İş güvencesi sisteminin temel taşlarından biri, işçinin haksız feshe karşı korunması ve işe iade talebinde bulunabilmesidir. Mahkemece işçinin lehine sonuçlanan işe iade davaları, çoğu zaman nihai çözüm değil, yeni bir sürecin başlangıcı olmaktadır. Kararın kesinleşmesinden sonra hem işçi hem de işveren cephesinden sergilenen davranışlar, yeni hukuki durumların ve uyuşmazlıkların doğmasına yol açmaktadır.

Bu makalede, işe iade kararının kesinleşmesini takip eden süreçte işçi ve işverenin farklı tutumlarının ne gibi hukuki sonuçlar doğurduğu; samimiyet ilkesi, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve diğer işçilik alacakları açısından ele alınacak; güncel Yargıtay kararları doğrultusunda uygulamaya ışık tutulacaktır.

1. İşçinin Başvuru Yükümlülüğü ve Samimiyet Şartı

İşçi lehine kesinleşen işe iade kararından sonra işçi, 10 iş günü içinde işverene başvuruda bulunmakla yükümlüdür (İş K. m.21). Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup başvuru yapılmaması halinde feshin geçerli hale geldiği kabul edilir.

Ancak başvuru süresinde yapılmış olsa dahi, başvurunun samimi olup olmadığı Yargıtay içtihatlarında sıkça denetlenmektedir. Aşağıdaki durumlarda işçinin başvurusunun samimi olmadığı kabul edilmektedir:

- İşçinin başka bir işte çalışmaya devam etmesi,

- Başvuruda bulunmasına rağmen işe başlamaması,

- Başvuru dilekçesinin tehdit, şart veya alaycı ifadeler içermesi,

- İşverene ihtarname çekilmesine rağmen hiç görüşmeye gidilmemesi.

2. İşverenin İşe Daveti ve Davette Samimiyet

İşverenin işçiyi gerçekten işe başlatmak istemeyip şeklen davet ettiği durumlar da hukuken geçerli kabul edilmemektedir. Uygulamada aşağıdaki davranışlar işverenin samimi olmadığını gösterir:

- Uygunsuz belgeler istemek (gereksiz sağlık raporu, referans vs.),

- Bir gün içinde işe başlamasını istemek,

- Daha önceki pozisyonundan çok farklı, düşük nitelikli iş teklif etmek,

- İşçiyi başlatıp çalıştırmamak ya da sürekli tutanak tutmak.

Yargıtay 9. HD, 2021/478 E., 2021/6125 K.: “İşe başlatılan işçiye fiilen iş verilmemesi, işe davetin samimiyetsizliğini gösterir.”

3. Tarafların Farklı Tutumlarına Göre Doğabilecek Hukuki Sonuçlar

Durum

Taraf

Hukuki Sonuç

İşçi, 10 iş günü içinde işverene başvurmaz

İşçi

Fesih geçerli hâle gelir. İşe iade hükümleri uygulanmaz. Ancak kıdem ve ihbar tazminatı gibi feshe bağlı alacaklar talep edilebilir.

İşçi başvurur, işveren 1 ay içinde işe başlatır

Her iki taraf

İş ilişkisi kaldığı yerden devam eder. İşçi, en fazla 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarını alabilir. İşe başlatmama tazminatı doğmaz.

İşçi başvurur, işveren işe başlatmaz

İşveren

İşveren; işe başlatmama tazminatı (4-8 aylık ücret) ve boşta geçen 4 aya kadar olan ücret ve diğer hakları ödemekle yükümlü olur.

İşçi başvurmasına rağmen işe gitmez

İşçi

İşe iade sürecinde samimi olmadığı kabul edilir. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süreye ilişkin hakları talep edemez.

İşveren işe davet eder ancak davet samimi değildir

İşveren

İşverenin davranışı geçersiz kabul edilir. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti işçiye ödenir.

İşveren işe başlatır ancak işçiye iş verilmez

İşveren

Samimiyetsizlik söz konusu olduğundan işçiye işe başlatmama tazminatı ve diğer haklar ödenir.

İşçi başvururken başka işte çalışmaktadır

İşçi

Başvuru samimi sayılmaz. İşçi işe başlatılmadığı takdirde herhangi bir tazminata hak kazanamaz.

İşveren işe başlattıktan kısa süre sonra tekrar fesih yapar

İşveren

Fesih geçerli bir nedene dayanmıyorsa, yeni bir işe iade davası gündeme gelebilir; ayrıca kötü niyet tazminatı gündeme gelebilir.

4. İcra Edilebilirlik ve Uyuşmazlıkların Giderilmesi

İşe iade kararlarının maddi sonuçları ilamlı ya da ilamsız icra takibine konu edilebilir. Ancak uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biri, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatlarının tahsilinde yaşanan ihtilaflardır. İşverenin samimiyetsiz tavrı, icra hukukunda da itirazın iptali davası ile sonuçlanabilir.

Yargıtay 22. HD, 2016/11840 E., 2016/14713 K.: “İşe iade sonrası ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren hakkında başlatılan ilamsız icra takibi geçerli kabul edilmiştir.

Sonuç

İşe iade davaları sadece mahkeme salonunda değil, kararın sonrasında da dikkatle yönetilmesi gereken süreçler barındırır. Tarafların samimi ve özenli davranması, hem yeni uyuşmazlıkların doğmasını önler hem de yasal yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmesini sağlar.

İşçi yönünden başvurunun şekli kadar içeriği, işveren yönünden ise davetin gerçekliği, sürecin geleceğini belirleyen temel kriterlerdir. Bu nedenle her iki tarafın da hukuki stratejilerini bilinçli ve dikkatli bir şekilde belirlemesi, uygulamada telafisi güç sonuçların doğmasının önüne geçecektir.

Av. Furkan ÖZBEK