Kamuoyunda, “af ve/veya infaz yasasında düzenleme” şeklinde bilinen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılanmasına Dair Kanun Teklifi’nde öncelikle dikkatlerden kaçan birkaç düzenleme ile yasama organına sunulan kanun teklifinin değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Öncelikle, söz konusu yasa teklifi kapsamında Türk Ceza Kanunu’nun “Kasten Yaralama” başlıklı 86. Maddesinin 3. Fıkrasında, “Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama” başlıklı 87. Maddesinin 4. Fıkrasında, “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma” başlıklı 220. Maddesinde ve “Tefecilik” başlıklı 241. Maddesinde yer alan cezaların artırılması hususuna yer verilmiştir. Buna ek olarak; 86. Maddenin 3. Fıkrasına yeni bir bent eklemek suretiyle canavarsa his saiki ibaresi dahil edilmiş ve  yarı oranında artırım yapılması ile bir kat şeklinde değiştirilmesi teklif edilmiştir. Ayrıca yine cezasının “onaltı” yıl artırılarak “onsekiz” olması talep edilmiştir.

Tüm bu maddelerdeki ceza ve diğer tedbirlerin artırılması ile cezalarda adaletin ve caydırıcılığın sağlanmasının amaçlandığını düşünmekteyiz.

Bununla birlikte, Ceza Muhakemesi Kanununda da değişiklikler yapılması öngörülmüş ve kanunun “Adli Kontrol” başlıklı 109. Maddesine eklenen 4. Fıkra ile ağır hastalık ya da engellilik nedeniyle yalnız kalamayacak şüpheliler ile gebe veya doğum yaptığı tarihten itibaren 6 ayı geçmemiş kadınların adli kontrol altına alınmasına karar verilebileceği hususları eklenmiştir. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Tedbirlere Uymama” başlıklı 112. Maddesine de ekleme yapılarak adli kontrol kararına uymayanlar hakkında ilk derece mahkemesi tarafından da tutuklama kararı verebileceği dahil edilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 272. Maddesinin 3.Fıkrasına ise “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz” ibaresi eklenerek istinaf yolu kapalı kararların tekerrüre esas teşkil etmemesi amaçlanmıştır.

Ayrıca söz konusu yasa teklifi kapsamında, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna ilişkin değişiklik önerileri de yer almaktadır. Anılan kanunun 14. Maddesinin 2, 3 ve 4. Fıkraları değiştirilmiş olup yapılan değişiklik uyarınca “terör suçları, cinsel suçlar, ikinci defa mükerrer olanlar hariç olmak üzere kasıtlı işlenen suçlardan toplam 3 yıl ve daha az ceza alanlar, taksirli suçlardan beş yıl ve daha az ceza alanlar ile adli para cezası hapis cezasına çevrilenlerin, cezalarını çekmeleri üzere açık ceza infaz kurumuna gönderilmeleri düzenlenmiştir.

Yine kanunun 16. Maddesinin 1. Fıkrasına “bir yıl” ibaresi eklenerek “Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş ise, doğumdan itibaren bir yıl geçince ceza infaz olunur” şeklinde yeniden düzenlenmiştir. 17. Maddenin 4. Fıkrasında da değişiklik yapılarak hükümlünün eş ve çocuklarının, sürekli hastalık ya da malullükleri nedeniyle yardıma muhtaç olmaları halinde cezanın infazına bir yılı geçmeyen bir süre ara verilebileceği düzenlenmiştir.  19. Maddeye ise yeni bir fıkra eklenerek; hakkında yakalama kararı verilen kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunun 119. Maddesinin uygulanacağı ve buna yönelik kararın da Sulh Ceza Hakimi tarafından verileceği öngörülmüştür.

Kanunun 46. Maddesinde çocuk hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları ile ilgili yapılan düzenlemelerin ise çok büyük değişiklikler içermediğini vurgulamak gerekir.

5275 Sayılı Kanun’un 89. Maddesinde öngörülen düzenleme ile iyi halin, bir İzlem Kurulu tarafından değerlendirileceği belirtilmiştir. Bu Kurul’da Cumhuriyet Savcısı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bir temsilci ile Sağlık Bakanlığı’ndan bir temsilcinin de bulunması gerektiği belirtilmiştir. Yeni bir düzenleme niteliği taşıyan Kurul’un, iyi halin değerlendirilmesi açsından daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.

5275 Sayılı Kanun’un 105/A maddesinde yapılan değişiklikle; tüm cezalar için denetimli serbestlik süresi, ceza ile orantılı olacak şekilde öngörülmüş olup birtakım suçlar için cezasızlık durumunun ortadan kaldırılması amaçlanmış ve tüm suçlar bakımında da denetimli serbestlik süresinin 3 yıla çıkartıldığı belirtilmiştir. 

Kamuoyunda da dikkatle takip edilen ve taslakta gündeme gelen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. Maddesinde de birtakım değişiklikler yapılmıştır. Öncelikle Terör suçları, kasten öldürme, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ile kadına karşı şiddet ve uyuşturucu imal ve ticaretine ilişkin hükümler hariç olmak üzere hükmedilen cezanın 2/3’ü yerine 1/2'sinin infaz edilmesi yasaya eklenmiştir. Buna ek olarak; hükümlüler, yukarıda belirtilen suçların cezasının 2/3’ünü ceza infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanabileceklerdir.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 110. Maddesinin de değiştirilerek sürelerin hükümlü lehine uzatıldığını görmekteyiz. Ayrıca kadın, çocuk ve 65 yaş üstü yaşlıların cezalarının belli koşullar halinde ev hapsi şeklinde infazına imkan tanınmıştır.

Sonuç olarak 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçları kapsayan ve taslak metnin aynı şekilde yasalaşacağı öngörülen söz konusu kanun teklifinin genel olarak olumlu düzenlemeler içerdiği görüşündeyiz. Anılan kanun teklifinin; yasama organında, toplum vicdanını yaralamadan, genel bir konsensus ile kabul edilmesi ise kuvvetle önem arz etmektedir. Özellikle cinsel suçlar ile kadına karşı şiddet ve kasten öldürme suçlarının kapsam dışı bırakılmasının da toplum açısından ayrıca bir önem taşıdığı kanaatindeyiz.