1-Şahsiyet hakları, yasada sayılmamıştır. Ancak, uygulamada, hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, düşünce, ekonomik, çalışma, her türlü özgürlük, şeref, haysiyet, itibar, mesken masuniyeti, isim ve resim gibi kişisel varlıkları ifade eder. (4 HD 16.5.1995 t., e : 2857, k : 4012)

2-“-...karısına sadakatsizlik gösteren, karısını dövüp, evden kovan ve hakaret eden koca ile gelinine hakaret eden “ kayınpederinin” bu davranışları, kadının “kişilik haklarına saldırı” niteliğini taşır. Manevi tazminata hükmedilmelidir. (2 HD 20.3.1990 t., e : 1989/558, k : 3063)

3- “-...davalı avukatın, dava dilekçesinde, davacı avukat hakkında kullandığı “ seciyesiz, münasebetsiz, seviyesiz” sözcükleri, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder. Manevi tazminata hükmedilmelidir.” (HGK 12.4.1989 t., e : 4-144, k : 265)

4-Konut dokunulmazlığı ihlal edilen kişinin, kişilik hakları ihlal edilmiştir. (4 HD 29.9.1988 t., e : 4600, k : 8120)

5-“-...elindeki kesici aletle, başka birisinin yatak odasına girerek, anayasa ile teminat altına alınan konut dokunulmazlığını ihlal eden kişinin bu davranışı, davacının onur ve saygınlığına yönelik bir saldırı niteliğindedir. Manevi tazminata hükmedilmelidir.” (HGK 17.6.1987 t., e : 1986/4-691, k : 523 ; aynı doğrultuda HGK 17.9.1972 gün ve 236-758)

6-“-...davacının ölmüş kardeşi, küçültme, aşağılama amacıyla “sapık” olarak nitelendirilmiştir. Ölünün anısına saldırı, kardeşlerinin kişilik haklarına yönelik saldırı niteliğindedir. Manevi tazminata hükmedilmelidir.” (4 HD 6.7.1988 t., e : 2991, k : 6936)

7-Temyiz kudretine sahip olan ve 14 yaşında bulunan kişinin ırz ve namusuna tasaddide bulunulması halinde, bu fiili işleyen kişi aleyhine, doğrudan doğruya mağdur tarafından manevi tazminat davası açılabilir. (4 HD 29.12.1960 t., e : 8613, k : 6973)

8-“-...evli erkek, kendisini dul veya bekâr göstererek, bir bayan ile nişanlanırsa, nişanlı bayan, kendisini dul veya bekâr gösteren erkekten, manevi tazminat isteyebilir. (4 HD 28.1.1976 t. 1975/6787, k : 932)        

9-Şikâyet hakkı, anayasal bir haktır. Kişi şikâyet edilmiştir. Bunun sonucunda ceza davası açılmıştır. Takipsizlik veya beraat kararı ile sanık, haklı çıkmıştır. Sadece takipsizlik veya beraat kararı, şikâyette bulunan kişiden manevi tazminat istemeye yeterli değildir. Şikâyetçi, kasten davacıya zarar vermek amacıyla hareket etmiş ise veya hiçbir duyum ve belirti olmadan, sırf “şüphe” üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikâyet etmiş ise, manevi tazminata mahkûm edilebilir. (4 HD 2.7.2001 t., e : 3084, k : 7047)

10-Davalı, davacının otomobilini tekmelemiştir ve onu korkutmuştur. Davalının, bu eylemleri nedeniyle korkarak arabasından inemeyen ve onun alaycı davranışlarıyla incinen, küçümsenen, aşağılanan davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmuştur. Olay nedeniyle, üzüntü ve korku duymuştur. Uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

(4 HD 16.4.2001 t., e : 541, k : 3863)

11-Yayın yoluyla saldırı ya da sözle kişilik haklarına saldırı eyleminde bulunulmuştur. Bu çeşit manevi tazminat davaları, mk. m. 24, bk. m. 49 dikkate alınarak çözümlenir. Uyuşmazlık, bilirkişiden rapor alınarak çözümlenemez. Bu tür davalarda, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile davanın sonuçlanması gerekir. (4 HD 27.3.2001 t., e : 2000/11214, k : 3029)

12-“-...manevi tazminatın miktarının takdiri, mahkemeye aittir. Bunun için bilirkişiye başvurulmasına gerek yoktur. (18.5.1953, 3274/2642)

13-Hukuki ihtilaf, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir. Hâkim, resen araştırma yapmalıdır. Bilirkişi tayin edilmesinde ve bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesinde yasa hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır. (Danıştay 5. daire, 14.6.1985 t, 435/1920)

14-Davalı, cumhuriyet başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermiştir. Davacıya hırsızlık ve sahte evrak düzenleme suçlarını isnat etmiştir. Davalı, hırsızlık ve sahte evrak düzenleme suçlarını ispat etmelidir. Davalı, hırsızlık ve sahte evrak düzenleme suçunu ispat etmezse, suçun yasal unsurlarının oluşması halinde, tck. nun 285. maddesinde düzenlenen iftira suçu oluşur. Bu durumda, bk. m. 60 yollaması ile zamanaşımı süresi, beraat kararının kesinleşmesinden itibaren bk. m. 60/1 e göre 1 yıl değil, tck. m. 102 ye göre 5 yıl (5237 tck m. 66/1-e’ye göre 8 yıl)’dır. (4 HD 19.2.2001 t., e : 548, k : 1637)

15-Ceza hâkiminin mahkûmiyet kararı, hukuk hâkimini bağlar. İftira suçundan mahkûm olan davalının, davacıya manevi tazminat ödemesine karar verilmesi gerekir. (4 HD 12.12.1989 t., e : 6679, k : 9576)
16-Tehdit, başkasına karşı ağır ve haksız bir zarara uğratacağının bildirilmesidir. Davalı, seni ceza evine attıracağım, demiştir. Bu şekildeki söz ve eylem, davacının yaşama güvenliğini ve ruh bütünlüğünü bozar. Bu nedenle, tehdit edilen kişi manevi tazminat isteyebilir. (4 HD 7.12.2000 t., e : 8266, k : 11217)       

17-“-...davalı, korkutmak amacı ile de olsa, kavga sırasında davacıya silah göstermiştir. Davacının, yaşam güvenliğini tehdit etmiştir. Korku ve panik yaratmıştır. Korku ve panik, davacının ruhsal ve fiziki değerlerine saldırı teşkil eder. Bu nedenle, uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekir.”

“Ölümle tehdit” eylemi, özgürlüğe, dolayısıyla kişisel değerlere yönelik bir saldırı niteliğindedir. Manevi tazminatı gerektirir. (HGK 20.3.1991 t., e : 1990/4-561, k : 137)

18-Resim, bir kimsenin dış görünüşünü, o insanı tanımaya imkân verecek biçimde yansıtan bir nesnedir. Bir kimse dış görüntüsü üzerinde hak sahibidir. kişinin fotoğrafı (resmi) üzerindeki hakları, “kişilik haklarından” dır. Hiç kimsenin fotoğrafı, “izni olmadan” yayınlanamaz. Davacının, kişilik hakları zarara uğramıştır. (4 HD 6.11.2000, e : 6884, k : 9658)

19-Telefon konuşmasının dinlenmesi ya da dinlenen konuşmanın yayınlanması, “ağır kusur” oluşturur. Kişilik haklarına ve kişinin gizli alanına saldırıdır. (4 HD 12.10.2000 t., e : 5220, k : 8659)

20-Manevi tazminat davasının “reddi” halinde, avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. (4 HD 8.2.1999 t., e : 1998/8677, k : 789)

21-Ailenin sahip olduğu değerlere karşı yapılan hukuka aykırı bir eylem, ailenin bir ferdine karşıda işlenmiş olsa, diğer aile fertlerinin de (çocuklarında) kişilik haklarına saldırı teşkil eder. Eylemden tüm aile fertlerinin “kişilik hakları” zarar görmüştür. Manevi tazminata hükmedilmelidir. (4 HD 9.5.1996 t., e : 3538, k : 3787)

22-“-...evlilik devam ederken, evlilik dışı birleşmeye teşebbüs, eşin, “kişilik haklarına” saldırı niteliğini taşır. (HGK 22.6.1994 t., e : 2-281, k : 425)

23-Velayetleri altındaki kızı zorla kaçırılmıştır. Irzına geçilmiş ve sarkıntılığa uğramıştır. Anne, baba ve “kardeşler” de gerçekleşen eylem , “ aile bütünlüğüne” yönelik olduğu için, kaçırılan küçükte dâhil olmak üzere ayrıca manevi tazminat isteyebilirler. Davacıların, konut dokunulmazlığı ihlal edilmiştir. Aile gizliliği ve can güvenliği tehlikeye sokulmuştur. Davacıların korunma altına alınmış olan, kişilik hakları saldırıya uğramıştır. Davalı, ayrıca davacının eşine de sarkıntılıkta bulunmuştur. Bu durumda, sanık davalı, manevi tazminat ödemekle yükümlüdür. (4 HD 13.11.1995 t., e : 8111, k : 85768)

24-“-...bir kızı kaçırıp, kızlığını bozan kişi, reşit değildir. Başka bir anlatımla, sanık, küçük bir kişidir. Kaçıran küçük aleyhine ( bk. m. 41) ve velisi aleyhine ayrı ayrı veya birlikte manevi tazminat davası açılabilir.” (4 HD 13.12.1993 t., e : 2301, k : 14550)

25-Bir haberin, hukuka uygun sayılabilmesi için, haberin içeriğinin gerçeğe uygunluğu yeterli değildir. Gerçek bir olaya, ana noktalarda, gerçek dışı unsurlar eklenmiş ise, artık hukuka uygunluktan bahsedilemez, manevi tazminat isteminin kabulü gerekir. (HGK 8.11. 1995 t., e : 4-687, k : 930)

26-Gazete ve gazetecinin sorumluluğu, “kusura dayanan” bir sorumluluktur. Haberi alan gazeteci ile haberi yayınlayan gazetenin bir kusuru yoksa haberin gerçeğe aykırı oluşundan dolayı manevi tazminata karar verilemez. (HGK 20.3.1991 t., e : 4-29, k : 130)

27-“-...yapılan yayınla kişilik hakları ihlal edilen küçük yanında, anne ve baba yararına da manevi tazminata hükmedilmelidir” (HGK 9.11.1979 t., 1978/4-264, k : 1351)

28-“-...geçirdiği bunalım nedeniyle hastaneye götürülerek koluna serum takılan genç kız hakkında “erkeklerle beraber olduğu, uyuşturucu kullandığı” şeklinde gerçek dışı haber yayınlayan ve resmini basan davalı gazete hakkında manevi tazminata hükmedilmelidir. (HGK 30.1.1991 t., e : 1990/4-571)

29-Manevi tazminat davalarında, davacı, fazlaya dair hakkını saklı tutamaz. Tazminatın bir bölümünü isteyip, daha sonra diğer bölümü için “ ek dava” açamaz. (HGK 27.3.1981 t., e : 1979/9-1481, k : 251) 

30-Yerel mahkemece, karar özetinin, aynı dergi veya gazetede yayınlanmasına karar verilebilir, fakat kararın gerekçe ve hüküm fıkrasının yayınlanmasına karar verilemez. (4 HD 26.10.1995 t., e : 7784, k : 7767)

31-“-...kişilik haklarına tecavüz fiilinden kaynaklanan manevi tazminat davalarında, davacının olayın meydana gelmesinde, “tahrikinin de” bulunması halinde, tahrik, tek başına manevi tazminat talebinin reddine neden olmaz. Kural olarak “tazminat tutarını belirlemede” göz önünde bulundurulur. (HGK 23. 10. 1996 t., e : 4-553, k : 724)

32-Fiille tazminat arasında makul bir orantı olması lazımdır. Bakanlıkça atanan bir memurun, işe başlatmamakta direnen valinin bu davranışı, “ ağır bir kişisel kusur” ve davacının kişilik haklarına saldırı sayılır. (4 HD 30.5.1979 t., e : 2382, k : 7230)

33-TRT kurumunun yayın yoluyla işlediği suçlarda veya haksız fiillerde, dava açma süresi, yayının yapıldığı tarihten itibaren 60 gündür” (2954 trt.. k. m. 28/son : 4 HD 4.12.2000 t., 2000/6989 e., 2000/11030)

34-Mirasçı ve yakınlarının onayı alınmadan, bir cesedin gözünün insancıl amaçlarla da olsa, başka bir kimseye takılması, manevi tazminatı gerektirir. (4 HD 10.3.1977 t., e : 3455, k : 2751)

35-Elinden makinesi alınarak resim çekmesine engel olunan foto muhabiri manevi tazminat isteyebilir. (4 HD 28.6.1971 t., e : 4922, k : 6390)

36-“-...eseri başka birisi tarafından haksız olarak çoğaltılıp dağıtılan kişi, fsek. 68 ve 70/3 maddelerine göre dava açabilir. mk. 24/a maddesine göre de maddi ve manevi tazminat isteyebilir.” (11 HD 31.3.1997 t., e : 1850, k : 2313)

37-Şahsiyet hakkı hukuka aykırı olarak tecavüze uğrayan “mümeyyiz küçük” yasal temsilcisinin iznine bağlı olmadan, “tek başına” dava açabilir. (4 HD 21.9.1995 t., e : 5439, k : 6448) 

38-“-...babalık davası devam ettiği sürece manevi tazminat talep şartları ( mk. m. 305) mevcut ise, tazminata hükmolunabilir”. (2 HD 29.12.1970, 3261/7192)

39-Ceza davasında : “-...davacı ceza kovuşturmasında verdiği davaya müdahale ( katılma) dilekçesinde davalının sebep olduğu haksız eylem yüzünden ... tl sı manevi tazminat isteminde bulunmuştur. İstemden fazla, manevi tazminata hükmedilemez.” (4 HD 27.12.1968 t., 10533/1063)

40-Manevi tazminat davası, kısmi dava olarak açılamaz. Manevi tazminatın tümü için (tam) dava açılması gerekir. Davacı, manevi tazminatın bir kısmı için dava açarsa, yani fazlaya ilişkin manevi tazminat isteme hakkını saklı tutarsa, daha sonra saklı tuttuğu manevi tazminat alacağı için ek bir dava açamaz, ek davası reddedilir.” (HGK 27.3.1981 t., 9/1481-251 ; HGK 2.7.1980, 3/1477-2113)

41-“-...ırz ve namusa tasaddi edildiğinden ötürü, davacı manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı, temyiz kudretine haiz olup, reşit değildir. Bu gibi manevi tazminat talepleri, münhasıran şahsa bağlı haklara ilişkindir. mk. m. 16 uyarınca bu konuda açılacak manevi tazminat davası doğrudan doğruya temyiz kudretine haiz küçük tarafından açılabilir. Ancak temyiz kudreti yok ise, kanuni mümessil manevi tazminat davası açmalıdır” (3 HD 29.12.1960, 8613/6973)