Saraybosna, dağlar arasında uzanan dar ve uzun bir vadi. Sanki 50 tane-100 tane futbol sahasını yan yana uzatarak yapılmış gibi bir yer. Şehrin tam ortasında, gidiş geliş karayolunun orta kısmında bulunan yeşil şerit üzerinde, gene gidiş ve geliş olarak yapılan tramvay hattı çalışıyor. Şehri bir bütün olarak görmeniz için, başlangıç noktasından tramvaya binerek, aynı yere gelmeniz yeterli. 
     
Bunun için ödeyeceğiniz para yerel birimle1.60 KM 
     
2 KM, 1 euro oluyor.
     
Türkiye’de paranın “TL” olarak kısaltılması gibi, Saraybosna’da da para birimi “KM” olarak adlandırılıyor ve bu şekilde özetleniyor. Buna halk arasında “kayme” deniyor. Ülkenin aydın kesimi ise “Mark” olarak tanımlıyor.
     
Bu durumu merak ederek, bir bankada “KM” nin ne anlama geldiğini sordum. Cevap olarak “Continental Mark” olduğunu söylediler. Bunun üzerine görevlinin önüne bir kağıt uzatarak yazmasını rica ettim. “Continental Mark” olarak yazdı. Kendisine “Eğer KM kısaltması, Continental Mark anlamına gelse idi, kısaltmanın CM olarak yazılacağını, paranın KM olarak kısaltılmasının -kayme- anlamına geldiğini, Osmanlıca ve Türkçe kökene dayandığını” söyledim. Kağıdı iterek yüzünü buruşturdu ve cevap vermedi.
     
Saraybosna’da oturduğumuz lüks bir kafede garsona “How much is it ?” diye sordum. “Otuz gayme” diye cevap verdi. Şehirdeki bütün alış verişlerde rahatlıkla kayme adını kullanarak ve Türkçe konuşarak alış veriş yaptık.
     
Şehir orta yerinden ikiye bölünmüş gibi. Daha geniş olan kesiminde sanki, tarihi bir Türk filminin çekilmesi için hazırlanan film setinde geziyormuşsunuz gibi. Özellikle “Başçarşı” denen semtinde; tarihi Türk evleri, dükkanlar, pazarlar, ufak kapalı çarşılar, bedestenler, halı, kilim, kebabından kahvesine kadar Türk yiyecek ve içecekleri yer alıyor. Diğer kesim ise ufak çapta bir Avusturya mimarisine uygun olarak yapılmış, daha ziyade resmi daire ve müzelerin yer aldığı bölümü kapsıyor.
     
BOSNA Hersek’de diğer din ve inanışların yanında “Bogomil” lerin olduğundan söz ediliyor. Bogomil’ler, Osmanlı’nın bu yöreyi fethetmesinden hemen sonra ve çok kolaylıkla Müslüman olmuşlar. Zira Bogomil inancı, hristiyanlığın akıl dışı baskıcı kalıplarının çok dışında.
     
Bogomilizm, Ortaçağ Avrupası'nda ortaya çıkmış bir dini akım. Akımın kurucusu Bogomil (Tanrı’nın sevdiği) adında bir köy papazı. Bu akımın mensupları kendilerini Hıristiyan diye nitelemelerine rağmen birçok konuda yaygın Hıristiyan anlayışından farklı inanca sahiptiler. Örneğin, teslis’e ( Hristiyanlıkta Allah, İsa, Kutsal ruh olarak tanımlanan ve bu üç unsuru birbirine karıştıran, anlamsız bir inanç sistemi) inanmıyor, İsa'nın Tanrı'nın oğlu değil, peygamber olduğunu düşünüyor, Papalık otoritesini tanımıyor ve haç gibi dini sembolleri kabul etmiyorlardı. Mezar taşlarında haç yerine, ay ve yıldız kullanırlardı. Bogomiller bu özelliklerinden dolayı Ortaçağ boyunca Papalığın büyük tepkisiyle karşılaştılar. Engizisyon mahkemelerinde ölüme mahkûm edildiler. Birçoğu işkenceye uğradı ve sürgün edildi. Bogomiller bahsedilen bu özelliklerinden dolayı, Türklerin Bosna Hersek'i fethetmesiyle karşılaştıkları İslamiyet'i kendilerine yakın hissetmişler ve kitleler halinde Müslüman olmuşlardır.



Saraybosna'da Osmanlı Mezarlığı ve Şehitliği'nin içler acısı hali

   
Saraybosnayı gezerken, Osmanlı Mezarlığı olduğunu duydum. Büyük bir merak, istek ve heyecanla gittiğimiz yerde, büyük bir üzüntü yaşadık. Şehrin tam ortasında, en işlek bulvarında yol kenarında, büyük bir park bulunuyor. Bu parkın tamamı eskiden Osmanlı Mezarlığı ve Şehitliği imiş. Topladıkları mezar taşlarını, öbek öbek sağa sola yığmışlar, kimi kırılmış, kimi devrilmiş. Etraflarında en ufak bir koruma yok, kimi insanlar, bu yerlerin üzerinde mezar taşlarının arasında yürüyor, köpeklerini gezdiriyorlar. Tarihi fesli, sarıklı Osmanlı mezar taşlarının yanlarına konulmuş banklarda kola, bira içip çöplerini atıyorlar. Kırılan, dökülen mezar taşları boyunları bükmüş duruyor.



Aynı mezarlıkda başıboş gezen köpekler
     
Bunun hemen bitişiğinde, aynı park içinde bir de hristiyan mezarlığı var. Etrafı muntazam ve güzel bir tel örgü ile çevrilmiş, çit bitkileri ile çevrelenmiş, mezar taşlarının arasında çiçek ve ağaçlar yetiştirilmiş durumuyla yer alıyor.
   
 İşte bütün bunları üst üste koyarak; insanlığın ve uygar Avrupa’nın ortak değerleri, dinler arası diyalog, açılımlar üzerine siz bir yorum yapın.
   
 Bir yorumu da, bütün bunlara duyarsız kalan insanımız ve özellikle değerli yöneticilerimiz üzerine yapın
     
Biz yolumuza devam ediyoruz.




Sahipsiz Osmanlı Mezarlık ve Şehitliğini ziyaret ediyoruz


Ahmet Erdem Akyüz
Sevil İnci Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)