İş kazası sayılan ya da sayılmayan halleri ve bu hallere ilişkin kriterleri incelemeden önce iş kazası kavramının tanımını yapmak gerekir. İş kazasının tanımı gerek öğretide, gerek yargı içtihatlarında gerekse de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13 üncü maddesinde yapılmıştır. Genel kabul gören tanıma göre iş kazası, İşçinin, işverenin hakimiyeti altında bulunduğu sırada, onun için ifa ettiği işten veya iş dolayısıyla bir sebeple aniden meydana gelen bir olay sonucu işçinin uğramış olduğu kazadır. [1]Bu bağlamda yaptığımız tanıma bakıldığında iş kazası ve meslek hastalığını ayıran en temel husus iş kazasının ani meydana gelen bir olay olmasıdır. İş kazası 5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde tanımlanmıştır. Mevcut Düzenlemeye göre; “İş kazası;[2]

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.

Madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. İşbu madde de iş kazasının tanımı verilmekten çok hangi şartlarda meydana gelen olayın iş kazası olarak kabul edilebileceği düzenlenmiştir. Madde de her ne kadar unsurlar açıkça sayılmışsa da gerçekleşen kazanın dış etkiyle yahut içten gelen bir sebeple meydana gelip gelmeyeceği konusunda açık bir hüküm getirilmemiştir.

2011/50 sayılı Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulaması Genelgesi’ne, “dışarıdan bir etki veya herhangi bir olayla ilgili olmaksızın işyerinde geçirilen bir kalp krizi veya başka bir hastalık nedeni ile vefat eden sigortalının ölümünün iş kazası olarak kabulüne imkan bulunmamaktadır.” Şeklinde hüküm konulmuş ve kalp krizlerinin iş kazası sayılması mutlaka dışarıdan gelecek bir etkenin varlığı koşuluna bağlanmıştır. İş kazasına ilişkin kafa karışıklığı yaratan ve işbu makaleye konu edilen husus uygulamada kafa karışıklığına sebebiyet vermiş ve kanunda açık hüküm bulunmaması sebebiyle kalp krizi bazen iş kazası olarak bazen de aksi gibi kabul edilmiştir.

Durum böyle iken Yargıtay yeknesaklığı sağlamak adına emsal nitelikteki Hukuk Genel Kurulu Kararı ile (13.10.2014 tarih, Esas No:2004/21-529, Karar No:2004/527) [3]işyerinde meydana gelen kalp krizini iş kazası saydığı, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için Kanunda bulunmayan harici etki ile meydana gelme gibi bir şartın aranmasının geçerli kabul edilemeyeceğini, kalp krizi ile yapılan iş ya da işyeri koşulları arasında uygun bir illiyet bağının varlığını tespit etmenin bir çok olayda son derece zor hatta imkansız olduğunu belirtmiştir. Bu Yargıtay kararı içtihadı birleştirme kararı olmasa da yargının konuya yaklaşımını göstermektedir.

Yargıtay Kararı sonrasında 2016/21 sayılı SGK Genelgesiyle İşyerinde Geçirilen Kalp Krizi İş Kazası Sayılmaya başlandı. Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 29.09.2016 tarihinde yayınlanan “Kısa vadeli sigorta kolları uygulamaları” konulu 2016/21 sayılı SGK Genelgesi’nin;[4] “Sigortalının işyerinde kalp krizi geçirmesi veya başka bir hastalık nedeniyle ölmesi ya da ruhen veya bedenen hemen veya sonradan engelli hale gelmesi iş kazası olarak kabul edilecektir.” Hükmü gereği işyerinde kalp krizi geçirilmesi ilgili genelge ile de iş kazası olarak değerlendirilmiştir. Yargıtay’ın ilgili kararını takiben yakın tarihte Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin E. 2019/3234 K. 2020/2115 Sayılı kararında[5] iş kazasına ilişkin unsurları yorumlarken iş kazası kavramının tanımlaması ve nelerin iş kazası sayılacağı hususunda imza niteliğinde bir karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:’’…Kanunda iş kazası tanımlanırken dıştan gelen bir etkinin varlığından bahsedilmemiştir. Bu nedenle sigortalının kalp krizi veya beyin kanaması geçirmesi ile intihar etmesi de iş kazası kapsamında değerlendirilmektedir…’’ demek suretiyle yalnızca dış etkenler sonucu iş kazasının söz konusu olacağı konusundaki düşünceyi değiştirmiştir. Zannedilenin aksine iş kazasının dıştan gelen etkiler sonucu gerçekleşen ve bunlar sonucu meydana gelmiş hadiseler olarak nitelendirildiğine ilişkin uygulama değişmiştir. Artık uygulamada iş kazası olarak nitelendirilecek hadiseler için dıştan ve içten gelen etkilerle söz konusu olacağı görüşü benimsenmiştir.

----------------------------

[1]Erdoğan, Mehmet Şirin (2013)’’ İş Kazasından Zarar Görenlerin Ve Yakınlarının Maddi Ve Manevi Zararlarının Tazmini’’ DergiPark Akademik Dergisi Cilt 8 , Sayı Özel, s.1099-1101

[2] 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 13

[3] Hukuk Genel Kurulu 13.10.2014 tarih, E.2004/21-529, K.2004/527 Sayılı Kararı http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=hgk-2004-21-529.htm&kw=`2004/21-529`#fm

[4] SGK Genelgesi 2016/21 Kısa Vadeli Sigorta Kolları İşlemleri

[5] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin E. 2019/3234 K. 2020/2115 Sayılı Kararı

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=10hd-2019-3234.htm&kw=+E.+`2019/3234`+K.+2020/2115+#fm