“Yaptığınız işin felsefesini bilmezseniz/yapmazsanız yalnızca teknisyen olarak kalırsınız.”

Etimolojik olarak, felsefe=philo+sophia, akıl sevgisi (love of wisdom) olarak kendinin ve dünyanın anlaşılmasına odaklanmış bir sevgidir: Nedenlere odaklanmış ve argümanlarla kanıtlama girişimidir. Felsefeci, bir savla karşılaştığında “Bu neden böyledir?”; ayakları yere basmayan bir önermeye tepki gösterirken “Emin misiniz?” ve belli bir tutumla karşılaştığında ise “Hangi nedenle böyle davranmakta- sınız?” diye sorgulayacak ve kişi yanıt veremediği veya karmaşık ya da tutarsız gerekçeler sunduğunda, konuyu aslında anlamadığı kanıtlanabilecektir.

Felsefe bir etkinlik olarak belirli türden bilgiler, sorular üzerine düşünme, onların temelini ve değerini irdeleme biçimidir. Onun ayırt edici özelliği mantıksal argümanlar kullanıyor olmasıdır.

Felsefe, amacı (açıklama, analiz etme, eleştirme, temellendirme ve) bilme olarak herkesin uğraş alanı olmalıdır. Yalnız bu uğraş dünyamız, içinde yaşadığımız toplum ve kendimiz hakkında fazla bilgi edinmek için yapılmamalıdır. Bu bilgileri elde etmek için doğa ve sosyal bilimler ile tarihe başvurmak yeterli olacaktır.

Felsefe rasyonel düşünme sanatıdır. Her bilgi dalı rasyonel düşünceye dayalı ise de felsefe özgündür; zira, akıl ve mantık,1 bilginin bizatihi kaynağı olmaktadır. Bu ister bir inanç veya araştırma alanının altında yatan varsayımların incelenmesinde eleştirel olarak veya gerçeklik doğasının gerekli hakikatlerini oluşturmak arayışı için yapıcı olarak kullanılsın aynı süreç izlenmektedir.

Hazır doğrular ve hazır yanıtlardan kopuş felsefeyi ortaya çıkarmıştır. Felsefe bu kopuşun adıdır. Felsefenin temel sorusu, “O şey genellikle nedir?”, “O şey tümüyle ne hakkındadır?” biçimindedir. Felsefe, böylece, bilmek istediği konunun genel ve tümel bir açıklamasına varmak ister. Felsefenin önemli bir kısmı da insanların kullandığı dili2 ve kabul ettikleri doğruluk ölçütlerini analiz etmek sürecidir. Yalnız felsefeciler zamansız bir boşlukta yaşamayıp, sorunları yaşadıkları zaman/asır açısından görmektedirler. Her felsefenin kendi zamanı ve toplumun arka planına bir tepki olarak görülmesi gerekir. İşte değerler ve inançlar felsefenin konusunu oluşturmakta; felsefi faaliyet de değerlerin ve inançların eleştirisidir.

Felsefe, kafa ve kavram karmaşasını gidermeye hizmet eder. Toplumsal düzlemdeki katkıları ise, farklılıklara anlayış ve hoşgörü ile bakmamıza, önyargı ve sonuçta ayrımcılık kurbanı olmamızı önler. Felsefenin amacı, fikri çalışmaların tümünde olduğu gibi bilgidir. Söz konusu amaçlanan bilgi, bilimler kümesine sistem ve birlik veren tür ile inançlarımız, önyargılarımız ve kanılarımızın dayanaklarının eleştirisel bir incelemesinden çıkan türdür.

Boğazınız iltihaplandığında doktora gidersiniz. Doktor size kaba etinizden penisilin iğnesi yaptığında, Doktora şöyle demezsiniz: “Ya doktor bey benim nerem ağrıyor, siz nereye iğne yapıyorsunuz?” Kuşkusuz, o iğne yerini bulur, bir yeri düzeltir. İşte felsefe de böyle bir şey-kafada bir yerleri düzeltiyor.

Bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben-

Ben gittim daha az geçilmişinden

Ve bütün farkı yaratan oldu işte.”

Robert Frost (A.B.D’li şair)

Öğrencilerin filozofları anlamaları ve yorumlamalarının ilk başta yetersiz ve bazen de yanlış olduğu göz ardı edilmemeli; eleştiri olmadan da hataya düşüldüğünü anlamasının başkaca bir yolu olmadığı bilinmelidir. Böylece yeni başlayanların tek başlarına felsefe çalışmalarında ilerleyebileceklerini düşünmek bir hata olmaktadır.

Öğrenciler soru sormayı öğrendiklerinde, bu onların öğrenmeye katılmalarının, sorunları çözmelerinin, zorluklarla başa çıkmalarının, medyayı eleştirel bir gözle değerlendirmelerinin ve güçlü bir demokrasiye katılmaya hazırlanmalarının bir yoludur.

Felsefede yanıtlardan çok sorulara tanık olunmaktadır. Sorular soruları doğurmakta ve doğan sorulardan bir sorular nesli üremektedir-felsefe bir soru sorma sanatıdır. Her felsefi disiplin kendi Büyük Sorusu’nun altında yatan soruları sormaya ve bunların yanıtını vermeye çalışır. Bu süreçte ahlaki (sorumluluk, dürüstlük, güvenilirlik, duyarsızlık, aldatmacalık ve zalimlik) ve siyasi kavramlar (meşruiyet, adalet, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve hukuk) ve yorumları felsefe tarihinin uzunca bir bölümünü oluşturmaktadır. Yalnız özerkliğin olmadığı yerde felsefe yoktur.

Kuşkusuz, beşikten mezara kadar felsefi konular üzerinde düşünmekten ve bu konuları birbirimizle konuşmak/tartışmaktan asla vazgeçemeyiz. Ne kadar akıllı olduğumuz tartışılabilirse de ne kadar (bilinçli/bilinçsiz) filozofça olduğumuz tartışılmaz: “Cogito ergo sum”.3 Bu nedenle, türümüze homo sapient yerine homo philosophicus adlandırılması yerinde olacaktır. Felsefede önemli olan merak etmek ve düşünmektir (Eflatun). Hemen her bilimsel sorun üzerine ilk çalışmalar filozoflarca yapılmıştır ve hukukun doğası da istisna değildir.

Kant’ın açıkladığı üzere, Tarih veya Coğrafya öğrenir gibi Felsefe öğrenilmiyor. Felsefeyi düşünerek öğrenebilirsin ve yöntemi de kendin için düşünmeyi öğrenmektir. Bir düşünme sanatı olarak felsefe ilk önce bu deneyimin neden ibaret olduğunu görmemizi öğretmeli, bu deneyimde neyin gerçek olduğu tanınmalıdır. Araştırma, şeyin kendisine götürmelidir. Kavramak istediğimiz şeyle temas etmeliyiz. Nefretin ne olduğunu anlamak için nefretin ne olduğunu görmek gerekmektedir. Görmeyi öğrenmeli ve bizzat kendin görmelisin.

Felsefe var olan şeye karşı uyanık olmakla; varlığını algılamakla başlar. Bu varlığa dikkat kesilmemiz ya vardır/ya da yoktur. Felsefe, tarafsız bir gözlemci/tanık seviyesine; gerçeğin açık/çıplak bir seyir- cisi konumuna yükselme anlamındadır. Yalnız, gerçeği gerçek olmayandan, hakikati yanlıştan ayırt etmek için nasıl gözlem yapılması gerektiği bilinmelidir. Hakikatler sırf onları görmezden geldiğimiz için ortadan kalkmazlar.

“Eskizsiz hakikat yoktur;

Tüm hakikatler yarı-hakikattir;

Onları eksiksiz hakikat olarak ele almak

Her şeyi alt üst eder.

Alfred North Whitehead, Diyaloglar (1953)

Felsefi uğraşa Sokrates’in sorgulaması ile tanık olmaktayız. Onun için yüz yüze konuşmak daha iyi olduğu için yazılı bir eser bırakmadı. Çok fazla soru sorduğu için de ölüm cezasına mahkûm edildi.

Felsefeci dünyayı bir sanatkâr gözü ile hayranlıkla izlemekten tatmin olmayarak anlamını sorgular. Felsefe yöntemi hemen hemen, doğru soruların nasıl sorulması üzerinedir. Çok iyi sorulmuş bir soru, yanıtının tohumlarını da içinde barındırmaktadır. Sorgulamayla, akıl, şeyler arasındaki içsel bağlantıları, bir süreci belirleyenleri, bir gelişmeyi, bir olgunun veya bir durumun anlaşılmasını elde eder. Gerçek sanki kendisini, çeşitli biçim ve renklerin oluşturduğu girift bir dokusuyla yüzeysel değeri olan bir halı gibi sergilemektedir. Anlamak, belirgin olgusal gerçeğin altında yatan fikirler modelini tanımaktır. İşte görüntüler arasında yapılan gezinti ile kişi anlamı keşfetmektedir.

Felsefe bizlere bildiğimiz şeyleri/soruları ve sorunları anlamamıza, onları şimdi anladığımızdan daha iyi şekilde anlamamıza, değer biçmemize yardımcı olmakta ve bu konumu ile yararlı bir işlev görmektedir. Bu nedenle felsefe her hukuk öğrencisi için gerekli bir alan olarak gündeme gelmektedir.

Hukuk felsefesi, felsefe gibi genel ve sistematik bir türün yansımasıdır ve genelde felsefe gibi normatif, çözümleyici (analitik) ve holistik boyutlara sahiptir. Onun özel ayrımı konusunda, hukuk’ta yatmaktadır. Hukuk felsefesinin besin kaynağı da felsefi karakterde olan argümanlardır.4 Avukatlar ve filozoflar, her ikisi de argümancı ve diyalektik yetilerini bilemektedirler. Gerçekte hukuk, felsefe dışındaki pek az meslekten biri olarak argümanların analiz, inşa ve çürütülmesi mesleki yaşamın odağında yer almaktadır. Hukuk felsefesi, hukukun doğasının felsefi incelemesidir. Ancak aynı zamanda (eşzamanlı olarak) böyle bir araştırmanın hangi amaçlarla yapıldığı üzerine bir düşüncedir.

"Hukuk, kişinin başkalarıyla topluluk içinde yaşarken başkalarının gücünden korunan bir hak alanından yararlanabileceği tek olası koşullar kümesini temsil eder. Böyle bir alanın varlığı, hukukun uygulanmasını gerektirir ve bu nedenle böyle bir alanın değeri, hukukun uygulanmasını haklı çıkarır."

Law and Legal Theory Edited by Thom Brooks, Leiden Boston, 2014. p.83.

Hukuk felsefesi daha geniş bir tuvale resmedilmiştir veya metaforu daha uygun bir şekilde ifade etmek gerekirse, daha büyük sorular sormaktadır. Örneğin, ceza hukukçuları hırsızlığın tanımı nedir gibi sorular sorarken hukuk teorisyenleri, diğer birçok sahtekârlık biçimi yalnızca ahlak alanında kalırken hırsızlık yasağını hukuki bir sorun haline getiren nedir gibi sorular sorarlar. Özetle, hukuk felsefesi hukukun incelenmesine doğru bir ilerlemeyi içermektedir.

Hukuk felsefesi, boş zamanlarda yapılan “bir koltuk felsefesi” olmayıp, hükümet veya teoloji gibi aktif olarak çalışan ve yaşamda kendisini gösteren bir felsefedir.

Hukuk felsefesinde soyut teorik materyal oranı oldukça fazladır ve yaygın olan tek sorun da bunu takdir etmekteki başarısızlıktır. L. Fuller’in “Speluncean Kaşifleri davası”nı5 okuduğunuzda, oldukça basit gerçekleri içeren bu davanın, her biri belli soyut fikirlerle karakterize edilebilecek oldukça farklı yaklaşımlara elverdiğini göreceksiniz. Tartışılan sorular çok önemlidir ve her avukatın bilincin de devamlı olarak yer etmektedir. Bu konuda çeşitli hukuk felsefesi eserlerini (özellikle orijinal metinleri) rahat rahat okuyarak uzun bir yol alabilirsiniz. Konuya açık bir fikirle yaklaşarak, başlangıçta bu konuyu neden almanız gerektiği veya gelecek kariyerinizde ne yararı olacağı belirgin değilse, fazlaca kafa yormanıza gerek olmayıp; bu soruların yanıtları okumalarla belirecek, sonuçta çok yönlü düşünme yetisi elde edilecektir.

Sorgulamaya cesaret edenler için:

Biz hukukçular ne yapıyoruz?

Hukuk felsefesinde referans olarak eğer “ötekilerin” ne söylediğinden “ben ne düşünüyorum’a” sıçrama yaptığınızda, kendinizi iyi eğitmiş olursunuz. Diğerlerinin görüşlerinizi paylaşabilir ve nedenleri sergileyebilirsiniz, yalnız bu işlem başkalarının görüşlerini papağan gibi tekrarlamak yerine ileri süreceğiniz fikirler sizlerin olmalı ve onları gerekçelendirmelisiniz. Başka alanlarda olduğu gibi belli dinamik bir anlayış olmadan yürütülen eğitim etkinliğinin felsefede de gerçekte ancak bir öğretime, giderek bir “ezberletime” dönüşeceğini; özetle bilgi olmayınca felsefenin aptalca olacağını unutmayınız.

Kuşkusuz, hukuk felsefesi kitaplarında yer alan teorisyenlerin büyüklüğü veya fikirlerinin soyutluğu sizleri ürkütmemelidir. Sizlerin de anlamlı ve ilgi çekici söylevleri olabileceğini unutmayınız.

Felsefe tarihine bakıldığında her felsefe okulunun temel sorular ve sorunlara çözüm getirme uğraşı verdiği görülmektedir. Örneğin bir eylem ve iyileştirme felsefesi olarak pragmatizm, anti dogmatik olarak tartışmanın sürdürülmesi ve araştırma kapılarının açık olmasını istemektedir. İlerleme, kuşkusuz, diyalektik bir süreçte bakış açılarının sorgulanması, değişmesi ve kuşkuların giderilmesiyle sağlanmaktadır. Felsefedeki büyük kariyerler başkalarına ters düşmekle oluşmuştur. Ötekilerin teorileri ile aynı görüşte olmak demek, onların olası eksik/zayıf taraflarını göremeyecek kadar zeki olmamak demektir. Hukuk felsefesi de hukukun işleyişi ve yargı kararlarının sonuçları gibi önemli pratik yönleri olsa da öncelikle teorik bir çalışma alanıdır. Hukukun teorik ve eleştirel analizi içermektedir. Bu yüzden "nedir?" ve neden?" ve "kim diyor?" soruları hukuk felsefesi için çok önemlidir

Yargının temel işlevi de aktörlerdeki kuşkuların birlikte giderilmesine (conviction) odaklanmış bulunmaktadır. Bu süreçte hukuki terimler/kavramlar, değerler, ilkeler, argümanların geçerliği, vargıla- rın doğruluğu ve adalet/adaletsizlikler önemli odaklar olarak belirmektedir. İşte bu konular üzerine hukuk felsefesi okullarının düşüncelerine de yer verilen eserlerde, hukuka özgü “adalet”, “ahlak”, “geçerlik”, “yarar”, “işlev”, “menfaat”, “amaç”,“kural”, “yorum”, “gerekçeli karar” ve diğer temel terim ve kavramlar işlenmekte; hukuk ile kavramlarca temsil edilen çeşitli fikirler/idea’ler arasındaki ilişki,6 hukukun ne derece bağımsız bir değerler sistemi olduğu, normatif olarak hukukun ne anlama geldiği, toplumsal hedef arayışı/değer ifadesine ilişkin genel sorunlara felsefi yaklaşım ve analizlerin neler olduğu; hedefe yönelik sorunların çözüm süreçlerine hukukun katkısının nasıl olabileceği irdelenmektedir.

Hukuk felsefesi eserlerinde felsefe okullarına/özgün metinlere yapılan gezintilerle, felsefe tarihinin, çeşitli öğretiler arasındaki yakınlıklar ya da karşıtlıklar içinden geçen ritmi belirtilmeye; filozofların (yadsımalar ve karşı yadsımalar da) argümanları çürütmede ne derece uzman kişiler olduğu kanıtlanmaya çalışılmıştır. Avukatların da hukuki argümanları çürütmede uzman kişiler olmaları gereği felsefeden öğrenecekleri çok şey vardır. Bu doğrultuda bir avukatın Aristoteles’in Retorik’ini (Rhetorica) okumaksızın mesleğini icra edebileceğini düşünmek olası değildir. Aynı derecede, yürürlükteki hukuku demokratik ve insani postulatlarla sorgulamak; haklı ve haksız yanlarını adalet(dikaiosunê) ölçütüne göre değerlendirip kamuoyuna açıklamak görevi ile yükümlü hukukçunun hukuk felsefesi ve genel kültür donanımından yoksun olması da düşünülemez.

Hukuk fakültelerinde hukuk felsefesini öğrenme metodu olarak 1) Bir metni en az iki kere okumalı; 2) Dersleri takip ederek pür dikkat dinlemeli; 3) Ders sonunda gelecek derste işlenecek konu ve sorulara kulak vermeli; 4) Yalnız okuyarak değil, yazarak anladığınızı kâğıda dökmeli ve 5) Sonuçta aktif olarak bu konuda anlama yetisini kazanmak için sorgulama yapmalısınız.

İşte bu düşüncelerle hukuk öğrencisinde genelde felsefe, özelde Hukuk Felsefesi merakı uyandırmak/ sevdirmek, temel bakış açılarının ayırdına varmasını sağlamak, kendi hukuk felsefesini oluşturmasına katkıda bulunmak, problem çözmeye ve argüman oluşturmaya yatkınlık kazandırmak Hukuk Fakültelerinde amaç edinilmelidir.7 Hukuk felsefesi öğretimi, eğitim olarak hukuk eğitiminin bazını/ temelini genişletmekte ve gelecekteki uygulamacıya hukukun çalıştığı sosyal, ekonomik ve siyasal bağlam bilinci sağlamaktadır.8

Sonuç

Hukuk felsefesi çalışması sizi hukukun ötesine, hukukun derinliklerine götürmektedir. Mesleğe ilişkin uygulama açısından bu noktayı daha açık bir şekilde ortaya koyacak olursak, hukuk felsefesi bilgisinin değeri, hukukun bir bütün olarak ilkeli bir genel görünümünü sağlamasında yatmaktadır. Bu da uygulayıcıların çok sayıda bireysel hukuk öğretisini birbirleriyle ilişkilendirmelerine ve bunları birbirlerinin ışığında değerlendirmelerine olanak tanır. Hukuk felsefesi bilgisine sahip uygulayıcılar, daha fazla özgüvenle ve daha yüksek bir başarı olasılığıyla argümanlar oluşturabilirler.9 Yalnız hukuk hukuk fakültelerindeki entelektüel standartların felsefe bölümlerindekilerle aynı olmadığını gibi öğretim görevlilerinin yetkinliği bakımından büyük ölçüde farklılık olduğu unutulmamalıdır.10 Bu konuda en akılcı yolun Hukuk Fakültesi öğretim görevlilerinin Üniversitenin Felsefe Bölümü ile çok yakın ilişkiler içinde olmasıdır.

“Hukuk, adalet iradesidir. Adalet ise, kişi gözetmeksizin yargılamak, herkesi aynı ölçüye göre ölçmek demektir.” Gustav Radbruch11

Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

----------

1 Mantık, argümanı çözümlemek ve sağlıklı çıkarımlar yapabilmek için gereken temelleri ya da ilkeleri inşa etme bilimidir. Argümanın içeriğiyle ilgilenmez; yalnızca genel yapı ve biçimiyle ilgilenir.

2 Aristoteles, insan tanımı şudur: zoon logon echon (dile sahip insan). Simgeler oluşturma yetisi dünyayla ilişkimizde bize belli bir bağımsızlık sağlar, öyle ki nesneler için nesneler yerine simgeler koyabiliriz. B. Russel, “Felsefenin Değeri” Felsefe Meseleleri (Çev. H. Örs) Kültür serisi.9, Ist„ 1970, ss. 201-210/ “The Value of The Problems of Philosophy Oxford University Press 2001, pp. 89-96; R, A. Posner “What Are Philosophers Good For” Overcominq Law, Harvard University Press, 1998, pp.444-467; S, Selçuk. ‘Filodoks” (laşan)lar ile “Kıen”(leşen)ler Kutuplaşmasında Bocalayan Hukukun Dramı, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S. 12, 2013, ss. 9-64.

3 Descartes, “Her şeyin yanlış olduğunu düşünmeye çalışırken, bunu düşünen ben diye bir şey olması gerektiğini fark ettim. Ve şu gerçeğin farkına vardım: ‘Düşünüyorum, öyle ise varım (cogito ergo sum).”

4 Filozoflar argümandan, genellikle bir anlaşmazlığı değil, sırasıyla bir ya da daha fazla önerme ve bir sonucu kastederler. Argümanlar basit ya da oldukça karmaşık olabilir. Bu bağlamda sonucun doğruluğunu kesinleştirmek için her birinin kontrol edilmesi gerekir.

5 Speluncean Kaşifleri davası için bkz. Mustafa T. Yücel. Hukuk Felsefesi, Ankara, 2025.

6 İdea: Fikir, düşünce, tasarım, düşüncenin konusu olan, düşünülür olan şey.

7 “Felsefe okuyan hâkim veya avukat veya öğrenci olarak okuduğunu hatırlayan (büyük olasılıkla) mesleki kültürünü belirleyen ön görülerin ayakları altından kaydığını hissedebilir. Felsefe, özellikle pragmatik felsefe kuşkuyu ve kuşku da araştırmayı tahrik ederek, bir hâkimi az dogmatik, fazlaca pragmatik veya en azından açık fikirli bir yargılayıcı yapar.” R.A.Posner. The Problematics of Moral and Legal Theory Harvard University Press, Cambridge, 1999, pp.227-228. Hukuk felsefesi alanında çalışan isimler hukukun yalnızca teorik boyutuna değil uygulanmasına da katkı sağlamışlardır. Bu katkı yöntemlerinden biri ise amicus curiae (friend of the court) usulüdür. Bu usul, davanın tarafı olmamakla birlikte hukuki uyuşmazlığın çözümüne katkıda bulunulmasını sağlar. Filozofların bu usul yoluyla hukuk uygulamasında aktif rol aldığını gösteren en bilinen örnek Vacco v. Quill ve Washington v. Glucksberg davalarında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’ne Ronald Dworkin, Thomas Nagel, Robert Nozick, John Rawls, Thomas Scanlon ve Judith Jarvis Thomson’ın sundukları görüşlerdir.

8 Murat Satıcı. Hukuk Felsefesine Neden İhtiyacımız Var? İnsan & İnsan, Yıl 6, Sayı 21, Yaz 2019, ss. 713-724. The Oxford Handbook of Jurisprudence and Philosophy of Law Edited by Jules L. Coleman, Kenneth Einar Himma, and Scott J. Shapiro, 2004. Mustafa T. Yücel. http://hukukihaber.net/Hukuk-Felsefesine-İhtiyacımız-Var-mı? Mustafa T. Yücel. https://hukukbook. com/hukuk-felsefesinin-değeri/

9 Oliver Wendell Holmes “The Path of the Law” 8 Harvard Law Review 457, 1897, p.478. Patricia D. White. “Teaching Philosophy of Law in Law Schools: Some Cautionary Remarks” University of Miami Law School, 1986, ss.563-567.

10 Brian Leiter. The Study of Philosophy of Law in Law School and Top Law Schools (Hukuk Fakültesi ve En İyi Hukuk Fakültesi’nde Felsefe) 2017: Ne yazık ki, hukuk fakültelerinde-hatta bazı mükemmel hukuk fakültelerinde bile- "felsefe" olarak geçen şeylerin çoğu ilkokul seviyesinde. Hukuk eğitimi almayı düşünen, ancak felsefi ilgilerini canlı tutmak (veya belki de hukuk akademisinde kariyer yapmak) isteyen öğrenciler, okullarını dikkatlice seçmelidir. Ayrıca bkz. Mustafa T. Yücel. “Hukuk Eğitimi Üzerine Sosyo-Juridik bir İnceleme: Yeni Ufuklar” Ceza Adaletine Özgün Sorunlar, Adalet, 2023, ss.287-319.

11 Gustav Radbruch. Five Minutes of Legal Philosophy (1945) Oxford Journal of Legal Studies, Vol. 26, No. 1 (2006), pp. 13–15 doi:10.1093/ojls/gqi042; Radbruch’un Beş Dakikada Hukuk Felsefesi için ayrıca bkz., Mustafa T. Yücel. Hukuk Felsefesi, 5. Bası, 2025, ss.465-467.