Batılı heteroseksüel (kadın ve erkek arasındaki) ilişkilerde, boşanmaların çok büyük bir kısmını kadınlar gerçekleştiriyor.

Özellikle 50 eyaletin tamamında herhangi bir kusur öne sürmeden boşanmanın yasal olduğu ABD'de, bazı tahminlere göre bu oran %70 düzeyinde. Üniversite eğitimi almış kadınlarda bu oran %90'a kadar çıkıyor. İngiltere'de ise resmi istatistikler, 2019 yılında İngiltere ve Galler'deki boşanmaların %62'sinde kadınların dilekçe verdiğini gösteriyor.

Ayrıca bazı Batı ülkelerinde boşanmak daha kolay hale geliyor; örneğin İngiltere'de kusur öne sürmeden boşanma talebi kısa bir süre önce yasal hale geldi. Bu da çiftlerin ayrılması için daha hızlı ve daha basit bir yola sahip olması demek. Yasalardaki bu değişiklik, daha önce tereddüt eden bazı kadınların boşanma davası açmasına kapı aralayabilir.

Peki neden kadınlar neden daha büyük oranda boşanmayı tercih ediyor? Bazılarına göre bu sorunun yanıtı, eşlerin evlilikte duygusal ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları ya da karşılayamadıklarında yatıyor. Ancak bazıları açısından durum daha karmaşık ve istatistiklere yansıdığından daha fazla nüans söz konusu olabilir.

Bağımsızlığın önemi

Çoğu toplumda boşanma nispeten yeni bir olgu. İngiltere'de yüz yıl önce boşanma son derece nadirken, bugün yılda 100 binden fazla çift boşanıyor. ABD'de ise evliliklerin yaklaşık yarısı boşanmayla sonuçlanıyor.

ABD merkezli Education Development Center'da psikolog ve ev içi şiddet uzmanı Heidi Kar'a göre, boşanmaların artmasının kadınların özgürleşmesiyle aynı döneme denk gelmesi tesadüfi değil.

"Bir kadının tek başına ya da bakmakla yükümlü olduğu çocuklarla birlikte evliliğine son vermeye teşebbüs edebilmesi için ekonomik bağımsızlık bir zorunluluk; kadınlar kendi başlarına para kazanmanın yolunu bulamazsa ayrılmaları son derece zor. Ayrıca, kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaya başladıkça toplumsal cinsiyet rolleri daha karmaşık hale geldiğinden, doğal olarak evlilikte daha fazla çatışma ortaya çıkıyor."

Başka bir deyişle, kadınların işgücüne katılması, ilk kez mutsuz evliliklere son vermelerini sağladı. Artık istismarcı birlikteliklerde veya ihtiyaçlarının karşılanmadığı ilişkileri sürdürmek için ekonomik bağımlılıkları yoktu ve böylece kadınların boşanma eğilimi artmaya başladı.

Bu aynı zamanda üniversite düzeyinde eğitim almış kadınların evliliklerini sonlandırma olasılıklarının neden bu kadar yüksek olduğunu da açıklıyor.

"Kültürler ve coğrafyalar arasında, ekonomik olarak kendi başlarının çaresine bakabilen kadınların, ki bu genellikle daha yüksek eğitim seviyeleriyle bağlantılıdır, boşanmada ilk adımı atma olasılığı, kendilerinin ve çocuklarının geçimini sağlayamayacak kadınlara göre daha yüksek" diyor Kar.

Duygusal ve sosyal faktörler

Ancak, artan ekonomik bağımsızlık tek başına kadınların neden kocalarından daha fazla boşanma girişiminde bulunduklarını tam olarak açıklamıyor. Boşanmaları başlatan kadınların oranının artmaya devam etmesinin nedenleri çok çeşitli.

Birçok kadının evlilik konusundaki beklentileri gerçekle örtüşmeyebiliyor. Uzmanlar, kadınların duygusal ihtiyaçlarını karşılama konusunda erkeklerden daha yüksek beklentilere sahip olduklarını ve bunun da evlilik sonrası hayal kırıklığına yol açabileceğini söylüyor.

Florida merkezli evlilik terapisti Gilza Fort-Martinez'e göre, erkekler genellikle kadınlardan daha düşük duygusal zekaya sahip olacak şekilde sosyalleşmeleri, kadın partnerlerin kendilerini desteksiz hissetmelerine ve ilişkideki duygusal sorumluluğun çoğunu üstlenmelerine yol açabilir.

Bu duygusal zeka aynı zamanda kadınların sorunlara ve ilişkideki "uyarı belirtilerine" daha hassas oldukları anlamına gelir ve birincil iletişimci ve empati kurucu olma eğilimleri, sorunları ilk dile getirenlerin de onlar olması anlamına gelir; belki de bu adım sonuçta ayrılık veya boşanma ile sonuçlanabilir.

Kadınlar ayrıca evlilikten daha az duygusal fayda sağlar ve bu da bekarlığın daha cazip görünmesine neden olabilir. Evli erkekler daha uzun yaşamak ve daha fazla para kazanmak da dahil olmak üzere birçok avantaj elde ederken, kadınlar genellikle ilişkilerinden aynı şekilde faydalanamazlar.

Fort-Martinez, kadınların ev işleri ve çocuk yetiştirme sorumluluğunu üstlendiklerini, bunun da çalışan kadınlar için "bunalma ve stres" kaynağı olduğunu söylüyor.

Kadınlar ayrıca genel olarak erkeklerden daha fazla yakın arkadaşa sahiptir (ABD'de erkeklerin %15'i hiç yakın arkadaşlıkları olmadığını söylüyor).

Bu da hem evlilikle ilgili sorunları tartışmak hem de bekarlığa geri dönüşü kolaylaştırmak için daha iyi bir destek ağına sahip oldukları anlamına geliyor.

Bu arkadaşlıkların boşanmayı daha makul bir seçenek gibi göstermesi de mümkündür. Araştırmalar, yakın bir arkadaş boşandığında, insanların kendi boşanma şanslarının %75 oranında arttığını gösteriyor.

Buna bir de boşanma davalarının büyük çoğunluğunda çocukların velayetinin kadınlara verildiği gerçeğini ekleyince, kadınlar boşanma davası açarken erkeklere kıyasla kaybedecek daha az şeyleri olduğunu düşünüyor olabilir. Zaten veriler de erkeklerin refahının boşanma sonrasında çok daha dramatik bir şekilde düşme eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Ancak bu etki kısa süreli olabilir. Kar, "Boşanmanın ardından kısa vadede, erkeklerin genel refahı daha fazla azalıyor ve yalnızlıktan şikayetleri daha yüksek düzeyde olabiliyor" diyor. "Ama zamanla bu durum dengeleniyor ve kadınlar ev sahipliğinin kaybı, mali imkanların azalması ve tek ebeveyn olarak yaşamın getirdiği stresin artması gibi daha kronik ve uzun vadeli etkilere maruz kalıyor."

Fakat bu, bu kadınların daha fazla pişmanlık duyduğu anlamına gelmiyor. Bu olumsuzluklara rağmen, erkeklerin %39'una kıyasla kadınların sadece %27'si boşandıkları için pişman olduklarını bildiriyor. Bu da çoğu kadın için boşanmayla ilgili zorlukların mutsuz bir evliliği sürdürmeye tercih edilebilir olduğunu gösteriyor.

Çözüm arayışı

Elbette, boşanma davası açmak evliliği sona erdirmekle aynı şey değil. Araştırmalar heteroseksüel evliliklerde kadınların ayrılığı başlatma olasılığının daha yüksek olduğunu gösterse de, ilişkiyi bitirmeyi kendisi seçmese de ayrılığı resmileştirmek isteyen veya buna ihtiyaç duyan kadınlar da var.

Londra'daki Winckworth Sherwood avukatlık bürosunun ortağı ve aile hukuku uzmanı Katie Spooner'a göre, "Kadınlar medeni durumlarını çözmek için erkeklerden daha fazla motive olma eğiliminde" diyor. Yeni bir ilişki veya mali durumlarını düzenlemek açısından özel bir zorunluluk olmadığı sürece çoğu erkeğin ise boşanmayla sonuçlanmadan ayrılığı sürdürmekten memnun olduğunu söylüyor.

Ancak kadınlar için boşanma ihtiyacı çok daha acil olabiliyor. Spooner, ayrılıktan sonra mali durumu düzenlemek için yasal olarak bağlayıcı sürece atıfta bulunarak, "Finansal bir başvuru için boşanma davası açmış olmak gerekiyor" diyor. "Tarihsel olarak, kadınlar daha zayıf mali konumları veya birincil bakıcı rolleri nedeniyle bunu yapmaya daha fazla ihtiyaç duymuşlardır."

Başka bir deyişle, evli kadınlar genellikle kocalarından çok daha az kazanıyordur ve boşanmada başlangıçta daha kazançlı taraf olsalar bile, çocuklarına bakmak için işten ayrılma ya da çalışma saatlerini azaltma olasılıkları çok daha yüksektir.

Bu da boşanma olmaksızın kocalarından ayrılan kadınların mali sıkıntıya düşme riskiyle karşı karşıya oldukları anlamına gelir; çünkü resmi boşanma gerçekleşene kadar, mal bölüşümü veya mali destek için yasal hakları olmayabilir. Boşanma davası açmak, en başta ilişkiyi bitirmeyi seçmemiş olsalar bile, mal varlıklarını güvence altına almak için tek seçenekleri olabilir.

Spooner, İngiltere'de boşanmayı başlatan kadınlar için, 1996'da "ev kadını" olmanın evliliğe bir katkı olarak kabul edilmesinin büyük bir dönüm noktası olduğunu ve bu sayede kadınların mal varlığından daha adil bir pay almalarının sağlandığını belirtiyor.

Daha önce ise daha az varlıklı olan eşe (ki bu genellikle kadındır, özellikle de kariyerini bırakmışsa), ev içi emeğinin evliliğe nasıl katkıda bulunduğundan ziyade, yalnızca temel ihtiyaçları için mali destek veriliyordu.

Bu düzenleme artık birçok ülkede yaygın, yani daha az sayıda kadın boşanma sonrası yoksulluk riskiyle karşı karşıya ve mülkten adil pay almak için ayrılmak yerine boşanmayı tercih etme konusunda daha fazla nedeni var.

Spooner, İngiltere'de kusur öne sürmeden boşanma davası açılmasını sağlayan yeni yasanın ilk aşamada boşanma başvurularını artıracağını, zira birçok insanın yasanın değişmesini beklediğini söylüyor. Yasanın uzun vadeli etkisini öngörmek içinse henüz çok erken. Spooner, çiftlerin ilk kez ortak başvuru yapabilmeleri nedeniyle kadın odaklı boşanmalarda "hafif bir düşüş" olabileceğine inanıyor.

Nihayetinde boşanmalar da evlilikler gibi karmaşık ve inceliklidir. Bazı durumlarda boşanma başvurusunda bulunmak, yıllar süren mutsuzluğun ardından verilen acı bir karardır. Bazıları içinse boşanma davası açmak, mali bir anlaşmaya varma ihtiyacına dayanan daha pratik nedenli bir eylemdir.

Ancak açık olan şu ki, kadınların artan kazancı, erkek ve kadınların evlilik içindeki duygusal ihtiyaçlarının uyuşmaması ve hane içi işbölümünde süregelen eşitsizlikler gibi bazı faktörler boşanmanın son derece cinsiyetçi olmaya devam edeceği anlamına geliyor. (Katie Bishop / BBC Türkçe)