Yakın ve uzak tarihimiz; bilgili, dürüst, çalışkan ve vatansever insanlarla doludur. Türk tarihi diğer bütün milletlerden çok daha fazla sayıda ve çok daha üstün insan yetiştirmiştir.
   
Bunlardan biri de Keçecizade Mehmet Fuat Paşa’dır.
   
Tanzimat Devri’nin ünlü devlet adamlarından olan Keçecizade (1815-1869) çeşitli ülkelerde büyükelçilik yaptıktan sonra, on yıla yakın Hariciye Nazırlığı (Dışişleri Bakanlığı) ve iki kez Sadrazam’lık (Başbakanlık) yapmıştır. Siyasi başarılarının yanı sıra keskin zekası ve nükteleriyle ün kazanmıştır.
Vefatından kısa bir süre önce yazdığı vasiyetnamesinde “Toplumumuzun gelişme yolunda ilerlemesini İslamiyet adına engellemeye kalkışanlar, Müslümanlıktan hiç nasibini almamış anlayışsız, bilinçsiz cahillerdir… Bütün çabalarımızı tek amaca yöneltmek zorundayız. O da ülkemizde yaşayan insanları kaynaştırmaktır.” diyecek kadar bilinçli bir vatansever olan Fuat Paşa’nın, ayrı bir yazı konusu olabilecek pek çok anısı arasında en ilginç olanlarının başında Paris’de yaşadıkları gelmektedir.
   
Keçecizade, Sultan Abdülaziz ile birlikte 1866 yılında yaptıkları Paris gezisi sırasında 3.Napolyon’un Başvekili ve Ordu Komutanı Compte de Montauban ile de görüşmeler yapmış ve Girit’i Yunanistan’a vermek isteyen Fransız görüşüne karşı direnmiştir.
   
Bu direnme üzerine Fransız Başbakanın, Keçecizade’ye:
- Boşuna ısrar ediyorsunuz. Hangi kuvvetinize güveniyorsunuz. Osmanlı
 Hükümetinin ne derece zaafa düştüğünü görmüyor musunuz ? demesi üzerine,
Fuat Paşa şu cevabı vermiştir :
- Hayır Kont, hayır. Türkiye hiçbir zaafa düşmemiştir. Bütün kuvvetini
muhafaza ediyor ve edecektir. Türkiye en kuvvetli, en dayanıklı devletlerden biridir. Üç yüz senedir siz dışardan, biz içerden yıkmaya çalıştığımız halde bir türlü yıkamadık gitti, demiştir.
     
Tarafları kahkahaya boğan ve büyük ölçüde şaşırtan, aynı zamanda yaşanan bir gerçeği dile getiren bu nükte sonucu, Girit sorunu bir süre için askıya alınmış ancak Osmanlı İmparatorluğu ve Girit malum sondan kurtulamamıştır.
   
Bu nükteli ve veciz cevabın verilmesinin üzerinden bir yüz elli yıl daha geçmiş ancak Türkiye Cumhuriyeti benzer sorunlardan kurtulamamıştır.
Dışardan ve içerden kaynaklanan yıkma çabaları ve tehditler karşısında, şimdi pazarlık konusu olan husus Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğüdür.
Daha sonra Girit sorunu değişik pazarlıkların konusu olmuş ve Rus Çar’ının “Girit’i kaça satarsınız” sorusuna, Keçecizade’nin cevabı “Aldığımız fiyata” olmuştur.
Türkiye üzerinde hesabı olan ve pazarlık konusu yapanlar da bunun bedelini bilmelidirler.
Bu bedel; Türkiye Cumhuriyetini kurmak için verilen şehitler, akıtılan kan ve dökülen göz yaşlarıdır.



(Bu köşe yazısı, sayın Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)