İcra takiplerinde, borçlu tarafça dosyaya yapılan ödemelere ilişkin hususlar; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “paranın ödenmesi ve değerli eşyanın muhafazası “ başlıklı 9.maddesinde belirlenmiştir. İlgili İİK m.9’ a göre “İcra ve İflas dairelerine yapılacak her türlü nakdi ödeme, Adalet Bakanlığı tarafından uygun görülecek bankalarda icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır. Haciz sırasında, borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılan ödeme nedeniyle tahsil edilen paralar, en geç tahsilatın yapıldığı günü takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar banka hesabına yatırılmak üzere icra veya mahkeme kasalarında muhafaza edilir. İcra ve iflas dairelerince yapılması gereken her türlü nakdi ödeme, ilgilisinin gösterdiği banka hesabına aktarılmak üzere, icra müdürü tarafından resen bankaya verilecek talimat gereği yapılır. Talimat, paranın icra ve iflas dairesi hesabına yatırılmasını takip eden en geç üç iş günü sonuna kadar verilir.” Şeklinde, dosyaya yapılan ödemenin, icra dairesine yapılan ödeme günün takip eden ilk iş gününe kadar icra dairesi kasasında muhafaza altına alındığı ve nakdi ödemelerin alacaklı tarafa en geç ödeme tarihi takip eden 3. İş gününde yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Fakat icra takiplerinde ödemeye ilişkin olan İİK m.9’da, bir icra takibi henüz kesinleşmeden dosyaya yapılan borç ödemelerinin alacaklı tarafa ödenip ödenmeyeceği konusunda açık bir hüküm bulunmadığından; takibin henüz kesinleşmeden dosyaya yapılan borç ödemesinin alacaklı tarafa ödenmesi noktasında uygulamada bazı görüş ayrılıkları mevcuttur. İlgili kanun maddesinde dosyaya yapılan borç ödemelerinin alacaklı tarafa ödenmesi noktasında, takibin kesinleşmesi kanunda aranan bir şart değildir. Fakat aynı zamanda borçlunun yasal itiraz süresi içerisinde icra takibine itiraz etmesi halinde veya takibin itirazsız kesinleşmesi ve dosyaya borçlu tarafça yapılan borç ödemesinin alacaklı tarafa yapılması akabinde ,borçlu tarafça yapılan usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi halinde; alacaklıya ödenen paranın İİK m.361 gereği istenip istenemeyeceği farklı bir tartışma konusudur.

Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 22.01.2014 tarihli 82084579/468/2192 sayılı yazısı ile; ilgili icra dairesi tarafından alacaklı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlulardan yapılan tahsilatların, takibin kesinleşmesi beklenmeksizin kendilerine ödenmesinin talep edildiği, icra daireleri tarafından takip kesinleşmeden ödeme yapılmadığı, ödemenin yapılma zamanı hususunda mevzuatta herhangi bir düzenlemeye rastlanmadığından oluşan tereddütün giderilmesi açısından görüş bildirilmesi istenilmesine, borçlunun ana parayı, işlemiş ve işleyecek faizi, tahsil harcını, vekalet ücretini ve takip talebinde yazılı diğer tutarları tamamen ödemiş olması halinde, borcunu ifa etmiş olacağı ve T.B.K. 103.maddesi ile İ.İ.K. 144.maddesi gereğince makbuz isteme ve senedi geri alma hakkı kazanacağı hususları dikkate alındığında , ihtiyati haciz aşamasında ödenen paralar ayrık olmak üzere, icra takibini veya ödemeyi durduran herhangi bir neden veya işlem bulunmadığı takdirde kural olarak paranın alacaklı tarafa ödenmesi için takibin kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığı  görüşü açıklanmıştır.

Aynı çerçevede, İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi 2022/158 Esas 2022/213 Karar sayılı ilamı ile “ Davacı vekili icra dosyasında yatırılan paranın kendilerine ödenmesi talep etmiştir. İhtiyati haciz aşamasında ödenen paralar ayrık olmak üzere, icra takibini veya ödemeyi durduran herhangi bir neden veya işlem bulunmadığı takdirde kural olarak borçlu tarafından yatırılan paranın alacaklı tarafa ödenmesi için takibin kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. İncelenen icra dosyası kapsamıyla paranın alacaklıya ödenmesini engelleyen başka bir durum bulunmadığı anlaşılmakla sadece takibin kesinleşmemesi nedeniyle alacaklı vekilinin dosyaya yatırılan paranın taraflarına ödenmesine ilişkin talebin reddine dair müdürlük kararı yerinde olmadığından şikayetin kabulüne karar verilerek…” şeklinde hüküm kurulmuş olup, ihtiyati haciz aşamasında ödenen paralar ayrık olmak üzere, icra müdürlüğünün salt takibin kesinleşmemesi sebebi ile borçlu tarafından yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi talebinin reddi kararını yerinde bulmamıştır.

Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü görüş yazısı ve İzmir İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi 2022/158 Esas 2022/213 Karar sayılı ilamı esas alındığında, icra takibi ihtiyati haciz kararı ile açılmamışsa, yapılan borç ödemesinde herhangi bir ihtirazi kayıt yoksa ve dosyada ödemeye engel başkaca bir durum söz konusu değil ise takibin henüz kesinleşmemiş olması dosyaya yapılan borç ödenmesinin alacaklı tarafa ödenmemesi için başlı başına sebep değildir demek mümkündür. Özetle;

Ödeme ihtiyati haciz aşamasında ( ödeme emri borçlu tarafa tebliğ edilmeden ) yapılmış ise,

Ödeme herhangi bir ihtirazi kayıt olmadan yapılmış ise,

- Dosyada ödeme yapılmasına engel başkaca bir şerh, tedbir v.b. engel yok ise,

Borç ödemesinin alacaklı tarafa ödenmesi için takibin kesinleşmesi aranan bir şart değildir.

İhtiyati haciz aşamasında alacaklı tarafa ödenen para ile ilgili olarak Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/13943 Esas 2017/16108 karar sayılı ilamı ile “ Takip kesinleşmeden ihtiyati haciz aşamasında satış ve paranın ödenmesi aşaması bulunmadığından dosyaya giren para alacaklıya ödenmez. Bu nedenle icra müdürünün ihtiyati haciz sırasında tahsil edilen paranın alacaklısına ödenmesine ilişkin kararı usule aykırı olduğundan borçlunun 02.04.2015 tarihinde bu işlemin eski hale iadesi talebi yerindedir. Bu nedenle borçlunun  26.03.2015 ve 02.04.2015 tarihinde mehil talebine yönelik başvurularının kabulü yönünde işlem yapılması gerekirken taleplerin reddine dair İcra Müdürlüğü işlemi doğru değildir. İcra Hukuk Mahkemesince bu işlemlerin iptaline, borçlu vekilinin taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir.”  Hüküm kurulmuş olup, ihtiyati haciz aşamasında yapılan borç ödemelerinin icra dairesi tarafından alacaklı tarafa ödenmesinin usule aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Genel haciz yolu ile yapılan takiplerde usulsüz tebligat şikayetlerinin kabul edilmesi halinde, şayet şikayetin kabulünden önce dosyaya borç ödemesi yapılmış ise işbu ödemenin alacaklı tarafa reddiyatının yapılmış olması noktasında da farklı görüşler mevcuttur. Usulsüz tebligat, ödeme emrinin kanunda belirtilen usullere uygun olarak muhataba iletilmediği durumlarda ortaya çıkar. Usulsüz  tebligatın muhatap tarafından öğrenilmesi halinde, öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilmelidir. İcra mahkemesi tarafından şikayetin kabulüne karar verilmesi akabinde takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılması hususunda hüküm kurulması halinde, bu süreçte alacaklı tarafa ödeme yapılmış ise; paranın, borçlu taraf talebi ile icra dairesi tarafından alacaklı tarafa paranın iadesi için İK'nun 40. ve 361. maddelerine göre muhtıra gönderilmesinin mümkün olup olmaması konusu tartışmalıdır.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/27957 Esas 2015/2907 Karar sayılı ilamı ile bu konuda , “ Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan takipte uygulanan haciz sonucunda dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesinden sonra, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliği işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetinin kabulü ile takibin durdurulmasına ve takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi üzerine alacaklıya ödenen paraların iadesi için alacaklıya muhtıra çıkartıldığı, alacaklının, İİK'nun 361. maddesi gereği gönderilen muhtıranın iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.

Alacaklı tarafından tahsil edilen paranın iadesi ancak İİK'nun 40. ve 361. maddelerine göre mümkündür.

İİK'nun 361. maddesi gereğince; icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa, verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır. Ancak, İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan fazla para tahsil edilmiş olması ya da yanlışlıkla ödeme yapılmış olması gerekmektedir. Haczin sonradan kaldırılmış olması önceden yapılan kesintileri hükümsüz kılmaz. Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti üzerine takibin durdurulması ve hacizlerin bu karar üzerine kaldırılması, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli değildir. Bu nedenle borçlu ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabilir.” Hüküm kurmuş olup, İ.İ.K m.361’in icra dairesince borçludan fazla para tahsili veya yanlışlıkla ödeme yapılmış olması durumlarına ilişkin olduğuna atıfta bulunmuş olup; usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi ve takibin durdurularak hacizlerin kaldırılması için hüküm kurulması halinde ilk derece mahkemesinin İ.İ.K. m.361’e göre muhtıra gönderilmesi kararını bozarak, borçlunun ödediği parayı geri alabilmesi için genel mahkemelerde istirdat davası yolunun açık olduğunu işaret etmiştir.

Yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/6081 Esas 2015/18830 Karar sayılı ilamı ile “ İİK'nun 361. maddesi gereğince; icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği, yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır. Ancak, İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan fazla para tahsil edilmiş olması ya da yanlışlıkla ödeme yapılmış olması gerekmektedir. Usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmiş olması, önceden yapılan kesintileri hükümsüz kılmaz. Borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi ve bunun  üzerine de itiraz nedeni ile takibin durdurulması işlemi, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli değildir. Bu nedenle, ödenen paranın İİK'nun 361. maddesi gereği alacaklıdan alınarak borçluya geri verilmesi istenemez. Ancak, bu durumda takip henüz kesinleşmediğinden icra müdürlüğü kasasına giren paranın alacaklıya ödenmesi işlemi ve usulüne uygun kesinleşmeyen takipte dosyanın bu ödemeye dayanarak tamamen infaz edilmiş olması doğru olmayacağından söz konusu ödenen paranın icra müdürlüğü kasasına (dosya numarası bildirilerek  icra dairesi banka hesap numarasına) istenmesi gerekir. 

O halde, mahkemece; borçlunun şikayetinin kısmen kabulü ile alacaklıya ödenen paranın takip kesinleşinceye kadar dosyada muhafaza edilmek üzere icra dosyasına (icra müdürlüğünün banka hesabına) istenilmesi yönünde icra müdürlüğüne talimat vermekle yetinmek gerekirken somut olayda uygulama yeri bulunmayan İİK’nun 361. maddesi  gerekçe gösterilerek talebin kabulü ile işlemin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” Şeklinde hüküm kurulmuş olup, usulsüz tebligatın kabulü halinde İ.İ.K. m.361’e gereği muhtıra gönderilerek paranın iadesinin talep edilmesinin uygulamada yeri olmadığı, kesinleşmeyen takipte icra Müdürlüğü kasasına istenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Kısaca; genel haciz yolu ile yapılan icra takiplerinde, borçlu tarafça dosyaya yapılan ana para, işlemiş ve işleyecek faiz, tahsil harcı, vekalet ücreti ve takip talebinde yazılı diğer tutarlar tamamen ödemiş ise “takibin kesinleşmesi”  İ.İ.K. kapsamında aranan bir şart değildir ve icra takibi sırasında kabulüne karar verilen usulsüz tebligat şikayetleri ile takibin henüz kesinleşmemiş olması noktasında İ.İ.K. m.361’e göre muhtıra gönderilerek paranın iadesinin talep edilmesi yasaya uygun olmayıp, borçlu için istirdat davası yolu açık olmakla beraber, ödenen para İcra Müdürlüğü kasasına da istenebilir.

AV. MERT CAN FAFUL

AV. FUAT KOCA

AV. ŞÜHEDA ŞEYDA TAŞ