TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET SALDA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/33943)

 

Karar Tarihi: 28/11/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Şahap KAYMAK

Başvurucu

:

Ahmet SALDA

Vekili

:

Av. Kürşad ŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, işe iade davasında hatalı bir şekilde aleyhe yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedildiğine yönelik iddianın istinaf mahkemesince karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, özel bir firmada güvenlik personeli olarak çalışmaktayken iş akdinin feshedilmesi üzerine Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (iş mahkemesi sıfatıyla) (Mahkeme) iş akdinin geçerli bir neden olmaksızın feshi iddiasına bağlı olarak feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade davası açmıştır.

3. Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; güvenlik personeli olan başvurucunun 25/5/2019 tarihinde görev yerini uzunca bir süre terk ettiği, görev yerinden ayrılırken bu durumu yetkili amirlerine bildirmeyerek görev yerine başkasının geçmesini sağlamadığının sabit olduğu belirtilmiştir. Buna göre davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesinin haklı nedenlere dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca kararın hüküm fıkrasında başvurucu aleyhine 54,40 TL harç, 680 TL arabuluculuk ücreti, 108,95 TL tanık ücreti, posta gideri ve diğer masraf ile 3.400 TL vekâlet ücretine hükmedilmiş, başvurucu tarafından yapılan yargılama gideri kendi üzerinde bırakılmıştır.

4. Başvurucu tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

5. Başvurucu nihai hükmü 12/4/2021 tarihinde öğrendikten sonra 29/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu; Mahkeme tarafından 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (12) numaralı fıkrası gereğince yargılama giderinin işverene yükletilmesi gerekirken söz konusu kural uygulanmayarak aleyhine yargılama giderine hükmedildiğini, yine hatalı olarak işveren lehine vekâlet ücretine hükmedildiğini iddia etmiştir. Ayrıca başvurucu Bölge Adliye Mahkemesinin bu hususa yönelik iddiayı değerlendirmeden karar verdiğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

9. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

10. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli karar hakkı bağlamındaki görevi uyuşmazlığın esası yönünden önem taşıyan meselelere ilişkin olarak yargı mercilerinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyup koymadıklarını incelemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesinin mahkemelerin açıkça keyfî olmadığı veya bariz bir takdir hatası içermediği sürece gerekçelerini denetleme gibi bir görevi olmadığı gibi mahkeme kararlarındaki hukuka aykırılıkları gidermek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (Halit Kabadağ, B. No: 2019/3589, 23/11/2021, § 30).

11. Eldeki olayda başvurucu iş akdinin haksız olarak feshedildiğini belirterek işe iade davası açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dava reddedilmiş, başvurucu aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Başvurucu istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde de belirttiği üzere işverenin arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığının son tutanak ile sabit olduğunu, 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (12) numaralı fıkrası uyarınca yargılama giderinin işverene yükletilmesi gerektiğini, ancak Mahkemenin söz konusu kural çerçevesinde herhangi bir değerlendirme yapmadan yargılama gideri ve vekâlet ücretini kendi üzerine yüklediğini ileri sürmüştür. Bölge Adliye Mahkemesi ise kararında istinaf sebepleri ile bağlı olarak inceleme yaptığını belirtmiş, istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

12. 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (12) numaralı fıkrasında taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın son tutanakta belirtileceği ve bu tarafın davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağı, ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği, her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılacağı kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin (14) numaralı fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarının Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin (Tarife) Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği, iki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücretin aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanacağı, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

13. Taraflar arasındaki uyuşmazlık için arabulucu seçildikten sonra arabuluculuk görüşmeleri yürütülmüştür. Bu görüşmeler sonucunda başvurucu vekili ile arabulucu arasında imzalanan 9/7/2019 tarihli Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağında (Son tutanak), arabuluculuk konusu uyuşmazlığın işçi-işveren uyuşmazlığı (işe iade talepli, maktu) olduğu, 26/6/2019 tarihinde arabuluculuk sürecinin başladığı, bu sürecin 9/7/2019 tarihinde bittiği, arabuluculuğun görüşme yapılmadan anlaşamama ile sonuçlandığı belirtilmiştir. Son tutanakta, taraflara usulüne uygun bir şekilde ilk oturuma/toplantıya davet bildirimi gönderilerek tebligat yapıldığı, ancak işverenin geçerli bir mazereti olmaksızın ilk oturuma katılmaması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği, işverenin ilk oturuma/arabuluculuk müzakerelerine katılmamasına dair mazeret de bildirmediği ifade edilmiştir.

14. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesince 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na 6/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "...bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur." bölümünün ve ikinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, haklılık durumu gözetilerek uygulanabilecek istisnalar ya da belli bir üst sınır öngörülmeden, özellikle yargılamada tamamen haklı çıkan, diğer bir ifadeyle aslında bütünüyle haksız bir sürece maruz kaldığı yargılamanın sonucunda anlaşılan tarafın özel durumu da gözetilmeden, mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmayan tarafın yargılama giderlerinden tümüyle sorumlu tutulmasının ve vekâlet ücretinin tamamından yoksun bırakılmasının kişilere aşırı bir külfet yüklediğini belirtmiştir. Anılan kararda bu durumun kamu yararı ile mülkiyet hakkı ve mahkemeye erişim hakları arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi kişi aleyhine bozduğu ve bu itibarla orantısız bir sınırlamaya neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır (AYM, E.2023/160, K.2024/77, 14/3/2024).

15. Hâl böyleyken Bölge Adliye Mahkemesi kararında, yargılama lehine sonuçlanan işverenin son tutanakta herhangi bir mazeret bildirmeksizin arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığı belirtilmesine rağmen 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (12) numaralı fıkrası kapsamında yargılama giderinden hangi tarafın sorumlu tutulacağına ve taraflardan birinin lehine vekâlet ücreti hükmedilip hükmedilmeyeceğine ilişkin bir gerekçeye yer verilmemiştir.

16. Oysaki yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik başvurucu tarafından ileri sürülen iddianın Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira Bölge Adliye Mahkemesinin anılan kural kapsamında yapacağı değerlendirmenin başvurucunun lehine sonuç doğurmayacağı söylenemez.

17. Dolayısıyla başvurucunun işverenin mazeret belirtmeksizin katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk görüşmeleri üzerine açtığı işe iade davasında aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği iddiasıyla ilgili olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararında açık bir gerekçeye yer verilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

18. Diğer yandan bu ihlal kararının davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine (E.2020/2902, K.2021/782) iletilmek üzere Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2019/355, K.2020/262) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.