84 yıllık HUMK’a elveda denilerek yeni HMK’a merhaba dedik. Birçok konuda yenilik getirmesinin yanında özellikle adalet bakanlığı tarafından yeni HMK yürürlüğünün hemen öncesinde yayınlanan bilirkişi, tanık, avans giderleri gibi tebliğler yayınlanarak dava giderleri belirlenmiştir. Söz konusu tebliğlerle birlikte hızlı adalet adeta paraya bağlanmış durumda. Yapılan ve yayınlanan tebliğlerle birlikte hak arayışlarındaki masraf giderlerinde büyük bir enflasyon artışı yaşandığını söylemek yanlış olmasa gerek.

Adalet bakanlığı tarafından yayınlanan tarifelerin hepsi devletten adalet bekleyen, sorunlarına hukuki çözümler isteyen vatandaşa aşırı külfetler getirmekte, hak aramayı daha da pahalılaştırmaktadır. Daha doğrusu yargılama süresine yayılan masrafların peşin talep edilmesi vatandaşı daha hak arama mücadelesinin başında ürkütmektedir. Adeta vatandaşa paran varsa sorununu çözelim anlayışında olan bir hukuk devleti olamaz. Kaldı ki; vatandaşından sunacağı adalet hizmetinin bedelini sırf hızlı bir adalet sağlanması için peşin alan devlet, söz konusu talep edilen adaleti vatandaşına aynı peşinlikte sunulamaması durumunda ne olacağı konusunda yeterli garantiyi de verememektedir. Bu bağlamda adalet bakanlığı tarafından yayınlanan ve yeni HMK ile dava şartı olan tebliğlerle belirlenen yargılama giderleri olan miktarlar fahiş olup, bunların zamana yayılmasının önüne geçilerek davaların biran evvel sonuçlandırılması adına vatandaştan peşin istenen uygulamadan dönülerek uygulamanın zamana yayılması gerekmektedir. Aksi durum her türlü yargılama giderini peşin ödeyen vatandaştan, adaletimi peşin isterim çığlıklarının yükselmesine neden olabilir. 

Uygulamada başka ne tür sorunların yaşanabileceğini elbette zaman gösterecektir. Kanaatimce çok kısa bir sürede uygulamaya konulan yeni HMK’a hiçbir hukukçunun hazır olduğunu da zannetmiyorum. Böyle yapılması yerine bölümler halinde değişiklikler yapılması veya yeni HMK’un yürürlüğünün bölümler halinde zamana yayılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. Uygulamada yaşanabilecekler sorunlar nedeniyle de kanunun yürürlük tarihinde değişiklik yoluna da gidilebilir. Aslında “adalet gecikmez, tez verilmeli” mantığında hazırlanan yeni HMK, ilgili maddeleri gereği Adalet bakanlığınca yayınlanan tebliğlerle birlikte bu kez de insanları hak arama yoluna başvuruda sıkıntıda bırakmaktadır. Dolayısı ile adalet, devlet elinde değil vatandaş imkansızlığından gecikme riski ile karşı karşıya kalabilir. Son zamanlarda özellikle alacağını tahsil edemeyen hak sahibi, bir de masraflardan şikayetçi konumda iken, konumunda değişiklik olmayan hak sahipleri karşılaşacakları aşırı ve de peşin alınan yargılama giderleri ile de muhatap olunca legal yollardan hakkını aramaktan vazgeçme çelişkisi içerisinde kalabilecektir. Bir hukuk devleti için son derece tehlikeli ve çağ dışı bir yöntem olan illegal yoldan hak arama mücadelesi bu düzenleme ile birlikte adeta teşvik edilmektedir.

Netice itibari ile yürümeye başlamadan koşturulmaya çalışılan adalet sistemimiz dilerim ağız üstü kapanıp kalmaz. Bu nedenden dolayı da dilerim insanlar, haklarını aramada hukuk dışı yollara tevessül etmezler. Aksi takdirde kaş yapılmak istenirken, göz çıkarılmış olur ki; ceremesi ilerletilmeye çalışılan adalet sistemimizin geriye götürülmesinden dolayı yine milletimize olur.