MAKALE

Suç ve Ceza: Kriminoloji Bilinci(!) (Crime and Punishment: Criminological Awareness)

Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel yazdı;

Abone Ol

“...Fakat insanlar, eşyanın derin anlamına aldırmaksızın, kendilerine göre tefsirler yürütürler.”

Shakespare, Julies Caesar

Kriminoloji, suç bilimidir; bu Latincedeki crimin (suçlama veya suçluluk) ve -olay (inceleme) terimleriyle gösterilir. Kriminolojinin doğası ve kapsamı, suçun gizemini çözmeye, suç işleyen bireyleri anlamaya ve ceza adaleti sisteminin mekanizmalarını eleştirel bir şekilde incelemeye çalışan karmaşık ve çok yönlü bir çalışma alanını kapsamaktadır. Kriminolojinin kökenlerini ve tarihsel gelişiminin önemli bir bölümünü, suçlu nüfusla ilgili tanımlama, etiyoloji ve politika ile ilgili üç soru etrafında döndüğünü düşünmek mümkündür: Kimdirler? Neden suç işlerler? Ve suç nasıl azaltılır?

Kriminoloji,1 hukuki varsayımlarla değil, sosyal gerçeklik ile ilgilenmekte; “nedenler/niçinler” açıklamalarını bulmaya çalışmaktadır. Toplumdaki ideal davranışı değil, olan davranışları incelemekte ve insanların neden davrandıkları gibi davrandıklarını anlama ve açıklamaya çalışmaktadır. Şimdilerde epidemiolojik kriminoloji devreye girmekte ve gerçekte sosyal olan sorunlara cezai çözümler getirilmemelidir. Suç, zaman ve mekâna göre şekil değiştirerek sürekli yönetimi gerektirmektedir. Ceza adaleti sistemi, her zaman kabul etmesek de uzun vadeli siyasi süreçlerin sonuçlarıyla bağlantılıdır.

Suç herhangi bir ülkeye özgü olmayıp; yaşam ve uygarlığın bir kısmıdır. Toplumdaki yüksek suç oranının varlığı ve devamı karşısında kamuoyu gündeminde ilk sıraya oturan bu sorunla baş edebilmek için her siyasi iktidarın ekspres çözümler aramasına hiç şaşmamalıdır. Yalnız yüksek suç oranı oluşturan nedenler, ceza adaleti sisteminin olası etkisini göstermesinden çok önce var olduğundan böyle yanıtların her zaman tatmin edici olması beklenmemelidir. Öte yandan, kısa süreli çözümlerin (çoğu yönlerden) pahalı olacağı gibi dikkatleri uzun süreli çözümlerden saptıracağı da göz ardı edilmemelidir.

Herhangi bir tür istenmeyen veya zarar verici davranışı kanun yoluyla ele almak istediğimizde, sorunun temel nedenlerinin neler olduğunu, insanların davranışa girmek için hangi motivasyonlara sahip olduklarını ve durumun hangi yönlerini teşhis etmek için davranış kodunu kullanmalıyız. Diğer bir anlatımla, bu yaklaşım, mevcut ve ortaya çıkan suç sorunları, nedenleri ve risk faktörlerinin sistematik bir analizini içerir. Bu sorunlar anlaşıldıktan sonra, farklı yaklaşımların etkinliğine ilişkin kanıtlara ve uyarlanacağı koşullara dayanarak uygun bir yanıt belirlenebilir ve geliştirilebilir. Süreç, katılımı gerekli kilit ajanların belirlenmesini ve harekete geçirilmelerini içerir. Bir sonraki adım, sürekli izleme ve incelemeye tabi tutulan müdahalenin uygulanmasıdır. Bu süreç, proje veya programın ömrü boyunca tekrarlanacaktır. Etkili sorun çözmenin, sistematik ve sürekli bir süreç olduğu göz ardı edilmemelidir.

Kriminoloji ’de suçu inceleyerek şunları elde etmek istenmektedir:

— Suçluların düşüncelerini anlamak;

— Davranış tahmininde bulunabilmek (kimin suç işleyebileceği/kimin mükerrir suçlu olacağını tahmin);

— Mümkün olabildiğince önlemek;

— Suçluların iyileştirilmesi/ ve sonuçta mükerrirlik oranını azaltmak; ve

— Mağdurların da korunmasına odaklanmak.

— Yeni suç yaratma/suç olmaktan çıkarma (criminalisation/over-criminalisation/ dercimina- lisation) sürecinde konusu edilen “eylemin”, toplum üzerindeki olası etkisinin değerlendiril- mesi; suç olmaktan çıkarılma halinde var olan soruna sosyal nitelikte önlemlerle edinilmesi; toplumsal tepkinin tümden terk edilmemesi gerektiğinde, tepkinin başka vasıtalarla belirlenmesi.

Bir toplumdaki hukuk düzeni, yasaların çokluğu ile de oluşmaz. Diğer bir anlatımla, hukukun varlığı ile düzen eş anlamlı değildir. Düzenin varlığı için hukuka saygının geliştirilmesi gerekmektedir. Ne var ki, her çağda her topluma özgü olmak üzere bazı kişilerin "suçlu", "sapık" ve "akıl hastası" gibi etiketlerle soyutlanması sosyal bir gereksinme ürünü; normatif sınıflandırmanın doğal bir sonucudur. Bu toplumsal etiketleme sürecinde, toplum dışı edileceklerin belli bir oranda olmasına özen gösterilmelidir. Bilinmelidir ki, toplum herkesi etiketleyemez; toplum dışına bırakamaz. Sosyal psikoloji ve toplum sağlığı bu girişimi engelleyecektir. Örneğin, belirli bir davranışın suç yapılması sonucu günümüz gençliğinin %25'inin etiketlenmesi söz konusu olduğunda, toplumun geleceği sağlık öğesinden yoksun kalacak ve adalete olan saygı yitirilecektir.

Bir toplumda suç pazarında olası mağdurlar suç olgusunun “arz” tarafını oluştururken, (potansiyel) suçlular da “talep”i oluşturmaktadır. Bu bağlamda suçlu ve mağdur bir elipsin iki odağı gibidir. Suçlulukla mücadelede geleneksel talebe yönelik yatırımlar istenilen sonucu veremediğinden potansiyel mağdurların olası mağduriyetlerini önlemeğe yönelik yatırımların daha iyi sonuç verebileceği dile getirilmektedir. Suçlular bir bakıma mağdurlarca sağlanan kriminal fırsatların tüketicisidirler.3

“Elinden geldiğince bir suçu engellemeyen, onu teşvik etmiş demektir”. Seneca

Suç yadsınamayacak bir ekonomik problem ve hem de ciddi olan olgular serisidir. Suç sayısında görülmemiş derecede bir azalma saptanan ülkelerde, bazı nesnelerin orantısız ölçüde “yanlış” olduğu; halkın kıtlıktan veya epidemiden ölmesi, suç işleme enerjisini yitirmesi veya tüm hürriyetlerden yoksun kalınması gibi olasılıklarla karşılaşılabilmektedir. Bu çerçevede, her demokratik ülkedeki suç oranı aralığının 0<suç<1 ifadesi toplumdaki dinamik dengeyi bozmadığı oranda oldukça normal görülmelidir. Öte yandan, sıfır-suç düzeyini tutturmanın (herkesin ceza normlarına tümüyle uymasını sağlamanın) yalnızca ekonomik açıdan ele alınsa bile; bedelinin çok büyük olacağı çok da açıktır.

Hiçbir hükümet yetkisi, bir kimsenin özgürlüğünü elinden almaktan daha ciddi değildir.

Suç İstatistiği ve Oranı

İşlenen suç sayısının genel nüfustaki 100.000 kişiye oranının yer aldığı “suç oranı” zaman değişimleri itibariyle suç seyri hakkında kaba bir endeks sağlayabilir. Yalnız yaşlı nüfus grubunun fazlaca yoğunluk gösterdiği bir yöre genç nüfusun yoğunluk gösterdiği yöreye göre nispeten düşük bir suç endeksi eğilimi sergileyecektir. Bu nedenle, rafine bir oran elde etmek için yaş, cinsiyet, ekonomik, kültürel ve eğitsel seviyeye ait parametreler göz önüne alınmalıdır.

Suç korkusu ve risk açısından “sokaktaki suçların” (örneğin gasp, ırza geçme) ciddiyet göstermesine karşın mağdur açısından kayıp TL.ye bakıldığında, beyaz yakalılarca işlenen suçlardaki kaybın sokaktakinden çok fazla olduğu görülmektedir. Kimse ırza geçilen bir kişinin yaşadığı psikolojik travma ile yaşam boyu edindiği tasarrufunu bir dolandırıcıya kaptıran yaşlı bir çiftin üzüntülerini karşılaştırmayı henüz saptayabilmiş değildir! Türkiye’de herkes sokaktaki suçlarla ilgilenir, çelik kapı sanayi ve özel güvenlik ordusu gelişirken, ekonomik suçlar genelde görüş alanı dışında kalmaktadır.4 Kriminolojik bir tablo oluşturmak açısından aşağıda yer alan verileri içeren bir veri bankasına gereksinme duyulmaktadır.

• Kolluk istatistikleri,

- Güvenlikleri birimlerine gelen çocuklar,

• Adalet istatistikleri,

• Suç mağdurları anketi (?)

• Özel suç sorunlarına örneğin kadına karşı şiddet, okullarda öğrenci güvenliği (akran zorbalığı) gibi konularda mağdur anketleri (?)

• Halk sağlığı hakkında, müessir fiil, kazalar, şiddet içeren ölümler gibi hususlarda bilgi edinilme- si(?)

Bu bağlamda yeni nesil çetelerin varlığı bağlamında önem kazanan husus suça sürüklenen çocuklardır.

Suça sürüklenen çocukların seçilmiş geliş nedenlerinin yıllara göre sayısı, 2020-2024

Suça sürüklenen çocuklara isnat edilen suç türü dağılımı (%), 2024

Bu tabloda suça sürüklenen çocukların %40,4'ünün müessir fiil (yaralamaya) olayına karıştığı görülmektedir.

Doğası gereği suç niceliğinin ölçülmesi kolay değildir. Suçlar bazen mağdurları tarafından; bazen de üçüncü kişilerce “neme lazımlık” sonucu ihbar edilmediği için kayıtlara geçmemekte; karanlıkta kalmaktadır. Suç aritmetiğinde “karanlık sayı” kadar sorun olan bir konu da “artık sayı”dır. Bunlar asılsız suç ihbarları ile işlenmiş bir suçun daha ağır gösterilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca ceza adaletinde erime (attrition) olgusuna da tanık olunmaktadır.

Şiddet Kültürü

Türkiye’de yıllarca biriken ruhsatlı/ruhsatsız silah göz önüne alındığında yetişkin insan sayısından fazla silah varlığı göze çarpacaktır. Bu olguya şiddeti önlemek açısından bakıldığında, en rasyonel yaklaşımın silah kontrol yerine mermi kontrolünün hedeflenmesi olmalıdır. Mermilerin, otomobilde olduğu gibi ehliyetsiz, ruhsatsız kişilerce kullanımına karşı alınan tedbirler (alarm, baston kilit v.s.) örneklerinde olduğu gibi güvenlik altında bulundurulması için gerekli tedbirler alınmalı-kötü kullanıma karşı dirençli bir konum yaratılmalıdır. Kuşkusuz, suçlulukla savaşta ateşli silahların kontrolünü sihirli bir mermi olarak görmede biraz ihtiyatlı olmalıyız. Nitekim, ülkede polis bölgesinde işlenen 2066 adam öldürme suçunun % 29’u ateşli silahla işlenirken, %20’si bıçak ve %51’i diğer enstrümanlarla işlenmiştir.5

Silahın şiddet kültüründeki rol ve işlevi karşısında önleme açısından dikkatler şu beş temel ilkeye odaklanmalıdır:

1. Bir ülke veya topluluktaki silahlı şiddetin, ruhsatlı ve/ya ruhsatsız silahların varlığı ile doğrudan ilişkili olduğu;

2. Silaha sahip olmanın bir “imtiyaz”lık ötesinde “hak” olarak ele alınamayacağı;

3. Silahı sınırlandırmak üzere hükümetlerce gerekli tedbirler alınmadığı sürece, silah kültürünün yaygınlaşarak kamu güvenliğinin tehdit altında kalacağı;

4. Normatif düzenlemeler kadar geliştirilmiş eğitim ve ihtilafları çözümleyici stratejilere ihtiyaç olduğu; ve

5. Ülkelerin birlikte çalıştığı ortamda silah kontrolünün daha etkili olacağıdır.

Yolsuzluk ve Yoksulluk

Bu konuda sorulacak ilk soru yolsuzluk ve yoksulluğun birbiriyle örtüşüp örtüşmediğidir. Berlin merkezli yolsuzluk algılama endeksine, 30’la (en kirli) 10 (en temiz) arasında değişen puanlara göre, ülkeler açısından göreceli bir örtüşmeye tanık olunmaktadır. IMF tarafından yapılan araştırmaya göre, endekste bir puanlık(olumsuz) artış, kişi başına GSMH’da % 0.3-1.8, yatırımların GSMH’ya oranında % 1-2.8 ve yoksulların gelirinde de % 2-10 arasında düşüşe neden olmaktadır. Bu tür ülkelerin en başında da zengin doğal kaynaklara sahip ülkeler gelmektedir.

Suçluluk hareketi (rüşvet, irtikap, zimmet ve hırsızlık v.s) bazı hallerde şahsi açlığı gidermek, diğerlerinde ise siyasi kazanç sağlamak (greedy corruption) veya temel legal ve anayasal kuralları bertaraf etmek için kullanılmaktadır. A.B.D’deki Watergate ve Iran-Contra skandalları, İtalya’daki tangentopalı skandalları, Fransa’da Elf petrol şirketi, Belçika’da Nato Genel Sekreterinin istifasına da yol açan yolsuzluk skandalı ve Türkiye’de Susurluk ve Banka satın alma/hortumlama skandalları6 Batı dünyasında görülen başlıca örneklerdir.

Karanlık Sayı

Çocuk istismarı ve kadınların günlük yaşamda maruz kaldığı cinsel tacize dikkat çeken ilk önce USA’de başlayan ve sonra Avrupa’ya sıçrayan “Me Too” (Ben de) kampanyasının ortaya koyduğu karanlık sayı tablosu.

İngiltere’de 50.000 mağduru kapsayan anket sonuçlarına göre meskenden yapılan hırsızlıklardan ancak ¼‘ü kayıtlara geçerken ¾’ünün karanlıkta kaldığı belirlenmiş;

Fransa’da 10.000 mağdur kapsamlı araştırmada %21’inin kayıtlara geçtiği saptanmıştır. Genelde bu karanlık sayının % 90’a yükseldiği; ve

Almanya’da dörtte üçü kayıt dışı kaldığı saptanmıştır.

Karanlık sayı, mağdurları ve bazen de üçüncü kişilerce “neme lazımlık” sonucu ihbar edilmediği için kayıtlara geçmeyen; karanlıkta kalan suç miktarıdır. CAS sistemin tüm suçluların yakalanıp yargılanması ilkesi üzerine kurulduğu da gerçeği yansıtmamaktadır-karanlık sayı. Tüm suçluların saptanıp sistemin çalıştırılması halinde kolluk ve adliyenin iş yükü altında çökeceği veya kolluk ve yargılama hizmetleri için gerekli harcamaların elde edilecek yarardan çok fazla olacağı unutulma- malıdır.7 Suç aritmetiğinde “karanlık sayı” kadar sorun olan bir konu da “artık sayı”dır. Bunlar asılsız suç ihbarları ile işlenmiş bir suçun daha ağır gösterilmesinden kaynaklanmaktadır. Karanlık sayıyı etkileyen başlıca faktörler şunlardır:

1. Vatandaşın suçu ihbar etme konusundaki isteksizliği-%50’si ihbar etmemektedir;

2. Kolluk gücündeki ihmaller;8

3. Faillerinin yakalanamaması-büyük mağaza ve super-marketlerden yapılan çoğu hırsızlıklarda olduğu üzere;

4. Mağdurların suçlulardan korkması veya zanlının-kuşkulanan komşu çocuğu veya evdeki hizmetçinin-zarar görmesini istememesi;

5. Kolluğa başvurunun-bazı ırza geçme suçları için-bir yararı olmayacağı düşüncesi veya kendini kısmen sorumlu görmesi;

6. Mağdurun suçu, bildirmeye değer görmemesi yer almaktadır.

Belli orandaki suç, kutsadığımız veya uygun gördüğümüz uygulamalar ve kurumların/teknolojilerin kaçınılmaz sonuçlarıdır ve suçu bu oranın altına çekmenin sosyo-ekonomik bedeli de kabul edilmeyebilir.

Gerçekçi Yaklaşım

“Hiçbir toplumsal olgu, toplumsal (ve çoğu zaman coğrafi) mekân ve toplumsal zamandaki bağlamından soyutlandığında bir anlam ifade etmez Sosyal gerçekler yer almaktadır”. Jim Abbott, 1997

Toplum doğası gereği suça karşı olduğu gibi karşı da olmalıdır. Yalnız bu yaklaşımda dikkatler suçtan çok suçluya kaydırılmıştır. Ne var ki, sosyal sorunlar illegal yapılmak suretiyle çözümlenemezler. Toplum olarak ihtiyacımız, daha fazla kişiyi suçlu yaparak “sabıkalı” damgasını vurmak yerine daha fazla sorunların üzerine eğilmektir.

En az çabayı gerektiren bu yaklaşım, “fail bulundu, suç çözümlendi” türü söylevler yanılgıya gebe bulunmaktadır. Toplum, suçlulara eğilerek olgulardan oluşan suçlulukla mücadele edilebileceği yanılgı- sına düşmemelidir.

Suçluluğun önlenmesi yaklaşımları,9 tabiatı, derecesi, kapsamı, zaman dilimi ve parasal değeri bakımın- dan değişiklik göstermektedir. Etkilerini değerlendirmek kolay olmasa da eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal adaletin artan ölçüde gerçekleştirilmesi, suçluluğu önlemede kritik derecede önemlidir. Suç ve suçluluğun önlenmesinde etkisi olan ve birbiriyle bağlantılı olan sorunlardan fakirlik, işsizlik ve sosyal çözülme, bireysel ve toplumsal güvenlik ile korkudan özgür olmayı içeren öğeler insanca yaşamın öğeleridir.

“Elinden geldiğince bir suçu engellemeyen, onu teşvik etmiş demektir”. Seneca

Önleme olası suç risklerini olabildiğince azaltmak; yoksa tüm suçları elimine etmek değildir. Önleme, birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere üç evreli/fazlı bir süreçtir.

• Birincil önleme: Uzun dönemli ele alınarak hedef gruplara yönelik örneğin şiddet ve saldırganlığın, çocukların cinsel istismarının vuku bulmadan önleme yaklaşımlarıdır.

• İkincil önleme: En yüksek risk altında olanlara/ sergileyenlere örneğin şiddet ve saldırganlık ile çocukların cinsel istismarına odaklanan önleme yaklaşımlarıdır(!?).

• Üçüncül önleme: Suçluların/mağdurların mükerrir olmasına yönelik önleme hizmetleridir. Benzer mağdurların da benzer zararlara uğraması doğrudan önleme işinde başarısızlıktır.

Suç Önleme Üçgeni

Fırsatların azaltılması, bir önleme yaklaşımı ise de bir tedavi amacı yoktur. Önemli olan kriminojenik alanların/ ihtiyaçların (sert ve tutarsız aile deneyimi, zayıf aile bağları, fakirlik, mesken, suçlu arkadaş grubu ile birliktelik, okul, evlilik, uyuşturucu madde ve alkol gibi etmenlerin) saptanarak mahalli seviyelerde onlara odaklanılmalıdır. Gençler bakımından ekonomik sıkıntılar, aile çözülmesi gibi sosyo-ekonomik göstergeler oldukça önemlidir (Anayasa 58/2).

Araştırmaların ortaya koyduğu basit mesaj, fırsatların giderilmesi ölçüsünde suçların azaltılacağı doğrultusundadır. Kuşkusuz, bu sadeliğin sınırları ve sakıncaları vardır. Bu şekildeki önleme yaklaşımının, kilit, zincir ve demirden biraz daha fazlasını ifade ettiği ve yorumlandığı görülmekte ise de gerçek hiç de böyle değildir. Bu sınırlı algılamayla yetinmek bazılarını, önleme etkinliğinin kapsamı ve genişliğini takdir ve değerlendirmede başarısızlığa yöneltmiş ve önlemenin, ev tahsisleri siyaseti, ebeveyn gözetimi, gayri resmi sosyal kontrol mekanizmaları ve suça alternatif davranış sağlayıcı olanaklar gibi alanlarda gelişmesini yavaşlatmıştır. Bu faaliyetlerin tümü, illegal davranış için fırsatları gidermeye veya kabul görür alternatifler sağlamaya hizmet eder nitelikte; yukarıda belirttiğimiz hedef gruplar (suçlu/durum/mağdur) teorik yaklaşımı ile uyumlu bulunmaktadır. Yalnız geniş anlamdaki bu önleme kavramının bizatihi kendisi girift olmazsa da kamuoyuna takdimi, tartışılması ve benimsenmesi medyayla yönlendirilen ve kısa sürede sonuç almaya odaklanmış bir kültür karşısında zorlu olabilir. Bunun sonucu olarak, dar ve sınırlı anlamdaki önleme imajı halen egemenliğini sürdürmektedir.

İkinci bir sorun da “önleme” kelimesinin olumsuz (negatif) ve sınırlayıcı etkinliği telkin etmesi; suça yönelik olan ve önlenmesi ihtiyacı duyulan bir “istidada” yönelmeyi öngörmesidir. Bu sorundan bir çıkış yolu bulmak zor ise de halk sağlığı konusuna yapılacak yararlı bir kıyas söz konusu edilebilir. Halk sağlığı alanında egemen olan mesaj, hastalıkların önlenmesinden iyi sağlığın geliştirilmesine doğru kaymıştır. Bu paralelde “sağlıklı ve düzenli bir toplum” için uğraş verilmeli; sınırlayıcı değil iyiye, doğruya yöneltici bir tablonun çağdaş unsurlarıyla gerçekleştirilmesine çalışılmalıdır.

Suçlulukla savaş ve önleme artık hükümetlerin tekelinde olmadığı gibi kolluk güçleri ile de sınırlı değildir. Özel sektör ile kolluk, baskı grupları ve vatandaşlar dışında diğer kamu kuruluşları da güvenliği sağlamakta rol oynamaktadırlar. Bu bağlamda öncelik taşıyan husus suçun olduğunca geç bir yaşta işlenmesinin sağlanması; kişilerce ilk defa işlenecek suçların ertelettirilmesidir. Bu doğrultudaki yaklaşımlarla, ülkede genç kuşağın nüfusun büyük bir yüzdesini oluşturması sonucu işlenen suç miktarı azaltılmış; suçluluk kariyeri de o ölçüde kısaltılmış veya önlenmiş olacaktır. Kriminolojik bir gerçek, ilk suç ne kadar erken yaşta işlenirse, suçluluk kariyerinin de o derecede yoğunlaşma göstereceğidir. İlk defa işlenecek suçun geciktirilmesini de kapsayıcı nitelikte suçların önlenmesi de oldukça önemlidir. Özetle, suç önleme, ceza adalet sistemiyle ilişkili uzun vadeli maliyetleri ve suçun hem ekonomik hem de sosyal maliyetlerini azaltabilir; adalet, refah, sağlık hizmetleri ve sosyal ve beşerî sermayenin korunması alanlarında tasarruf sağlayarak önemli bir yatırım getirisi sağlayabilir. Güvenli ve emniyetli bir toplum, diğer temel hizmetlerin sunumu için önemli bir temeldir. Toplum güvenliği, sürekli iş yatırımları ve toplum refahı ve uyumu yoluyla sağlam bir ekonomik büyümenin ön koşuludur. Uluslararası deneyimler, etkili suç önlemenin toplumların sosyal uyumunu hem koruyup güçlendirebileceğini hem de yaşam kalitelerini iyileştirmek için topluca hareket etmelerine yardımcı olabileceğini göstermiştir.10

Geleneksele yaklaşım suça odaklı iken modern yaklaşım riske odaklıdır.

Cezaevinde bir hükümlünün bütçeye olan bedeli ile bir kişinin dışarıdaki bedeli karşılaştırıldığında beliren fark karşısında önlemenin ne derece ekonomik bir enstrüman olduğu ortaya çıkmaktadır. Yalnızca cezaevi konuğu olmanın bedeli ile dışarıda eğitim bedeli karşılaştırıldığında beliren farkın büyüklüğü, kişinin işlediği suçların ceza adaleti sistemine ve mağdur kişilere verdiği zararlar da göz önüne alındığında daha da korkutucu olacaktır. İşte bu nedenle, önleyici hizmetler ve kurumlar kriminolojik bilinç gereğidir.11

“Suç ve ceza siyaseti politikalarına meydan okuyan araştırmacılar nerede?
Bu ülkede bu tür bir kriminoloji nerede?
Sizin için bilmiyorum ama ben böyle bir tartışma göremiyorum."

Bilimsel gerçek kriminojen faktörlerin zaman ve mekâna göre farklılık sergiledikleri ve eskiden tanık olmadığımız yeni suç türlerine tanık olduğumuz gerçeğidir. Kişilerin homeostatis dengesi bozularak zevk davranışlara egemen olmaya başlamıştır.12 Yeni nesil çeteler bağlamında Daltonlar, Redkitler ya da Anucurlar birer isimden çok “gençler arasında bir kimlik simgesi” haline gelmiştir.13

Kriminolojik Tablo

Ceza mahkemelerinde seçilen on suç türüne göre yıl içinde açılan dosya sayısı artış oranları incelendiğinde; 2024 yılında bir önceki yıla göre en fazla artışın sırasıyla dolandırıcılık (TCK 157-159), kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak (TCK 191) ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK 188) suç türlerinde olduğu görülmektedir. Hırsızlık suçunda ise bir önceki yıla göre %4 oranında azalma olmuştur.14 Bu veriler, kuşkusuz, ülkedeki kriminolojik tabloyu sergilemekten uzak bulunmaktadır. Gerçeğe yakın bir saptama için aşağıdaki tabloda yer alan öğelere ait verilere yer verilmesidir.

Cezasızlık Kültürü/İklimi

“Cezasızlık, hesap verebilirlik olmadan güç kullanımıdır ve en yalın haliyle, ceza almadan suç işlemek anlamına gelir. Bir ifadeyle, cezasızlık, "kanun aptallar içindir" düşüncesidir. Cezasızlık, güç dengesizliğinin o kadar büyük olduğu ve güçlülerin kurallara uymak zorunda olmadıklarını düşündükleri durumlarda gelişir. Bu, "güç yozlaştırır ve mutlak güç mutlak olarak yozlaştırır" şeklindeki eski düşünceye gönderme yapar”.15 170 ülkenin yer aldığı 2023 yılı endeksinde, en kötü notu “5” ve en iyi notu “0” göstermektedir. Türkiye 170 ülke içerisinde 34’üncü sıradadır.

2023 yılı Cezasızlık Atlasında Türkiye’nin konumu

Not

Sırası

Türkiye’nin Cezasızlık notu

2.47

34

Hesap vermeyen yönetim

2.97

49

Çatışma ve şiddet

2.76

27

İnsan hakları ihlali

2.59

30

Ekonomik sömürü

1.78

77

Çevrenin kirlenmesi

2.27

74

Cumhuriyet Savcılıklarındaki faili meçhul dosya sayısı 16

Yıl Sayı

2011 2 396 559

2018 3,453,280

2019 3,483,678

2020 3,510,621

2021 3,796,239

2022 3,731,780

2023 3,771,819

2024 3,890,014

İnsan hakları ihlalleri sorununun kalbinde, kuşkusuz, cezasızlık kültürü yatıyor. Bu türden en son örneğine gözaltında iken döverek işkence edildiği kamere kayıtları ile sabit olmasına karşılık, hele bir sanığın “Pişmanım, kendime hakim olmadım” demesine karşın mahkeme “yaralama” dan mahkumiyete kararla iki sanığa para cezası verip, hükmün açıklanmasının ertelenmesine; diğer dördünün beraatına hükmetti. ACM başkanı sanıklara, “Karakoldan insanların neden korktuğunu sizi görünce anlıyoruz. Paldır küldür adamın tepesine biniyorsunuz. Yapma o zaman bu mesleği. Devlet maaş veriyor size. Yap vur kır diye vermiyor. Ben burada katile katil diyemiyorum. Sizin yaptığınıza bak” diye konuştu.17

Mağdurların Korunması

Geçtiğimiz yıllarda, ilk kriminologları harekete geçiren türden sorular, suç mağdurları hakkında da sorulmuştur: Kimdirler? İnsanlar neden mağdur olurlar? Mağduriyet nasıl azaltılır?

Nitekim, mağdur anketleri, mağduriyet bilimindeki teorik ve ampirik gelişmeler ve mağduriyet önleme girişimleri, kriminoloji ve suç politikaları manzarasını önemli ölçüde değiştirmiştir. Önemli yeniliklerden biri, mağdurların çeşitli ihtiyaçlarının haritalanmış olmasıdır: Mağdurlar, davalarının hem süreci hem de sonucu hakkında daha fazla bilgi istiyor; mağdurlar, davalarına katılmak istiyor; mağdurlara saygılı ve adil davranılmasını istiyor, mağdurlar maddi tazminat istiyor; mağdurlar duygusal tazminat ve özür istiyor. Mağdur bilimciler, suç mağdurlarının, içinde bulundukları zor durumla empati kurmayan soğuk bir ceza adalet sistemiyle karşılaştıklarında yaşadıkları (ve yaşamakta oldukları) olumsuz deneyimleri belirtmek için "ikincil mağduriyet “ten bahsetmeye başladılar.

Onarıcı adalet araştırmalarındaki bu akım, olumlu "mağdur etkilerini" ölçmeye yöneliktir: "mağdurları iyileştirmeyi" hedefleyen yeni bir tür sonuçsallık anlayışıyla desteklenmektedir. Bu tür müdahalelerden beklenen "iyi sonuçlar", kapanış, duygusal iyileşme, travma sonrası iyileşme, travma sonrası stres belirtilerinin azaltılması vb.dir. Son zamanlardaki onarıcı adalet araştırmalarında, mağduriyetin travmatize edici bir olay olduğu algılanmakta ve terapötik bir müdahale olarak düşünülen arabuluculuk veya onarıcı adalet konferansının, mağdurların stresli deneyimlerinden kurtulmalarına yardımcı olması umulmaktadır. Günümüzde biraz daha az popüler olan "suçluları rehabilite etmek" kavramının yerine "mağdurları iyileştirmek" kavramı kullanılmaktadır.18

Strang, bazı mağduriyet araştırmalarını inceledikten sonra şu sonuca vardı: "Tüm bu araştırma bulguları, mağduriyet travmasının evrenselliğini ve mağdurların ceza adalet sistemi tarafından aldıkları olağan muameleye ilişkin yüksek düzeydeki memnuniyetsizliği göstermektedir." 19

İşte mağdur odaklı yaklaşımda mağdur kişilerin CAS’taki deneyimini çağdaşlaştırmak üzere geliştirilmesine odaklanılmalıdır.20 Bu yaklaşım, çok ciddi suç faillerinin yakalanarak cezalandırılması için mağdurların sisteme cesaretle gelmeleri ve kendilerinin ciddiye alınacağından emin olmaları bakımından önemlidir. Onların tanık olarak ifadelerine başvurulduklarında kolaylaştırıcı bir hizmet sunarak bu deneyimin kendileri için daha az travmatize olması sağlanmalıdır. Bu bağlamda cinsel istismar veya cinsel suçlarda mağdurların SEGBİS ortamında dinlenmesine başvurulmalıdır.

Önleme Kavramı

Suçluluğu önleme, tek bir Bakanlık yerine tüm toplumun amacı ve aktivitesi olarak algılanmalıdır: Ticaret (örneğin dükkanlardan hırsızlık), endüstri (örneğin araba modeli-tasarımı), toplumsal (örneğin komşuların birbirini kollaması-yoklaması), bireysel (ebeveynlerin iyi anne-babalık yapması, çocukların ahlaki gelişmesine ağırlık vermeleri). Bu anlayış, suçları kontrol görevinin (suça tepki gösterilmesinin), kolluk, mahkemeler ve genelde ceza adaleti sistemindeki uzman personelin alanı olarak vurgulayan klasik anlayıştan esaslı ölçüde de sapmayı gerektirmektedir.21 Kuşkusuz, sorunları ve sorumluluğu başkasına devretmek (yol ve kanalizasyon hizmetlerinin vergi gelirleri ile finanse edilerek üstesinden gelinmesini beklemek gibi) daha kolaydır. Önlemenin değerine getirilmek istenen yeni anlayış, pek de rahatlatıcı değildir.

“En kötülerimizde oldukça iyilik ve en iyilerimizde oldukça kötülük var iken bizlerden herhangi birinin geri kalan bizler hakkında konuşması ne mümkündür.”
Thornton Wilder, Pullman Car Hiawathai

Bu anlayış suçların kontrolünde hepimizin (anne-baba, tüketici, vatandaş, işçi olarak) katkı ve rolünü gündeme getirmekte; doktorun hastasından iyileşmesi için yazılan ilaçları kullanmasını beklemesi kadar ceza adaleti kurumları da fazlaca kamu güvenliği için toplumun sorumluluk almasını beklemektedir. Bir doktor hastasındaki enfeksiyonu onun yardımı olmaksızın tedavi edemeyeceği gibi anılan kurumlarda, mağdur olan toplumun yardımı olmaksızın güvenlik üzerinde etkili olamayacaktır.

Önleme kavramı…2002 Birleşmiş Milletler Suçların Önlenmesi konusundaki Rehberlik Kılavuzunda yer alan önleme kavramı, “Suçların çoklu etmenlerine müdahale ederek suçların kişiler ve toplum üzerinde suç korkusunu da içeren zararlı etkilerini ve riski azaltmaya yönelik stratejiler ve tedbirleri kapsamaktadır.” 22 Yalnız Hiçbir strateji, strateji oluşturma sürecinde izleme ve değerlendirme bileşeni olmadan tamamlanmış sayılmaz.

Suç önleme modellerine bakıldığında görülen tablo şöyledir: Her model, belirli bir yaklaşımın temel odak noktasını ve kavramlarını, tercih edilen müdahale stratejilerini, baskın "suç" anlayışını, suçu önleme çabasının bir parçası olarak "toplumun" rolünü ve "kanun ve düzen" ile ilişkiyi tanımlamaktadır.

Suç Önlemede Liberal Model

Anahtar kavram

Temel strateji

Temel suça odaklanama

Suçluluk kavramı

Suça tepki

Toplumsal rol

Sınırlamalar

Sosyal sorun

Fırsatı artırma

Geleneksel sokak suçları

Bireysel veya sosyal patoloji

Eksikleri gidermek, fırsatları geliştirmek

Topluma yardımcı olmak

Sınırlı kaynaklara dayalı, dar kapsamlı suç tanımı

Suç Önlemede Muhafazakâr Model

Anahtar kavram

Temel strateji

Temel suça odaklanama

Suçluluk kavramı

Suça tepki

Toplumsal rol

Sınırlamalar

Suç kontrolü

Fırsatların azaltılması

Geleneksel sokak suçları

Rasyonel seçim

Koruma, gözetim

Kendine yardım, toplumsal kalkınma

Sosyal tecrite dayalı dar bir suç tanımı

Suç Önlemede Radikal Model

Anahtar kavram

Temel strateji

Temel suça odaklanama

Suçluluk kavramı

Suça tepki

Toplumsal rol

Sınırlamalar

Sosyal adalet

Siyasi mücadele

Geleneksel sokak suçları

Marjinalleştirme, sosyal yabancılaşma, pazar rekabeti

Sosyal güçlendirme, eşitsizliği azaltmak

Sosyal değişim ajanları

Ortak bilinç/dayanışma, geniş suç tanımı

Yaptırım

XVIII. asır parlak bir İtalyan matematikçisi olan Cesare Beccaria (1738-1794), zamanın genel görüşü olan insanların akıllı varlıklar olarak davranışlarını seçme ve kontrol edebildiğini (akıllı seçim kuramını) benimsemiş;23 oluşturmaya çalıştığı hukuk sisteminde mahkemelerin takdir hakkı kaldırılarak her suçun ağırlığına uyarlı ceza miktarına hükmedilmesine yer vermiştir. Beccaria, ceza bilimini, yasalarda yer alan yaptırımlara keyfi hükmedilmesinden akılcı bir enstrümana dönüştürmüştür. Ona göre, kürek cezası, yaşayan bir ölü yaratıcısı olarak, ölümden daha kötü bir yaptırımdır. Cezanın ağırlığı değil, kesinliği bu enstrüman için uygun bir işletim modu idi. Klasik kriminoloji teorisi, suçluyu bir insan veya suç işleme kasti olan bir varlık olarak görmek yerine suç kavramıyla ilgilendi. Beccaria’nın belirgin üç temel vasfı şunlardır:

1. Bir aydınlanma sembolü,

2. Cezalandırmanın ahlaki temeli olarak geçmişteki suç yerine gelecekteki suçların önlenmesini ön gördüğünden adalette “sonuçsallık” nedeninin lideri, ve

3. Yargı kararlarının sonuçlarını geometrik kesinlikle keşfedilip sınıflandırılabilmesi ile adalet biliminin mimarı olmuştur.

Homeostatis-Zevk ve Acının Dengeli Olması

XVIII. asrın sonuna doğru Beccaria’dan esinlenen İngiliz filozofu Jeremey Bentham’da (1748-1832) yarar ve acı arasındaki bir dengenin suçlu bir davranışı özgürce seçmesine rehberlik edeceğini ileri sürdü. Bentham, cezaların düzenlenmesine egemen olacak şu kuralları formüle etti:

1. Suç için saptanan ceza değeri, hiçbir halde, suçun sağladığı yararı gidermek için yeterli olandan az olmamalıdır.

2. Suçun neden olduğu zararın büyüklüğü oranında ceza bağlamındaki bedel de büyük olmalıdır.

3. İki suçun cezası karşılaştırıldığında, daha ağır suç için öngörülen ceza insanı hafif suçu işlemeye yöneltici yeterlikte vazedilmelidir.24 Aksi takdirde, bir suçlu ırzına geçtiği mağduru öldürebilir.

Güvenlik

Ülkemizde kentlerimiz güvensiz hale geldiğinde, daha fazla sayıda kolluk görevlisi çalıştırıp, daha fazla sayıda cezaevi inşa edilmektedir(!). “Daha fazla” ise sorunu şimdiye dek çözememiştir. Asıl sorun kolluk sayısından çok güvenliğe odaklanılmasıdır. Nitekim, bu konuda şu yeni yaklaşımlara tanık olunmaktadır:

(1) Kolluk ve güvenliğin meta olarak pazarlanmasına tanık olunduğu üzere, özel sektörün güvenlik alanına artan ölçüde katılımı; (2) Suçun özel bir açıklama gerektiren ahlaki bir sapkınlıktan çok riski (suçlu ve potansiyel mağdur tarafından) hesaplanacak bir olgu ve kaçınılması gerekli bir kaza olarak algılanması; (3)Suçun “arz” tarafına özgü siyasetin bir öğesi olarak insanların günlük yaşamındaki adetlerinin değiştirilmesini araştırmak; (4) Vatandaşların işlenen suçlara karşı (suç önleme için girişilen kampanyalar, komşuluk/mahalle bilinci oluşturulması, ve gönüllü mahalle bekçileri) kendilerini sorumlu sayması ve (5) Ceza adaleti sisteminde yer alan kurumların, suçun azaltılmasına ilişkisi olmayan türde icraat ölçümleriyle irdelenmesi ahlakının yaratılmasıdır.

Genelde, suçluluğun önlenmesi yaklaşımları, tabiatı, derecesi, kapsamı, zaman dilimi ve parasal değeri bakımından değişiklik göstermektedir. Etkilerini değerlendirmek kolay olmasa da eşitsizliklerin azaltılması ve sosyal adaletin artan ölçüde gerçekleştirilmesi, suçluluğu önlemede kritik derecede önemlidir. Suç ve suçluluğun önlenmesinde etkisi olan ve birbiriyle bağlantılı olan sorunlardan fakirlik, işsizlik ve sosyal çözülme, bireysel ve toplumsal güvenlik ile korkudan özgür olmayı içeren insanca yaşamın öğeleridir.

Önleme biliminin ilkeleri olarak halk sağlığı modeli oldukça mantıki gözükmektedir. Bu model aşağıdaki sıralamadan oluşmaktadır:

• Sorunun tanımlanması;

• Risk ve koruyucu faktörlerin belirlenmesi;

• Uygun gelişim evresinde gecikmeksizin yapılan müdahaleler;

• Program/ların icrası ve değerlendirilmesidir.

Suçluların tretmanı ve iyileştirilmesi (özel önleme) konusundaki girişimlerin planlanması ve uygulaması sürecinde genelde şu soruların dinamik bir anlayışla irdelenmesi gerekmektedir:

• Tasarlanan suç önleme teknik ve mekanizmaları nelerdir?

• Bunların suçu azaltacağına nasıl inanılmaktadır?

• Bunlar gerçekte nasıl çalışmaktadırlar?

• Hangi parametreler (engeller veya hatalar) bu mekanizmaların düşünüldüğü gibi çalışmasını önlemektedir?

• Bu engeller veya hataların giderilmesi için yapılabilecek şeyler yok mudur?

Polisiye Tedbirler Ekonomisi(?)

• Polisiye tedbirlerle, yağmura karşı şemsiye tutulması metaforunda olduğu gibi yalnızca sınırlı bir önleme sağlanabilir; önemli olan bulutların oluşmasını önlemek veya oluşanların giderilme- sini sağlamaktır.

• Cezaevi hizmetinin harcanan vergi gelirlerine değer sağlaması baskısı altında olması bağlamın- da denetimli serbesti hizmetleri ile suçluların mükerrir olmasını önlemek amaç değer olmalıdır. İşte vergi gelirlerinin başarı veya başarısızlık söz konusu olmaksızın harcanması kamuoyuna nasıl açıklanabilecektir?

Suç İşleme Koşulları

Yangın çıkması için nasıl ki sıcaklık, oksijen ve yakıt gerekli ise, suçun oluşması için de rutin faaliyetler/ fırsat teorisine göre, gerekli motivasyon, uygun hedefler ve koruyucuların olmayışı (suçun üç ana bileşeni) gereklidir. Başka bir açıdan suça iten anahtar nitelikli altı bileşen: 1.Fırsat, 2. Karakter,
3. CAS’in etkililiği, 4. Kazanç, 5.Uyuşturucu madde, 6. Alkol ve 7. Ateşli silah/kesici alet.

Çoğu suç sorunları birden fazla faktörü içerdiğinden sofistike çağdaş yaklaşım birden çok cephede koordineli eylem/eylemleri gerektirecektir. Çoğu suçların da ufak sayıda insanlar (mükerrir suçlular) tarafından işlendiği bilinmelidir-20/80 kuralı. Kuşkusuz, fırsat işlevini görmektedir. Bu bağlamda kriminolojide öne çıkan başlıca teorilere aşağıda yer verilmiştir.

Mükerrir Suçlular

Salıverilen hükümlü yeniden suç işleyerek mükerrir suçlu olmaktadır. Mükerrirlik oranlarını belirlemede şu sınırların olduğu unutulmamalıdır:25

· Suçlara özgü faili meçhul suçlarda (karanlık sayı) olduğu gibi tüm mükerrirlik olaylarını saptamanın da asla mümkün olmaması;

· Ekseri suç türlerinde “suçun açığa çıkarılma oranı” çok düşük olduğundan yeniden suç işlemenin gerçek seviyesinin mükerrirlik oranlarında düşük olarak tahmin edilmesi;

· Tutuklanma ve yeniden hüküm giyme şansını etkilemesi bakımından suçun açığa çıkarılmasında kolluk güçleri arasında farklılık belirmesi;

· Mükerrirlik saptamalarında göz önüne alınan sürenin farklılık göstermesi; genelde bu sürenin iki yıl olarak saptandığı; TCK 58-2 nci maddesinde ise üç/ beş yıllık süre öngörüldüğü;

· Süre başlangıcı olarak, hapis cezalarında hükümlünün cezaevinden çıktığı tarih, diğer yaptırımlarda ise hüküm tarihinin esas alındığıdır.

Mükerrirlik Verileri

• Almanya’da adli sicil veri tabanı üzerinde yapılan bir araştırmada, 1980 yılı içinde adli sicil kaydı oluşturulan hükümlülerden %53.2’sinin 1981-1985 döneminde bir kaydının daha oluştu- ğu ve bunların % 17.8’sinin para cezasına, % 35.4’ünün ise hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edildikleri saptanmıştır (Karl-Heinz Gross).

• 1/6/2000 tarihi itibariyle ülkemiz Adli Sicil veri tabanı taramasında 1994 yılında hakkında ceza fişi oluşturulan 480.289 hükümlüden % 19.5 inin (94.074) 1994-1999 yıllarında birden çok suç işlediği ve ortalama suç sayısının 2 olduğu saptanmış; bunların % 6.7 si hapis ve para cezasına, % 52.6’sı para cezasına ve % 40.5’i de hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edildiği görülmüştür (M.T.Yücel).

“Açık cezaevinden izinli çıkıp geri dönmeyen K.S. cezaevine ‘Zehir Baronu’ olarak döndü”

Hürriyet (18/11/2025) s.3

Suç Önlemede Veri ve Teknoloji Kullanımı

Veri ve teknoloji bizatihi suç nedeni değilse de başarılı suç önleme sürecinde kritik önemde ve şimdiye dek sayılan suç etmenleri üzerinde başarılı uygulamalara sahiptirler. Kişilerle doğru güvenlik paylaşımı ve imalatçı firmalarca suça elverişli olmayan ürün ve hizmetlerin tasarlanması, suç işleme fırsatlarının azaltılmasına anahtar rolü oynamaktadır.

Karakter etmeni açısından, farklı yerel kurumlardan edinilen bilgilerle oluşan veri havuzu ve analizi, profesyonel kişilere savunmasız veya risk/tehlike altında olan kişileri belirleme ile onlara yardım hizmetleri götürebilme olanağı sağlamaktadır. Öte yandan, dijital imajların iyice analizi yanında suçlu kişilerin coğrafi konumlarını belirleme yetisi CAS’ın suçluları yakalama- da (sonuçta suçları önlemede) katkısı olabilecektir.

Cenevre merkezli Küresel Organize Suç Endeksi’nin 2025 raporuna göre Türkiye, 193 ülke arasında 10. sıraya yükselerek dünyanın en yüksek suç skoruna sahip ülkeleri arasına girdi.26

Online banka hizmetleri zincirinde zayıf halkaların saptanıp düzeltilerek organize suçlar bakımın- dan az kazançlı hale getirilmesi sağlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler örneğin yapay zekalı robot- lar, bio-bilimdeki gelişmeler dünyamızı değiştirdiği gibi suçluların da kapasitesini artırdığı göz ardı edilemez. Bu süreçte kolluğun, dron’lar gibi yeni donanımları kullanılması veya bankalar ve öteki şirketlerin cyber saldırıları defedebilmesi veya çocuk/gençlerin evde yalnız olduklarında elektronik zorbalara karşı nasıl korunaklı olabileceği gündeme gelmiştir. Tüm bu gelişmeler CAS’in ajanları ile halkı kapsayan bir bilinçlenme ihtiyacına işaret etmektedir-yeni bir kültür oluşumu.

Siber suç, bir bilgisayarı, bilgisayar ağını veya ağa bağlı bir cihazı hedef alan veya kullanan suç faaliyeti olarak çok çeşitli kötü niyetli faaliyetleri içermektedir. Bunlardan bazıları kimlik dolandırıcılığı (kişisel bilgilerin çalınması ve kullanılması), kurumsal verilerin çalınması ve satışı, yasadışı kumar, kripto para madenciliği ve çocuk istismarıdır. Bu suçların özelliği dijital çağda nispeten dokunulmaz bir şekilde işlenebilmelerinin kolaylığıdır. 27

Veri ile veri analizcileri- Elektronik cihazlar inanılmaz oranda yeni veriler üretmektedir. IBM’e göre, dünyadaki verilerin %90’ı son iki yıl içinde üretilmiş bulunmaktadır. Üretilen yazılımlarla akıllı telefonlar artık kişilerin bulunduğu yer bilgisini verebilmekte; yakındaki Wi-Fi hubs’ larına/internet’e bağlanmakta; bu suretle yaratılan dijital ayak izleri suçlunun yakalanması imkânı sağlanabilmektedir. Bu süreçte en önemli kişi veri analistleri/güvenlik mühendisleri olmaktadır. Bunlar suçların şu şekilde önlenmesine katkıda bulunabilirler:

· Suç potansiyeli yüksek alanlarda suçların önlenmesi (tahmin ve önleyici kolluk);

· Tutukluk, mahkûmiyet, (çocukları da içeren) hastane kayıtları v.s. paylaşılarak suiistimale ve istismara müsait olan bireylerin belirlenmesi; ve

· Şüpheli davranışların izlenmesi örneğin aynı adresten farklı para transferleri.

Suç işlemek için fazlaca fırsat olduğunda suçların arttığına, fırsatlar azaldığında da düştüğüne dair kesin kanıt vardır. Kuşkusuz, bu önerme, herkesin yakalanmayacaklarında suç işleyeceği anlamına gelmemektedir. Bazı kişiler durumundan bağımsız olarak hiç suç işlemezler. Ne var ki, bazı kişiler ve bazı suçlar açısından “fırsat derecesi” işlenecek suçlar için oldukça fark yaratabilmektedir. Bu bölümde üzerinde durulan husus, suç işleme fırsatının kaldırılması ile suçun önlenebileceğidir. Bu konuda alınacak başlıca tedbirler arasında “görüntüleme sistemi”, hedeflerin muhkem hale getirilmesi, illegal maddelere erişimin sınırlandırılması, meskenler ve çevre tasarımın suçları önleyecek şekilde düzenlenmesi.

Bazıları suç işlerken, ötekileri aynı mahalle veya hatta aynı aileden gelmesine karşın neden suç işlemiyorlar? Bu sorunun yanıtında “karakter” önemli bir kısmı oluşturmaktadır. Bunu oluşturan bazı nitelikler arasında kişinin sosyal normları ihlal etme istek ve eğilimi, empati seviyesi ve kendini kontrol edebilme yetisinin düşüklüğü güçlü tahmin göstergeleridir. Bu niteliklerin yoğun olduğun yetişkinlerde de pozitif karakter niteliklerin yer etmesi üzerinde yoğunlaşmalıdır. Beyin yeni davranış biçimlerini/ standartlarını öğrenebilmektedir.28 Bu tıpkı vücut kaslarının eksersizlere yanıt vermesi gibidir. Bu da yüksek suç işleme eğilimi olan kişilerin de empati ve kendini kontrol edebilme yetilerinin gelişebileceğine işaret etmektedir.

Ceza Siyaseti ve Çarpıklığı

Genel nüfustaki 100.000’e göre cezaevindeki nüfusunun yüksekliği yeni Türk Ceza Siyasetinin başarı kanıtı mıdır? kriminolojik ve penolojik teorilerden yoksun klasik ceza siyaseti (2005 yılı ve sonrası) ile cezaların ağırlaştırılması ve cezaevinde kalınan medyan hapis süresinin artması gelmektedir. Nitekim 2004-2025 tarihlerindeki Aralık ayı sonu itibariyle cezaevi nüfusu tezimizi vurgulamakta olup; 2025 yılına ait 100.000 deki mahpus sayısı da trajik sonu vurgulamaktadır. Her hükümlüye hapis cezası ve uzun süreli hapis cezası uygulamasına gereksinme var mıdır sorusu sorulduğunda yanıtı “hayır” olacaktır.29 Öte yandan ülkede tutuklu sanıklardan mahkûm olan, seçenek yaptırımlara hükmedilenler ile beraat edenlerin yüzdeleri bilinmemektedir.

Yıl Tutuklu Hükmen Hükümlü Toplam Değişim

(%) tutuklu (%) (%)

2004 27.565(47.5) 4.355 (7.5) 26.010(45.0) 57.930 100

2005 26.425(47.3) 4.587 (8.2) 24.858(44.5) 55.870 96

2006 34.412(49.0) 9.529( 13.5) 26.336 (37.5) 70.277 121

2007 38.028(42.0) 15.201(16.7) 37.608(41.3) 90.837 157

2008 40.832(43.2) 15.988(17.0) 37.584(39.8) 94.409 163

2009 41.717 (35.7) 18.889(16.1) 56.084(48.0) 116.690 201

2010 35.631 (29.4) 21.159(17.5) 63.927(52.9) 120.818 208

2025*65.108 (15.2)?….. 363.159 (84,8) 428.267 739

*31/11/2025

(?) “Hükmen tutuklu” verisine artık yer verilmemektedir.

Yeni ceza siyaseti ile cezaevlerinin toplum için neler yapabileceği konusunda gerçekçi beklentiler yaratılarak bazı suçlar için artırılan hapis cezalarının cezaevi nüfusu açısından sonucunun göz ardı edildiğine; sonuçta fazlaca kalabalık cezaevi nüfusunun ceza sistemini dize getirttiğine tanık olduk. Bu saptamanın çıkarımı, ceza siyaseti üzerine teorik argümanların iyi görüntü vermesi yeterli olmayıp, sonuç değer önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, “Suçla baş etmek için daha çok cezaevi yapmak, öldürücü bir hastalıkla baş etmek için daha çok mezarlık yapmak gibidir.” Cezaevi endüstrisine harcanan milyonlarca ₺’nin suç üzerine etkisi ne oldu sorusu haklı olarak gündeme gelmektedir. Cezaevi nüfusundaki yıllık artış oranı/hızı devam ettiğinde her zaman kapasite üstü cezaevi nüfusu da kaçınılmaz olacaktır. Nitekim aşağıdaki tabloda yer alan veriler bu tezimi vurgulamaktadır.

2024 yılında seçili Avrupa ülkeleri cezaevlerinde (nüfustaki 100.000 kişiye karşılık) mahpus sayısı

Yukarda görüldüğü üzere en yüksek cezaevi nüfusu oranlarına, genellikle hapis cezası yaptırımının yoğunlaştığı Doğu Avrupa ve Kafkasya’da tanık olunurken Türkiye nüfustaki 100.000 kişiye karşılık (356) mahpusla bölgede başı çekmekte, onu Azerbaycan (264), Gürcistan (261) ve Moldova Cumhuriyeti (235) takip etmektedir. Buna karşılık, Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri sürekli olarak daha düşük mahpus oranına tanık olunmaktadır: Hollanda, Norveç ve Finlandiya, 100.000 kişiye karşılık 54 mahpus varken, Almanya (71) ve İsviçre (77) de ise Avrupa ortalamasının oldukça altındadır. Kuşkusuz, düşük mahpus oranlarına yalnızca İskandinav gelenekleriyle ilişkili olanlar dışında çeşitli kurumsal modeller aracılığıyla ulaşılabilir. Ülkemiz açısından talihsizlik kriminoloji bilincinden yoksun 2004 yılı yeni ceza siyaseti (Ceza Kanunu) ile vücut bulduğunu söylemek hiç de abartı olmayacaktır.

Ceza Adalet Sisteminin (CAS) Etkililiği

Kolluk, yargı, cezaevi ve denetimli serbesti kurumları bağlamında önleme, adillik/ meşruiyet, hürriyet- ten yoksunluk ve iyileştirme/ıslah ile suçlar önlenebilir. Kanıtlar, yakalanma olasılık algısı arttığı ve belli ölçüde hızla yaptırıma hükmedildiğinde önleme işlevi söz konusu olduğunu göstermektedir. Ceza adaletinin meşruiyeti halkın iş birliği açısından da önemlidir. Ceza adaleti sistemine giren zanlı/sanıklara olumlu yaklaşım ve adil davranış sergilendiğinde halkın gözünde sistemin meşruiyeti artırabilir ve hukuka daha fazla oranda uyumlu davranış motive edebilir.30

• Meşruiyet (legitimacy): Usuli adalet teorileri, sisteme giren kişilere olumlu yaklaşım ve adil davranış halkın gözünde sistemin meşruiyetini artırabilir ve hukuka daha fazla oranda uyumlu davranmayı motive edebilir.

• CAS’ın halkasından biri olan infaz sisteminde de yeni projelere yelken açılmalı; her şeyi Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünce yürütmek yerine bazı cezaevi müdürlüklerine otonomluk sağlayarak sağlanan bütçe imkanları ile tretman olanaklarını değerlendirme, eğitsel sözleşmeler akdetme gibi tasarrufları icra edebilmelidirler. Bu cezaevlerine infaz rejimini özelleştirmek üzere daha fazla özgürlük verilmeli örneğin aile bağlarını güçlendirmek üzere izinler artırılmalı; amaçlı faaliyetler için koğuş dışı zaman artırılmalıdır.

• CAS’ta sorunu çözüme odaklı mahkeme yaklaşımı benimsenmelidir. Örneğin uyuşturucu madde mahkemeleri, akıl sağlığı mahkemesi ve aile içi şiddet mahkemesi gibi.

Suç sorunu ve genelde sosyal sorunlar girift olduğundan getirilecek çözümlerde tek boyutlu çözümler olmak yerine girift niteliği barındırmaktadır. Diğer bir anlatımla, sorunların çözümü için elverişli master bir anahtar olmadığından her soruna özgü alternatif anahtarlar dinamik bir yaklaşımla belirlenmelidir. Öte yandan, sosyal sorunların orijinleri çok girift olduğunda birey olarak vatandaşın ne yapabileceği gündeme gelmektedir. Bir kişi tek başına bir şey yapamazsa da sosyal siyasete ilişkin değişimlerin geniş halk yığınlarındaki düşünce değişimlerinden kaynaklandığı bilinmelidir. Fosdick’ın (1947) söylediği, “Bizler sorunun mu yoksa çözümün mü bir parçasıyız”. Diğer bir anlatımla, bizler, adil bir sosyal siyaset yolunda gerçek engeller olarak görülen ilgisiz, peşin hükümlü, cahil ve bencil insanlar arasında mıyız? Veya adil bir sosyal siyaseti geliştirmeyi olanaklı yapan ilgili, bilgili, açık fikirli ve alıcı insanlar arasında mıyız?” Bu bağlamda sivil toplum kuruluşlarının önemli derece de katkı yapabilecekleri göz önüne alınmalıdır.

CAS-Ceza adaleti sistemi

Toplum doğası gereği suça karşı olduğu gibi karşı da olmalıdır. Yalnız bu yaklaşımda dikkatler suçtan çok suçluya kaydırılmıştır. Ne var ki, sosyal sorunlar illegal yapılmak suretiyle çözümlenemezler. En az çabayı gerektiren bu yaklaşım “fail bulundu, suç çözümlendi” türü söylevlerle yanılgıya gebe bulunmak- tadır. Toplum, suçlulara eğilerek olgulardan oluşan suçlulukla mücadele edilebileceği yanılgısı içindedir. Suçluya hükmedilecek yaptırımın seçimi veya azaltılması nedeni olarak “suçun işlendiği durumların” varlığına ceza hukukunda sınırlı ölçüde yer verilmiş; ve istisnai hallerde cezadan muafiyet de öngörül- müş iken, yargıda durumun içerdiği koşulların “suçluluğuna“ hükmedilip, suçlunun paradoksal bir anlatımla “beraat” ettirildiğine tanık oldunuz mu?31 Bu soru ilk bakışta naif bir görüntü vermekte; bir bakıma saçma gelmektedir; çünkü, suçlu terimi olgulara veya durumlara ilişkin olarak değil, kişiler için kullanılmaktadır. Ahlaki öğe, kuşkusuz, sosyal, ekonomik, teknik, durumsal ve diğer etmenlerin üstün- de tutulmaktadır. Bu durum, acaba, kişilerle baş edebilirsek de olgular bizim kontrolümüz ötesinde oluşundan mıdır? Suçlu durumlarla baş etmeye teşebbüs ve yönelmenin kolay olmayışından mıdır?

Bir toplumdaki düzen, kanunların çokluğu ile sağlanamaz; düzen hukukun varlığı ile eş anlamlı değil- dir.32 Düzenin varlığı için hukuka saygının geliştirilmesi gereklidir.33 Tarih boyunca her toplumda bazı bireylerin suçlu, sapık, akıl hastası gibi terimlerle ayrıştırılması sosyal bir gereksinme; davranışlar açısından gerek duyulan normatif sınırlamanın doğal bir sonucudur. Bu süreçte toplum dışı edile- ceklerin belli bir oranda olmasına özen gösterilmelidir. Toplum herkesi damgalayamayacağı gibi toplum dışına da atamaz. Toplum sağlığı bu türden girişimi engellemektedir. Yine bir girişim ve eylemi suç olarak tanımlamak diğer alternatiflerin yetersiz bulunması halinde ve ancak sonuncu bir çözüm olarak öngörülmelidir (ultima ratio). Suç, zaman ve mekâna göre şekil değiştirerek sürekli yönetimi gerektirmektedir. Ceza adaleti sistemi, her zaman kabul etmesek de uzun vadeli siyasi süreçlerin sonuçlarıyla bağlantılıdır.34

Yeni suç yaratma/suç olmaktan çıkarma (criminalisation/over-criminalisation/de-criminalisation) sürecinde konusu edilen “eylemin”, toplum üzerindeki olası etkisinin değerlendirilmesi; kontrol etmenin ve kural ihlallerini kovuşturmanın tesadüf olma ihtimalinin daha yüksek olduğu, suç olmaktan çıkarılma halinde var olan soruna sosyal nitelikte önlemlerle eğilinmesi; toplumsal tepkinin tümden terk edilmemesi gerektiğinde, tepkinin başka vasıtalarla belirlenmesidir.

Sonuç olarak, “kriminolojik bilincin” multi-disipliner nitelikte olduğu, suçun, sapkın davranışların ve toplumun buna tepkilerinin eleştirel incelenmesi için eşsiz bir başlangıç ​​noktası sağladığı göz önüne alınarak seçilmiş üniversitelerin hukuk/sosyoloji fakülteleri bünyesinde kriminoloji enstitüleri varlık ve işlev sergilemelidirler.35

"Başka bir deyişle, temel ihtiyaç, tartışma, müzakere ve ikna yöntemlerinin ve koşullarının iyileştirilmesidir. Bu, kamuoyunun sorunudur." (J. Dewey 1927: 208)

“Görünen her şeyin ardında çok daha büyük bir şey yatar”.
Antoine de Saint-Exupéry, Rüzgâr, Kum ve Yıldızlar

Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

-------------

1 Kriminoloji-Disiplinler arası bir bilim dalı olarak suç ve suçlu davranışı üzerine veri toplama ve analizini içermektedir. Kriminoloji, hukuki varsayımlarla değil, sosyal gerçeklik ile ilgilenmekte; “nedenler/niçinler” açıklamalarını bulmaya çalışmaktadır. Toplumdaki ideal davranışı değil, olan davranışları incelemekte ve insanların neden davrandıkları gibi davrandıklarını anlama ve açıklamaya çalışmaktadır. “Elinden geldiğince bir suçu engellemeyen, onu teşvik etmiş demektir”. Seneca. Antik Romalı filozof, bu ünlü sözleri söylediğinde, farkında olmadan kriminolojiyi tanımladı. Bkz. Mustafa T. Yücel. Kriminoloji, 8. Bası, 2025. Yılmaz Özdil. “Z kuşağı çeteler” Sözcü (8/10/2025). Tolga Şardan. “Yakalanamayan suç makinesinin sicili ve infaz yasası” T 24 (24/10/2025), Candan Yıldız. “Yeni nesil çeteler: Daltonlar, Redkitler, Casperlar nasıl örgütleniyorlar, geleneksel mafyadan farkları ne?” (1) T24 (16-17/10/2025). Ayrıca bk. Roland Girtler. Terbiyesizliğin Teorisi, Kale Yayınları, 2006.

3 Galma Jahic ve Aslı T. Akdaş Mitrani’nin “Uluslararası Suç Mağdurları Araştırması 2005: İstanbul Hanelerinde Suç Mağduriyeti”

4 Mustafa T. Yücel https://hukukihaber.net/Türkiye’nin-Kriminolojik-Görünümü

5 Mustafa T. Yücel. https://hukukihaber.net/Şiddet-Sarmalı-Anatomisi https://hukukihaber.net/Şiddet-ve-Ateşli-Silahlar

6 İlki 1982 yılında Banker krizi olarak bilinen finansal sektör krizi, ikincisi 1994 bankacılık krizi ve üçüncüsü Kasım 2000 bankacılık krizi adlandırılan kriz yılları yolsuzluğun artış dönemleridir. 2000-2001 yıllarında ülkedeki sistematik bankacılık krizinin yol açtığı maliyet GSYİH’nin %19,3 olmuştur.

7 Ceza davalarında zamanaşımı nedeniyle ceza mahkemelerince verilen düşmenin de yer aldığı “diğer kararlar” gizli bir af gibi çalışmaktadır. 2023 yılı verisine göre “diğer kararlar” sayısı şöyledir:

Dosya Sanık Suç

Ceza Mahkemeleri 272 021 319 000 375 275

Yargıtay 20 911

8 Zayıf kolluk kuvvetleri fırsatçı davranışları teşvik eder. Örneğin, borçluların alacaklıların kredileri tahsil etmede karşılaştıkları zorlukları bildikleri için temerrüde düşme olasılıkları daha yüksek olabilir. Bu durum, alacaklıların böyle bir davranışı öngörerek kredi olanaklarını azaltmasıyla kısır bir döngü yaratır. Şirketlerin istihdam kararları ve genel piyasa dinamikleri, yargı performansının zayıf olmasının beslediği fırsatçılıktan da etkilenebilir. Erica Bosio. Improving the efficiency of courts can boost a country’s economic growth, January 23, 2025, World Bank.

9 Mustafa T. Yücel. https://hukukihaber.net/Suçların-Önlenmesi

10 UNODC. Handbook on the crime prevention guidelines Making them work, Vienna, 2010: s.114

11 Hâkimlerde kriminolojik aklın/imgelemin ne derece olduğunun işte sizlere somut bir kanıtı: Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, eşini öldüren M.Öztürk’ün eşinden ters ilişki istediğini, geçmiş yıllarda dövdüğünü… davanın gerekçeli kararında, “Mahkemelerin suçları önleme yükümlülüğü yoktur. Görevi, eylemleri değerlendirip, karar vermekle sınırlıdır. Sırf kadın cinayetlerini engellemek için sanığa daha fazla ceza verilmesi veya haksız tahrik indirimlerinin uygulanmaması beklenmemelidir. Beklenmesi dahi düşünülemez.” Ceza yargılamasında kriminoloji bilincinin gelişmediğinin en belirgin kanıtlarından biri de ceza yargılamasında hükümle ceza saptaması evresinin ayrılmamış olmasıdır. Ceza saptaması hükümlüye ve halka verilen mesaj olarak hakimlerin çok yönlü olmasına işaret etmektedir. Bu anlatımı somutlaştırmak üzere ABD ve İngiltere örnekleri için bk. ABD: Ex-Counselor Who Admitted to Having Sex with Student Speaks Before Sentencing YouTube
Judge Sentences Woman for Having Sexual Relationship with High School Student YouTube

İngiltere: IN FULL: Life sentence for boy, 15, who murdered classmate Harvey Willgoose YouTube

12 Dopamine Expert: Doing This Once A Day Fixes Your Dopamine! What Alcohol Is Doing To Your Brain! YouTube

13 Daltonlar, Redkitler, Anucurlar… Çete cehennemi Türkiye Medyascöpe 7/10/2025

14 Mustafa T. Yücel. https://hukukihaber.net/Hırsızlığın-Analizi

15 The Atlas of Impunity 2023, February 2024, p.3; Uğur Emek, “Cezasızlıkla mücadele mi dediniz!” Karar 26/05/2024; Cezasızlık suç işlemeyi özendiriyor” Karar, 11/05/2023. Tolga Şirin. “Beyaz Toros, zorla kaybetmeler ve cezasızlık” T24 29/07/2025. Tolga Şirin. “Mafyalaşma, ‘örtülü af’ ve cezasızlık sorunu” T 24 (1/08/2023)

16 Fikret İlkiz. “Cezasızlık” T 24, 18/12/2023.

17 “İşkenceye ‘fırça’ var; ceza yok” Vatan (26/09/2014), s.16.

18 Mustafa Tören Yücel https://hukukihaber.net/Suç-Mağdurları

19 Heater Strang Repair or Revenge, Victims and Restorative Justice (2004:19).

20 G. Farrell. Tekrarlanan Mağduriyetin Önlenmesi: Sistematik Bir İnceleme (Preventing Repeat Victimization: A Systematic Review)" Prediction and Crime Clusters (Tahmin ve Suç Kümeleri) 2015.

21 Mustafa Tören Yücel https://hukukihaber.net/Ceza-Adaleti-Mekanizması https://hukukihaber.net/Ceza-Adaleti-Sisteminde-Erime-Olgusu

22 Bk. ESOCOS Resolution 2002/13. UNODC. Organized Crime Strategy Toolkit for Developing High-impact Strategies,Vienne, 2021. John Martyn Chamberlain. Sage Research Methods. Understanding Criminological Research: A Guide to Data Analysis,2014. DOI: https://doi.org/10.4135/9781473913837

23 Başlangıç varsayımı kişilerin menfaat sağlamak üzere suç işledikleri; suç işleme kararının bir seçim yapmayı da içerdiği ve bu sürecin, zaman, yetenek ve bilgi yetersizliği ile kısıtlanmış olsa da belli ölçüde bir rasyonaliteye işaret etmesidir. Suçlular özellikle meskenden/mağazalardan yapılan hırsızlıklar ile uyuşturucu madde kullanımına çevresel fırsatları değerlendirerek yönelmektedirler. Bir hırsız, örneğin, özel bir eve girmeye karar verirken, köpek/alarm olması gibi faktörleri göz önüne almakta; bu suçu itiyat haline getirmesinde ise, zamanla gelişen “profesyonelleşme” duygusu, yaşam biçimi ile arkadaş grubundaki değişimler etkili olmaktadır. Ülkede işlenen töre/namus cinayetlerinde genelde ceza indiriminden yararlanmak üzere yaşı küçük olanlar kullanılmaktadır. 1091 töre cinayetinin analizindeki bu oran %13’dür. Gerçek dünyada bol bol Hamlet, Macbeth, Lear ve Othello olduğundan hiç kuşku duymamak gerekir. Akıllı seçim kuramı suçun terk edilmesi karar ve olgusunda da uygulanabilir. Bu kuram suçun nedenlerine odaklanmak yerine suçun üstesinden gelinmesiyle (management) çok ilgilidir.

24 Marjinal caydırma kuramı: Para elde etmek için hırsızlık, adam öldürme veya yangın çıkartma arasında bir seçim yapmak konumunda olan bir kişiye yasaca daha ağır bir suç işlemekten kaçınmak için saik sağlamalıdır. Yasada ağır suç için daha ağır bir ceza öngörüldüğünde böyle bir saike sahip olunacak ve ceza miktarları karşılaştırılacaktır. Bu suçların hepsi için ağır ceza var olduğunda ise, karşılaştırılacak bir şey olmadığından, kişi işlenmesi kolay ve yakalanma olasılığı en az olan suçu seçme özgürlüğü içinde olacaktır. Ne var ki, çeşitli suçlara ait ceza miktarlarının suçlularca karşılaştırıldığına ait kanıta tanık olunmamıştır. Bkz. Güvel, E.A. Suç ve Ceza Ekonomisi Roma Yayınları Ankara, 2004, s.74. Ayrıca bkz. R.Nozick. Anarşi, Devlet ve Ütopya İst. Bilgi Üniv. Yayını, Aralık 2000, ss.97-101. M. Foucault. Hapishanenin Doğuşu (Çev.M.A.Kılıçbay) İmge Kitapevi, 1992; J. Bentham. Principles of Morals and Legislation A Dolphın Books, 1961, ss.162-168. Bentham, panoptik cezaevi mimarisi planları dışında güvenliği, çevresel tasarım ve risk azaltılması projesi olarak daha kapsamlı olarak kavramlaştırdı. The Bentham Projesi bkz. http://www.ucl.ac.uk/Bentham-Project/index.htm J.Bentham. Panoptican, Letter V.

Çiğdem Toker. “Yolsuzlukta bir kırık karne daha” T 24 (8/12/2023) GRECO'nun 94. Genel Kurulu'nda kabul edilen son ara rapor: "Hiçbir üyesi hâkimler tarafından seçilmeyen HSK'nın yapısı açısından ifade edilen endişeler dikkate alındığında GRECO, hâkimlerin seçim ve mesleğe alım süreçlerinde yürütme erkinin kontrolünün daha fazla artmasından endişe duymuştur. Türk yetkililer, bu tavsiyeye dair herhangi yeni bir bilgi vermemiştir." Hakan Hekim ve Zakir Gül “Suç ve Suçla Mücadelenin Ekonomik Analizi” Polis Bilimleri Dergisi Polis Bilimleri Dergisi Cilt:13 (2), ss.123-146.

25 Mustafa T. Yücel. “Mükerrirliğin Görünümü (Bilimsel Bir Yaklaşıma Doğru)” Yargıtay Dergisi, Cilt.2, Sayı 4 (Nisan 1976), s.65; İngiltere’de 1995 yılında tahliye edilen hükümlülerden iki yıl içinde hüküm giyen erkeklerin oranı % 53; genç erkekler % 77, kadınlarda ise % 47’dir. Ayrıca bk. Mustafa T. Yücel. https://hukukihaber.net/Mükerrir-Suçluluk-Olgusu

26 Timur Soykan. “Baron İstilası”, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2024. “AKP iktidarı, Varlık Barışları, ucuza Türk vatandaşlığı kampanyalarıyla dünyanın kara parasını ve bu paranın kirli sahiplerini çağırdı. ‘İçki içiliyor’ diye festival yasaklayan siyasal İslamcılar, eroin, kokain, silah kaçakçılığı, kadın ticareti parasıyla rant ve yolsuzluk sistemlerine can suyu verdi. Oligarkların, petrol şirketlerinin, yoksul ülkelerin zengin ve kirli yöneticilerinin, karanlık sermayedarların, dünya mafyasının çullandığı ülkede ‘yerli ve milli’ siyasetçilere, bürokratlara büyük servet kapıları açılıyordu.” Ayrıca bk. Murat Ağırel. Havala, Kırmızı Kedi, 2024. Kara Paranın Aklanmasının ve Terör Finansmanının Önlenmesine Yönelik Tedbirlere İlişkin Karşılıklı Değerlendirme Raporu–Türkiye (Aralık 2019) (Bk. Mutual Evoluation Report, Turkey, 2019). Binhan Elif Yılmaz. Para "kara"ysa liste de "kara"rıyor: Türkiye neden FATF 'nin gri listesinde? T 24 23/11/2023. Çiğdem Toker “Kara para aklamaya giden yollar” T 24 7/12/2022. İçişleri Bakanı Yerlikaya, son 1 yılda 585 organize suç örgütünün çökertildiğini bildirdi-İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son 1 yılda 585 organize suç örgütünün çökertildiğini, 106 milyar lira değerinde mal varlığına el konulduğunu bildirdi. Orhan Onur Gemici, İsa Toprak, Buğrahan Ayhan, Alper Şaşmaz 13.06.2024. Türkiye'deki Mafyalar, Kabadayılar ve Organize Suç Örgütleri! 2025 Güncel: Daltonlar, Redkitler, Barış Boyun grubu, Anucurlar, Camgözler, Gündoğmuşlar, Atız-Casper’lar…NetHaberler - Özel Haber 23/08/2025. Mustafa Durmuş. “Organize suç örgütlerinin en fazla faaliyet gösterdiği 14 ülke arasındayız” T 24 (25/05/2024). Ayrıca bk. Bkz. https://ocindex.net/report/2023/02-about-the-index.html (23 Mayıs 2024).

27 National Security Privacy Surveillance Tackling Cyber-enabled Crime Will Require Public-Private Leadership Neil Desai

28 Dopamine Expert: Doing This Once A Day Fixes Your Dopamine! What Alcohol Is Doing To Your Brain! YouTube Dr. Anna Lembke, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Psikiyatri Profesörü ve Stanford Bağımlılık Tıbbı Çift Tanı Kliniği'nin şefidir. "Dopamin Ulusu: Şımartma Çağında Dengeyi Bulmak" kitabının yazarıdır.

29 Mustafa T. Yücel. Yeni Türk Ceza Siyaseti, İmge, 2011. Gökçer Tahincioğlu. “Düzenleme değil af: Sadece cinayet ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar değil deprem davaları da kapsamda” T24 29/11/2025: “11. Yargı Paketi ile getirilen düzenleme, AKP’nin 2012’den bu yana çıkarttığı beşinci örtülü af…” Incarceration rate in European countries in 2024 Published by Statista Research Department, Nov 28, 2025. Prisons and Prisoners in Europe 2024: Key Findings of the SPACE I survey Marcelo F. Aebi & Edoardo Cocco

30 Bk. Mustafa T. Yücel. Ceza Adaletine Özgün Sorunlar, Yetkin, 2023.

31 Evet bu kavramsal yaklaşıma Osmanlı’da Yavuz Selim zamanında tanık olundu. Manisa Medresesinde okuyan öğrencileri kenti basıp içki içmeleri ve kız çocuklarını dağa kaçırmaları suçlarından mahkûm eden, cezalandıran ve sonra serbest bırakan Kadı Subaşı’ya açıkladığı ve hükümdara ulaştırılan düşündürücü karar gerekçesinde, “Gerçekten nice öğrenci, ... bu eylemlerin faili olmuşlardır. Kendilerine az bir ceza verilerek salıverilmişlerdir. Bu öğrenciler, sekiz yaşlarında iken medreseye öğretim için alınmışlar ve tam 15 yıl bir buçuk arşın kalınlığında taş duvarlar arkasında dünyayı tanımadan ve anlamadan öğretime tabi tutulmuşlardır. Yaşadığımız dünyada yararlı olsun diye yetiştirmek istediğimiz bu çocukların, düzeni kendilerine emanet edilecek olan dünya hakkında hiçbir bilgileri yoktur. Yetiştirildikleri baskı altında, yirmi yaşlarının içinde infilak etmişlerse onlardan çok bizlerin kabahatli ve suçlu sayılması gerekir. *** Eylemlerini cezalandırdık. Ancak, aslında bu eylemleri yaratan nedenleri cezalandırmak gerekir. O da bizim haddimizin dışındadır.” Bu kararı öğrenen Padişah bir fermanla karar doğrultu- sunda suç nedenlerinin ortadan kalkması için gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir. Bkz. M.Akdağ. Türkiye’nin Birlik ve Düzenliği Ank.,1974

32 Mustafa T. Yücel. “Hukuk Düzeni ve Sosyal Kontrol” Hukuk Sosyolojisi Ank., 2008, ss.42-63.

33Uygar yaşamı mümkün yapan ceza korkusu değil, vicdandır.” B.Shaw. The Crime of Imprisonment The Citadel Press, New York 1961, p.34. ABD’de 2001-2002 yıllarında Enron şirketinin başını çektiği dolanlı şirket iflasları sonucu şirket yöneticilerine hükmedilen uzun süreli hapis cezası (en azı 20 yıl) 2008’de tanık olunan şirket/banka iflaslarını önleyememiştir. Enron’un etik kuralları belki de dünyadaki en iyi kurallardı. O kadar da abarttılar ki, tek kelimesine bile uymadılar. Amerikan kültürüne özgü insanlardaki para hırsı (tamah) cezayı göz ardı ettirmektedir. Dolandırıcı ve fakat paralı bir üst-düzey yönetici toplumsal itibarını yitirmemekte iken, Japonya’da kişilere yer etmiş olan utanma hissi önemli bir etmen olmaktadır.

34 https://hukukihaber.net/Suç-ve-Ceza-Strateji-Oluşumu

35 Ayhan Erbay. Türkiye Şiddet Haritası / Violence Map, İstanbul Kültür Üniversitesi Yayın No: 329, 2024.

Adem Solak. Türkiye'nin Suç Haritası-Çocuk Suçluluğu, HegemYayınları, 2012. Ayrıca bk. Mustafa T. Yücel. https://hukukihaber.net/Yolsuzluk-Krimnolojisi
https://hukukihaber.net/Türkiye’nin-Kriminolojik-Görünümü
https://hukukihaber.net/Kriminolojik-Not-Suç-Korkusu
https://hukukihaber.net/Pedofilinin-Kriminolojik-Analizi

https://hukukihaber.net/Çevre-Suçları-Kriminolojisi