihinde yürürlükte bulunan 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı mülga İş Mahkemeleri Kanunu'nda iş mahkemesi kararlarına karşı karar düzeltme kanun yolu ihdas edilmediğinden, kesinleşmiş olan mahkeme kararının maddi hata denetimi adı altında yeniden delil değerlendirilmesi yapılarak hükmün esasını değiştirecek şekilde kanun yolu denetimine tabi kılınmasının mümkün olmadığı, kanuni dayanağı olmaksızın kesinleşmiş hükme müdahale edilmesini gerektirecek zorlayıcı ve istisnai durumların yine usul hukukunda öngörülen müesseseler çerçevesinde objektif ve kabul edilebilir ölçüde ortaya konulmadığı belirtilerek adil yargılama hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (Mustafa Altın, §§ 66-73).

11. Bireysel başvuruya konu eldeki yargılamada Yargıtayın dosyadaki delil durumunu dikkate almak suretiyle onamanın maddi hatadan kaynaklandığı şeklinde olağan bir yargılamada kabul edilecek bir bozma gerekçesine dayanarak verdiği kararda, kesinleşmiş bir mahkeme kararının ortadan kaldırmasını gerektirecek zorlayıcı ve istisnai durumların bulunmadığı anlaşılmaktadır.

12. Somut başvuruda, anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmaması nedeniyle başvurunun bu kısmının Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Anayasa Mahkemesi, Güher Ergun ve diğerleri (B. No: 2012/13, 2/7/2013) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede yargılama süresinin makul olmadığı gerekçesiyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut başvuruda da yargılamanın 5 yıl 8 ay 20 gün sürdüğü anlaşıldığından anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

15. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ile 250.000 TL maddi ve 250.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

16. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

17. Kesinleşen kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

18. Kesinleşen kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararla ilgili bilgi ve belge sunulmadığından maddi tazminat talebi reddedilmiştir.

19. Makul sürede yargılanma hakkı yönünden ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında net 29.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kesinleşen kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kesinleşen kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 4. İş Mahkemesine (E.2019/5, K.2019/234) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 29.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ile 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.