TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AVŞAR ZIRH BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/24890)

 

Karar Tarihi: 25/1/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

Avşar ZIRH

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete, gözaltındayken hakaret ve tehdite maruz kalınma ile nezarethane koşulları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Sualtı Savunma (SAS) Grup Komutanlığında astsubay olarak görev yapmakta iken Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 28/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve8/8/2016 tarihinde tutuklanmıştır.

3. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olay şu şekilde meydana gelmiştir:

i. Başvurucu, 17/7/2016 tarihinde, düğününden hemen sonra askerî savcı ve Beykoz Cumhuriyet başsavcısına avukatsız olarak ifade vermiş, iki üç gün sonra amiri B.U.nun kendisinden şüphelenmesi sebebiyle bu kişi tarafından tehdit edilmiştir.

ii. Başvurucu, 26/7/2016 tarihinde E.A. ve İ.G. tarafından itirafçı olması için dövülmüş, korkutularak konuşması için zorlanmıştır. Sorgusu için Kurtarma Sualtı Komutanlığına götürülürken yarım saat müddetince dövülmüş, idari heyetin tehditleri ile kendisine ait olmayan ifadeyi imzalamaya zorlanmıştır. İki gün müddetince alıkonan başvurucuya ifadesini imzalaması hâlinde serbest bırakılacağı askerî savcı tarafından söylenmiştir.

iii. Polisler tarafından 28/7/2016 tarihinde gözaltına alınan başvurucunun yüzündeki (gözündeki) darp izini, götürüldüğü devlet hastanesinde hekim A.G. düzenlediği rapora yazmamıştır.

iv. Başvurucu, Beykoz Emniyet Müdürlüğüne götürülürken arabayı kullanan polis memuru tarafından tehdit edilmiş, bir gün gözaltında kaldığı Beykoz Emniyet Müdürlüğünde işkence görmüş askerlerin fotoğrafları gösterilerek korkutulmuş, saatlerce duvara dönük, ayakta ve kelepçeli olarak bekletilmiştir. Yediği dayaklardan dolayı düzgün düşünemeyen başvurucu her söyleneni yerine getirmiştir.

v. Başvurucu, 29/7/2016 tarihinde Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilmiş, burada on iki gün boyunca 4 m2lik, sıcak ve ışıkları sürekli açık olan nezarethanede beş kişi ile birlikte tutulmuştur.

vi. Saatlerce rahatsız edici pozisyonda bekletilerek hakaret ve tehdide maruz kalan başvurucuyla avukatsız mülakatlar yapılmıştır. Başvurucu, gece uykusundan uyandırılarak götürüldüğü mülakatlar sırasında, dayağa maruz kaldığını doktora anlatmaması için tehdit edilmiştir. Ailesinden on iki gün boyunca haber alamayan başvurucuya fiziksel ve ruhsal direncini kıracak muamelelerde bulunulmuştur.

vii. Başvurucuya zorla imzalatılan ifadeler haber yapılmıştır. Başvurucu, yargılandığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde kendisine ait olmayan ifadeleri reddetmiş, gördüğü işkenceye dair sözlü olarak suç duyurusunda bulunmuş ancak işlem yapılmaması üzerine 2/3/2020 tarihinde Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına(Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuştur.

4. Başvurucu hakkında düzenlenen hekim raporları okunabildiği ölçüde şöyledir:

i. Beykoz Devlet Hastanesinin 28/7/2016 tarihli adli muayene raporunda başvurucuda darp veya cebir izine rastlanmadığı,

ii. Adli Tıp Kurumu Merkez Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 29/7/2016 tarihli geçici adli muayene raporunda başvurucunun olayı "2 gün önce SAS'ta gözaltına alındığı ve ani bir tepki ile sol gözüne yumruk geldiği" biçiminde ifade ettiği, sol gözde yeşilimsi, mor renkte periorbital ekimoz mevcut olduğu; başvurucunun aynı gün düzenlenen ikinci raporunda darp veya cebir izine rastlanmadığı,

iii. Bayrampaşa Devlet Hastanesinin 30/7/2016 tarihli geçici adli muayene raporunda başvurucunun sol gözünde ekimoz mevcut olduğu,

iv. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 31/7/2016 tarihli raporu ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 1/8/2016 tarihli raporlarında darp veya cebir izine rastlanmadığı,

v. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 2/8/2016 tarihli geçici adli muayene raporunda sol göz altında 2x3 cm boyutlarında, iyileşmeye yüz tutmuş eski ekimoz bulunduğu, bunun dışında başka bir bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir.

5. Başvurucu, Sualtı Eğitim Merkezi Komutanlığı envanterinde bulunan silahların kaybolması ve emir-komuta zinciri haricinde icra edilen faaliyetler sebebiyle hakkında başlatılan soruşturmada Kurtarma Sualtı Komutanlığında 27/7/2016 tarihinde alınan ifadesinde özet olarak ortaokuldan itibaren hizmet olarak ifade ettiği yapı ile irtibatlı olduğunu, astsubay olma isteğini bu yapının desteklediğini, kaldığı evlerde sohbetler yaptığını, abi olarak hitap ettiği U.nun kendisini 14/7/2016 tarihinde aradığını, birlikte gittikleri bir evde 15/7/2016 tarihinde darbe yapılacağını ve kendisinin de görevlendirildiğini öğrendiğini, ailesinin evine dönerek haber beklemeye başladığını, saat 21.00 sıralarında en son gittiği eve çağrıldığını ve burada darbenin başarısız olduğunu öğrendiğini, 15/7/2016 tarihinde saat 08.00 sıralarında amiri H.E.nin emri üzerine araba içinde teslim aldığı silahları astsubay C.S. ile birlikte Riva'da gömdüğünü, 16/7/2016 tarihinde C.S.nin kendisinin arayarak “H.E. sende kaldı, tamam mı?” dediğini beyan etmiştir.

6. Başvurucu; hakkında yürütülen soruşturma sebebiyle Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından Kurtarma ve Sualtı Komutanlığında 28/7/2016 tarihinde alınan ifadesinde özetle Kurtarma Sualtı Komutanlığında 27/7/2016 tarihinde alınan ifadesini kabul ve tekrar ettiğini, Beykoz Cumhuriyet savcısına mülakat şeklinde beyanda bulunduğunu, bu beyanlarından farklı olarak amiri H.E.nin 16/7/2016 gecesi evinde kaldığı hususunun doğru olmadığını, serbest bırakıldıktan sonra normal hayatına devam ettiğini, olayları medyadan izledikçe vicdan azabı duyarak birliğine gittiğini ve gerçekleri itiraf ettiğini, 15/7/2016 tarihinde saat 08.00 sıralarında amiri H.E.nin emri üzerine araba içinde teslim aldığı silahları astsubay C.S. ile birlikte Riva'da gömdüğünü, bunun dışında bir olaya karışmadığını beyan etmiştir.

7. Başvurucu, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 3/8/2016 tarihinde müdafii huzuruyla alınan ifadesinde özetle 14/7/2016 tarihinde düğün yapacağı için izne ayrıldığını, cemaat abisi olarak ifade ettiği U.nun kendisini aradığını, bu kişiyle gittikleri evde darbe olacağını öğrendiğini, ailesinin evine döndüğünü, 15/7/2016 tarihinde saat 21.00 sıralarında telefonla aranarak çağrıldığını, yolda yeniden aranarak SAT Grup Komutanlığına gelmesinin söylendiğini, Riva'daki evine giderek kamuflaj kıyafetlerini giydiğini, birliğine giderken yolda H.E.yi ve üç askeri gördüğünü, “Avşar bizimle birliktesin.” diyen H.E.ye itiraz etmediğini, C.S.nin evine gittiklerini, darbenin başarısız olduğunu öğrenince C.S. ile birlikte H.E.nin teslim ettiği silahları gömdüklerini, ertesi gün normal mesaisine gittiğini, 17/7/2016 tarihinde birliğine çağrıldığını, burada ifade verdiğini, korktuğu için bütün olayları inkâr ettiğini ve serbest bırakıldığını, vicdanen rahatsız olduğu için 27/7/2016 tarihinde kendi isteği ile birliğine gelerek her şeyi anlattığını beyan etmiştir.

8. Başvurucu, İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinde 8/8/2016 tarihinde yapılan sorgusu sırasında özetle 3/8/2016 tarihinde kolluk tarafından alınan ifadesini tekrar ettiğini, silahların birlikten çıkarılmasına iştirak etmediğini, darbe girişimi içinde fikren ve fiilen yer almadığını, darbe gününe kadar iyi şeyler yapmaya çalıştığını düşündüğü, cemaat olarak ifade ettiği yapının kötü yolda olduğunu gördüğü için bütün olayları Savcılığa başvurarak itiraf ettiğini, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan etmiştir.

9. Başvurucu 2/3/2020 tarihinde, gözaltına alınmadan önce alıkonarak fiziksel şiddete maruz kaldığı, aldığı darbeyle gözünün şiştiği, idari heyet olduğunu söyleyen kişiler tarafından hazırlanan ifadenin imzalatıldığı, askerî savcının da aynı ifadeyi imzalattığı, 28/7/2016 tarihli adli muayene raporunun gerçeği yansıtmadığı, Beykoz Emniyet Müdürlüğüne sevki sırasında aracı kullanan polis memurunun hakaret ve tehdidine maruz kaldığı, Beykoz Emniyet Müdürlüğünde işkence yapılan askerlerin fotoğrafları gösterilerek tehdit edildiği, elleri arkadan kelepçeli olarak yüzü duvara dönük şekilde saatlerce bekletildiği, burada bir gün tutulduktan sonra götürüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğünde saatlerce koridorda elleri arkadan kelepçeli, duvara dönük, diz çöktürülmüş hâlde bekletildiğini, on iki günlük gözaltı süresince hakaret ve tehdide maruz kaldığı, ailesiyle görüştürülmediği, gözaltı sürecinde yapılan adli muayenelerinin bir kısmında gözündeki yaralanmanın rapora yansıtılmadığı iddialarıyla SAS Grup Komutanlığı görevlileri, B.U., E.A., İ.G., B.B., S.A., K.O., M.G. ve kimliklerini teşhis edebileceği görevdeki bir kısım personel, Beykoz Devlet Hastanesinde görevli Dr. A.G., diğer doktorlar, Beykoz Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis memuru ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis memuru hakkında Başsavcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.

10. Başsavcılık 19/3/2020 tarihinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli iki doktor hakkında yürütülen soruşturmanın ayrılmasına karar vermiştir. Ayırma kararı üzerine yeni bir soruşturma numarasına kaydedilen soruşturmada aynı tarihte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

11. Başsavcılık 19/3/2020 tarihinde Kurtarma Sualtı Komutanlığı görevlileri, Beykoz Devlet Hastanesi görevlileri, Beykoz Emniyet Müdürlüğü görevlileri, B.U., E.A., İ.G., B.B., S.A., K.O., M.G. ve hekim A.G. hakkında“668 Sayılı KHK'nın 37/1.maddesinin '15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz' hükmünü içerdiği, şikayet edilenlerin de darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında eylemlerin bastırılması amacıyla görev aldıkları, 668 sayılı KHK'nin 37/1.maddesi gereğince haklarında cezai soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

12. Başvurucunun karara itirazı İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 12/6/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

13. Başvurucu, nihai kararı 4/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 20/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Başsavcılığın 19/3/2020 tarihinde verdiği ayırma ve yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Uzm. Dr. M.Y. ve asistan Dr. S.S. hakkında soruşturma yürütmüştür. Soruşturmada 23/8/2021 tarihinde görevi kötüye kullanma suçundan polis memurları ve doktorlar hakkında soruşturma izni verilmemesi kararlarının kesinleştiğinin bildirildiği, polis memurları hakkında işkence yapma ve tehdit suçlarını işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Karar, başvurucuya 13/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu, Adalet Bakanlığının (Bakanlık) 8/3/2022 tarihli görüşüne karşı verdiği cevap dilekçesinde bireysel başvuruya konu ettiği olaylar yönünden daha önce de suç duyurusunda bulunduğunu beyan etmiştir. Başvurucu ilk olarak 10/10/2016 tarihinde, gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kaldığı, 28/7/2016 tarihli adli muayene raporunun gerçeği yansıtmadığı, Beykoz Emniyet Müdürlüğüne götürülürken yolda ve gözaltında tehdit edildiği iddialarıyla E.A., B.U., B.B., M.G., beraberinde fiili işleyen, kimliği tespit edilecek kişiler, Beykoz Devlet Hastanesi Acil Servisinde 28/7/2016 tarihinde görevli nöbetçi doktor ve Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis memuru hakkında Başsavcılığa şikâyette bulunmuştur.

16. Başsavcılık tarafından yapılan soruşturma neticesinde başvurucu ile aynı birimde görevli yedi müştekinin şikâyetçi olarak yer aldığı soruşturmalar birleştirilmiş, 4/11/2016 tarihinde Beykoz Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Beykoz Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı görevlileri ve Beykoz Devlet Hastanesi görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda "müştekiler K., O., M., L. ve S.de darp izine rastlanıldığına dair raporlar düzenlendiği, müştekilerin muayene edilmediklerine ve darp izlerinin yazılmadığına dair iddialarının doğru olmadığı, darbeye teşebbüs suçlamasından tutuklanan müştekilerin olaylar sırasında çıkan kargaşa ve müdahaleler sırasında da yaralanmış olabilecekleri, müştekilerde darp izi bulunmasının bunun mutlaka şüpheliler tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu göstermediği, müştekilere hakaret ve tehdit içeren sözler söylendiğine dair müştekilerin soyut iddiası dışında kamu davası açmaya yeterli, inandırıcı, kesin ve somut bir delil elde edilemediği" gerekçesi açıklanmıştır. Başvurucunun karara itirazı İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliğince 12/7/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Karar, başvurucuya 10/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucunun Bakanlık görüşüne karşı verdiği dilekçesinde belirttiği bireysel başvuruya konu ettiği olaylar yönünden yaptığı ikinci şikâyet 5/1/2018 tarihlidir. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçede; anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyetini hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü üyesi olma suçlarından yargılandığı davanın 25/12/2017 ve 29/12/2017 tarihleri arasında yapılan ilk duruşmasında alınan savunmasında 26/7/2016 tarihinde SAS Grup Komutanlığında kendisine işkence ve tehdit ile ifade imzalatıldığını beyan ettiğini belirterek E.A., İ.G., B.B., S.A. ve K.O. hakkında şikâyette bulunmuştur. Başlatılan soruşturmada Başsavcılığın yetkili olduğuna ilişkin yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu karar üzerine Başsavcılık 25/1/2018 tarihinde Beykoz Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararda "müştekinin aynı şüpheliler hakkında daha önceden de şikayette bulunduğu, 4/11/2016 tarihinde delil yetersizliğinden dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara müşteki tarafından yapılan itirazın 12/7/2017 tarihinde reddedildiği, müştekinin ikinci defa soyut bir şikayette bulunduğu, ortada takibi gerektiren bir suç bulunmadığı gerekçesi açıklanmıştır. Karar, başvurucuya 5/2/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucunun, hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan kamu davasında İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan 6/12/2019 tarihinde 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi tarafından yapılan inceleme neticesinde başvurucunun istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi neticesinde mahkûmiyet hükmü eksik cezaya hükmedilmesi sebebiyle 2/6/2022 tarihinde bozulmuş olup bozma ilamı sonrası yargılama devam etmektedir. Başvurucunun yargılama sırasında alınan ifadeleri Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla kayıt alınması ve savunmanın tutanağa yazılmaması nedeniyle incelenememiştir.

19. Adli yardım talebinin kabulüne, başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına Komisyonca karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

20. Başvurucu, etkili soruşturma yürütülmeden ve deliller toplanmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek kötü muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde, kötü muamele konusundaki iddiaların uygun delillerle desteklenmesi gerektiğine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihadına değinilmiştir.

22. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, idari heyet tarafından ifadesi alınırken hakkında yakalama kararı bulunmadığını, tutuklu olmadığını, hiçbir aşamada kaçma girişiminde bulunmadığını ve direnmediğini, ayaklanma ve benzeri olay yaşanmadığı hâlde 28/7/2016 tarihine kadar alıkonularak fiziksel şiddete maruz kaldığını, serbest kaldığında rapor aldığını, birliğinde gördüğü, iz bırakmayacak fiziksel şiddetin yargılama sırasında tanıklarca doğrulandığını, olaydan üç ay sonra şikâyette bulunduğunu, üç defa suç duyurusunda bulunduğunu, buna karşılık iki defa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, etkili soruşturma yürütülmediğini belirtmiştir.

23. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

24. Başvurucunun başvuru formunda gözaltında Beykoz Emniyet Müdürlüğündeki süreçte gerçekleştiğini ifade ettiği “yediği dayaklardan dolayı düzgün düşünemeyip her söyleneni yerine getirdiği” iddiası yer almakla birlikte daha önce tüketmesi gereken olağan hukuk yollarında ileri sürülmeyen bu iddia yönünden ayrı bir inceleme yapılmamıştır.

A. Gözaltı Öncesinde Fiziksel Şiddete Maruz Kalındığına İlişkin İddia

25. Başvurucu 26/7/2016 ve 28/7/2016 tarihleri arasında görev yaptığı birlikte alıkonulduğunu, fiziksel şiddet gördüğünü, tehdit edilerek gerçeğe aykırı olarak hazırlanan ifadenin imzalatıldığını ileri sürmüştür.

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği, bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

27. Başvurucu, başvuruya konu gözaltına alınmadan önce alıkonduğu ve fiziksel şiddete maruz kaldığı iddialarını ilk defa 10/10/2016 tarihinde Başsavcılığa verdiği şikâyet dilekçesinde dile getirmiştir. Başsavcılık 4/11/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucunun karara itirazını 12/07/2017 tarihinde reddetmiştir. İtirazın reddine ilişkin karar, başvurucuya 10/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

28. Başvurucu, ilk şikâyetiyle aynı olaylar temelinde -gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kaldığı- iddiasını ikinci olarak 5/1/2018 tarihli şikâyet dilekçesine konu etmiştir. Başsavcılık, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararını takiben yürüttüğü soruşturmada 25/1/2018 tarihinde "başvurucunun aynı konuda yapmış olduğu şikâyet üzerine 4/11/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itirazın 12/7/2017 tarihinde reddedildiği, başvurucunun ikinci defa soyut bir şikâyette bulunduğu" gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Karar, başvurucuya 5/2/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

29. Başvurucu, üçüncü olarak aynı olaylar temelinde -gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kaldığı, 28/7/2016 tarihli adli muayene raporunun gerçeği yansıtmadığı- iddiasıyla 2/3/2020 tarihinde Başsavcılığa şikâyette bulunmuştur. Başvurucu, 19/3/2020 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına karara yaptığı itirazın 12/6/2020 tarihinde reddedilmesi üzerine nihai kararı 4/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 20/7/2020 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.

30. Başvurucu gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kaldığı iddiasını ilk olarak 10/10/2016 tarihinde yaptığı suç duyurusunda ileri sürmüştür. Yürütülen soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başvurucuya 10/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Belirtilen tarihten sonra başvurucu, gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kaldığı iddiasıyla 5/1/2018 ve 2/3/2020 tarihlerinde yeniden şikâyet dilekçeleri sunmuştur. Başvurucunun ikinci ve üçüncü şikâyetinin ilk şikâyetten farklı maddi ve hukuki temelinin bulunmadığı, her üç şikâyetin de gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kalındığı iddiaları yönünden aynı olduğu görülmektedir.

31. Başvurucu, başvuruya konu olay hakkında ilk defa 2016 yılında suç duyurusunda bulunmuş olup soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, başvurucu bu karara itirazının reddini takiben bireysel başvuruda bulunmamıştır. Bunun gibi, başvurucu 2018 yılında aynı olaya ilişkin yeniden suç duyurusunda bulunmuş ve soruşturma neticesinde 2017 yılında verilen karara atıf yapılmak suretiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Başvurucu, belirtilen karara yaptığı itirazın reddini takiben bireysel başvuruda bulunmamıştır. Başvurucu son olarak aynı olay hakkında 2020 yılında suç duyurusunda bulunmuş ve 25/7/2016 tarihli ve 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesi uyarınca cezai soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı gerekçesiyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazının reddi üzerine bireysel başvuru yapmıştır. Başvurucunun 2016 yılında yaptığı şikâyetten sonraki iki şikâyeti yönünden Başsavcılığın, soruşturmanın esasına ilişkin bir inceleme yapmadığı görülmektedir. Bu durumda, başvurucunun 2018 ve 2020 yıllarında yaptığı şikâyetlerin ve bu şikâyetler üzerine verilen kararların 2017 yılında verilen karardan sonra işlemeye başlayan bireysel başvuru süresi üzerinde etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun ilk şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında verilen nihai kararın tebliğ edildiği 10/8/2017 tarihinden sonra otuz günlük bireysel başvurusu süresi içinde başvuru yapmadığı, yapılan başvurunun ise süresinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Gözaltında Hakaret ve Tehdide Maruz Kalındığına, Gerçeğe Aykırı Adli Rapor Düzenlendiğine İlişkin İddia

1. Beykoz Emniyet Müdürlüğünde Görevli Polis Memurları ve Dr. A.G. Hakkında Yürütülen Soruşturma Yönünden

33. Başvurucu, Beykoz Devlet Hastanesinde görevli Dr. A.G. tarafından yapılan adli muayenesinde fiziksel şiddet neticesinde gözünde meydana gelen yaralanmanın 28/7/2016 tarihli rapora yansıtılmadığını, Beykoz Emniyet Müdürlüğüne sevki sırasında ve burada gözaltında tutulduğu bir gün boyunca görevli iki polis memurunun hakaret ve tehdidine maruz kaldığını ileri sürmüştür.

34. Başvurucu, belirtilen iddialarını ilk defa 10/10/2016 tarihinde yaptığı suç duyurusunda ileri sürmüştür. Başvurucunun, soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazı 12/7/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiş olup nihai karar, başvurucuya 10/8/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Gözaltı işleminden önce fiziksel şiddete maruz kalındığına ilişkin iddia yönünden yapılan değerlendirmeler, Beykoz Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları ve Dr. A.G. hakkındaki iddialar yönünden de geçerlidir (bkz. § 31). Dolayısıyla başvurunun süresi içinde yapılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

35. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Görevli Polis Memurları Hakkında Yürütülen Soruşturma Yönünden

36. Başvurucu; İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutulduğu on iki gün süresince hakarete ve tehdide maruz kaldığını, saatlerce rahatsız edici pozisyonda bekletildiğini, ailesiyle görüştürülmediğini, uykusundan uyandırılarak ifadesinin alındığını, fiziksel ve ruhsal direncini kıran muamelelerde bulunulduğunu ileri sürmüştür.

37. Başvuru yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, başvuru yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).

38. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi, idari ve yargısal makamların görevidir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

39. Başvurucu, başvuru formunda İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında ayırma kararı verilerek yürütülen soruşturmaya ilişkin belge ve bilgi sunmamış; şikâyetlerini gözaltından önceki sürece yönelik olarak verilen 19/3/2020 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar temelinde ileri sürmüştür.

40. Başvurucunun ileri sürdüğü iddialar bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gözaltı sürecinde hakaret ile tehdide maruz kaldığı, rahatsız edici pozisyonda bekletildiği, hekim raporlarının gerçeği yansıtmadığı şikâyetlerine ilişkin olarak ayrılan soruşturmada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23/8/2021 tarihinde polis memurları ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli hekimler hakkında görevi kötüye kullanma suçu yönünden dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile polis memurları hakkında işkence yapma ve tehdit suçları yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Başvurucu başvurunun bütününde Başsavcılık tarafından etkili soruşturma yürütülmediğini ileri sürmüş ancak karara itiraz ettiğine ve başvuru yollarını tüketip tüketmediğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır.

41. Başvurucu, şikâyetlerini olağan kanun yollarında dile getirdiğine ilişkin bir iddia ileri sürmemektedir. Dolayısıyla başvurucunun hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin ve iddialarını yargısal makamlar önünde ileri sürmeksizin doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu, şikâyetleri yönünden olağan kanun yollarını tüketmediği sonucuna ulaşılmıştır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Gözaltında Tutma Koşulları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

43. Başvurucu; İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutma koşullarının uygun olmadığını, bir hafta süresince duş almasına izin verilmediğini, çok sıcak ve ışıkları sürekli açık olan 4 m2lik nezarethanede beş kişi kaldığını, hiç temizlik yapılmadığını ileri sürmüştür.

44. Anayasa Mahkemesi gözaltında tutulan kişilerin nezarethane tutma koşullarının yetersizliği nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarıyla ilgili olarak temel ilkeleri ortaya koyduğu ve değerlendirmelerde bulunduğu kararında, şikâyete konu yetersiz koşullardaki tutma hâli sona ermişse açılacak tazminat davasını etkili bir yol olarak kabul etmiştir (Nebahat Baysal Gül, B. No: 2016/14634, 28/5/2019, §§ 17-31). Somut başvuruda anılan içtihatta belirlenen temel ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gözaltına alınmadan önce fiziksel şiddete maruz kalınmasından dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Beykoz Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları ve Dr. A.G. hakkında yürütülen soruşturma yönünden gözaltında hakaret ve tehdide maruz kalınması, gerçeğe aykırı adli rapor düzenlenmesinden dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları hakkında yürütülen soruşturma yönünden gözaltında hakaret ve tehdide maruz kalınmasından dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Gözaltında tutma koşullarından dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 25/1/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.