T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2017/17-3195
K. 2021/1317
T. 2.11.2021

TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN ARAÇ HASARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( İşletenin Kusurlu Sayılmaması İçin Kendisinin veya Eylemlerinden Sorumlu Olduğu Kişilerin Aracın Gözetimi ve Özen Görevi Yönünden Gerekli Tedbirleri Almış Olması Gerektiği - İşletenin veya Adamlarının Kusuru ile Aracın Çalınması veya Gasp Edilmiş Olması Hâlinde Bu Aracın Meydana Getirdiği Eşyaya ve Bedene Verilen Zararlardan İşleten Sorumlu Olduğundan Onun KZMMS Sözleşmesini Yapan Sigortacının da Sorumlu Olduğu )

İŞLETENİN VEYA ADAMLARININ KUSURU İLE ARACIN ÇALINMASI VEYA GASP EDİLMİŞ OLMASI ( Bu Aracın Meydana Getirdiği Eşyaya ve Bedene Verilen Zararlardan İşleten Sorumlu Olduğundan Onun KZMMS Sözleşmesini Yapan Sigortacının da Sorumlu Olacağı - Sigortacının ise Böyle Bir Zararı Karşıladıktan Sonra Sigorta Ettiren İşleticiye Karşı Rücu Hakkını Kullanabileceği )

GÖZETİM TEDBİRİ ARAŞTIRMASI ( Mahkemece İşletenin Kusurlu Sayılmaması İçin Kendisinin veya Eylemlerinden Sorumlu Olduğu Kişilerin Aracın Gözetimi Yönünden Gerekli Tedbirleri Almış Olup Olmadığı Noktasında Yeterli Araştırma ve İnceleme Yapılmaması Hatalı Odluğundan Bozma Kararına Uyulması Gerektiği - Önceki Kararda Direnilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olup Direnme Kararının Bozulacağı )

2918/m. 85, 86, 107

ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarının tahsili istemine ilişkindir.İşletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi ve özen görevi yönünden gerekli tedbirleri almış olması gerekir. Buna karşılık, işletenin veya adamlarının kusuru ile aracın çalınması veya gasp edilmiş olması hâlinde, bu aracın meydana getirdiği eşyaya ve bedene verilen zararlardan işleten sorumlu olduğundan, onun KZMMS sözleşmesini yapan sigortacı da sorumlu olmaktadır. Sigortacı ise, böyle bir zararı karşıladıktan sonra sigorta ettiren işleticiye karşı rücu hakkını kullanabilecektir.

Somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece, işletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri almış olup olmadığı noktasında yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

Açıklanan nedenlerle; yerel mahkemece, Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.

DAVA : 1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa (Kapatılan) 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin işleteni olduğu park hâlindeki aracın davalının maliki ve trafik sigorta şirketi olan aracın çarpıp kaçması sonucu hasarlandığını, çarpan aracın davalıya ait olduğunun emniyete yapılan ihbar üzerine anlaşıldığını ancak davalının suç uydurarak aracının çalındığını iddia ederek kaza tespit tutanağını imzaladığını, tutanağa aktarılan bu iddia nedeniyle davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödemekten kaçındığını, oysa davalının çalıntı yönünde bir ihbarı bulunmadığı gibi tanık beyanlarına göre de aracı kullananın davalının oğlu olduğunu ileri sürerek 11.315,62TL tutarındaki hasarın tazminat bedeli ile 580,85TL tutarındaki hasar tespit giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı .... vekili cevap dilekçesinde; bahsi geçen aracın müvekkilinin ticari aracı olduğunu, iş sonrasında dükkanının önüne park ederek bıraktığı yerden hırsız ya da hırsızlar tarafından çalınmak suretiyle müvekkilinin bilgisi ve iradesi dışında iddia edilen olayın meydana geldiğini, müvekkili evinde iken aracının park ettiği dükkanının önünden çalınıp dava konusu olaya karıştığını gece evine gelen polislerden öğrendiğini, aracın ikinci el olarak alındığını ve yedek anahtarının da bulunmadığını, ihbar üzerine polislerle birlikte iş yerine gidilerek aracın anahtarının müvekkilinin her zaman muhafaza ettiği çelik kasasından çıkarıldığını ve polise teslim edildiğini, aracın kelebek camı tabir edilen camının aralanarak kapısının içeriden açılarak çalındığının anlaşıldığını, çalınma olayında müvekkiline atfedilebilecek kusur ve ihmalin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; talep edilen zararın kaza tarihinde geçerli olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın A.3. maddesine göre teminat kapsamı dışında kaldığını, çalınan veya gasp edilen araçlar nedeniyle işletenin sorumluluktan kurtulabildiği hâllerde sigortacının da sorumluluktan kurtulacağını, kusur durumunu ve hasar miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

7. Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25.10.2013 tarihli ve 2013/320 E., 2013/887 K. sayılı kararı ile; dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile talep hâlinde dosyanın nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

8. Dosya kendisine gönderilen Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10.07.2014 tarihli ve 2014/5 E., 2014/184 K. sayılı kararı ile; davacıya ait aracın davalının aracının çarpması sonucunda hasarlandığı, davacının hasar bedelini davalı ile davalının sigorta şirketinden talep ettiği, davalının ise aracının o gece çalınmış olduğunu, aracın çalındığından ve kazadan polisler gelince haberdar olduğunu beyan ettiği, kazayı gören olmadığı gibi tanık beyanlarından da aracın çalınmamış olduğunun anlaşıldığı, davalı ile yakınları tarafından hasarın gerçekleştirildiğine ilişkin delil bulunmadığı, davalı sigorta şirketinin aracın çalındıktan sonra sebep olduğu zarardan sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince 24.11.2014 tarihli ve 2014/20445 E., 2014/16711 K. sayılı kararı ile;

“…Dava trafik kazasından kaynaklanan araç hasarının tahsili istemine ilişkindir.

2918 Sayılı KTK'nun 107.maddesinde, “ Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. ZMSS Genel şartlarının A.3-J maddesi gereği, çalınan veya gasbedilen araçların sebep oldukları ve KTK'na göre işletenin sorumlu olmadığı zararlar ile aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talep ile çalan ve gasbeden kişilerin talepleri, teminat dışındadır.

Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, 2918 Sayılı KTK.nun 107. maddesi uyarınca, işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için aracın sadece çalındığını kanıtlaması yetmemekte, bununla birlikte çalmanın önlenmesi bakımından olağan, makul, uygulanabilir türden gerekli tüm önlemlerin yerine getirildiği halde, çalmanın önüne geçilemediğini de kanıtlaması gerekmektedir.

Davalılar davacıya ait aracın hasar görmesine neden olan aracın kayıt maliki ile zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır.

Somut olayda, davaya konu kaza 27.01.2013 tarihinde saat 22.20 sıralarında meydana gelmiş, davalı araç maliki, aracın aynı tarih ve saatlerde çalındığını iddia etmiş, ancak 28.01.2013 saat 00.36 tarihinde karakola müracaat etmiştir. Araçta düz kontak yapılmadığı, tespit edilen parmak izlerinin davalının çalışanlarına ait olduğu tespit edilmiştir. Gerçek işleten ancak, çalma ve gasp eyleminin gerçekleşmesinde kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin kusuru bulunmadığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Aksi takdirde gerçek işleten ile farazi işleten (hırsız ve gasp eden) müteselsilen sorumlu olacaktır. İşletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri almış olması gerekir. İşleten ve fiillerinden sorumlu olduğu kişiler tarafından aracın kapı ve camlarının kapatılmış olması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakmaması, sürücü ve yardımcıları seçmede, talimat vermede, denetlemede, her türlü özeni gösterdiği hususlarının ispat edilmesi gerekmektedir. Bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09.06.2015 tarihli ve 2015/561 E., 2015/591 K. sayılı kararı ile; bozma kararı gerekçesinde belirtilen çalındığı iddia olunan araçla ilgili kapı ve camlarının kapatılmış olması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakılmaması, sürücü ve yardımcılarını seçmede talimat vermede denetlemede her türlü özenin gösterildiği ve bunların ispatı hususunun somut delillerle ispatının mümkün olmadığı, kazanın 27.01.2013 günü 22.20 sıralarında meydana geldiği, davalıya ait 16 ... plakalı aracın, davacının 16 ABF 23 plakalı aracı dışında park hâlindeki birçok araca çarparak kaçtığı ve başka bir sokakta park hâlinde bulunduğu, kazayı gören olmadığı gibi herhangi bir kamera kaydının da olmadığı, davalının, çocuklarının ve çalışanlarının söz konusu kasalı ticari aracı dükkanda taşıma işlerinde kullandıklarının ve dükkanın önünde açıkta park hâlinde bıraktıklarının dosya kapsamından anlaşıldığı, olayın pazar gecesi meydana geldiği, dükkanın o gün kapalı olduğu, dolayısıyla davalının aracı kontrol etme imkanın olmadığı, fark etme gibi bir durumun söz konusu olamayacağı, davalının kazadan sonra polis memurlarının eve gelmesi ile kazadan haberdar olduğunun sabit olduğu, davalının oğlunun kaza gün ve saatinde arkadaşlarıyla maç izlediğinin tanık beyanlarından anlaşıldığı, davalının dükkanının faaliyet gösterdiği (doğrusu göstermediği) pazar günü çalışanlarından haberdar olmasının beklenemeyeceği, davalının aracın tek anahtarı olduğunu ve dükkanda kasada olduğunu söylediği ve polislerce de aynı gün akşam kasada olduğunun tespit edildiği, araçta davalı çalışanlarının, eşinin, çocuğunun izi mevcut olup aracı kullananlar olduklarından parmak izlerinin bulunmasının normal olduğu, aracın düz kontak yapılarak çalıştırılmadığı yani anahtarla çalıştırıldığının emniyet tutanakları ile belirlendiği, araç eski bir kamyonet olup herhangi bir şekilde ve başka anahtarla çalıştırılmasının mümkün olabileceği, aracın davalı veya çalışanlarınca kullanıldığı ve kaza yapıldığına ilişkin somut delil bulunmadığı, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/9227 soruşturma ve 2013/6269 karar numaralı dosyasında davalı ve çalışanları ile oğlu hakkındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokmak ve mala zarar verme suçundan delil yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara karşı Yalova Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itirazın reddedildiği, davalının kusurlu olduğu ve özen görevini yerine getirmediği yönünde delil bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; zararın meydana gelmesinde işletenin veya onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin kusurlu (sorumlu) olup olmadığının ve dolayısıyla zararın poliçe teminatı kapsamında kalıp kalmadığının tespiti bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

15. İşleten; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun (KTK) 3. maddesinde, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış, ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimselerin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. Kanun'un 85. maddesinde ise; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. İşletenin sorumluluktan kurtulabileceği durumlar ise 86. maddede sayılmıştır.

16. Karayolları Trafik Kanunu'nda işletenin sorumluluktan kurtulabileceği hâller sadece 86. madde ile sınırlı tutulmamış, 107. madde ile işletenin, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, motorlu aracın çalınmasında kusurlu olmadığını kanıtlayabilmesi hâlinde, o motorlu aracın meydana getirdiği zarardan sorumlu olmayacağı hükme bağlanmak suretiyle 86. maddede sayılan kurtuluş beyyinelerine bir yenisi daha ilâve edilmiştir (Ulaş, Işıl: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s. 904).

17. Karayolları Trafik Kanunu'nun “Çalınan veya gasbedilen araçlarda sorumluluk” başlıklı 107. maddesi aynen; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir. Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir…” şeklinde düzenlenmiş, poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası (KZMMS) Genel Şartları'nın A.3-J uyarınca; “Çalınan veya gaspedilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletenin sorumlu olmadığı zararlar ile aracın çalındığını veya gaspedildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gaspeden kişilerin talepleri” teminat kapsamı dışında bırakılmıştır.

18. Anılan madde uyarınca işletenin bu sorumluluktan kurtulabilmesi için sadece aracının çalındığını veya gasbedildiğini kanıtlaması yeterli olmayıp, işletenin ayrıca çalınma veya gasp eyleminde hiçbir kusuru bulunmadığını da ispatlaması zorunludur. Zira araç sahibi, onun izinsiz kullanılmasını önlemek için gözetim ve bakımdan kaynaklanan gerekli bütün dikkat ve özeni göstermelidir. Eş söyleyiş ile; çalınmanın önlenmesi bakımından olağan, makul, uygulanabilir türden gerekli tüm önlemler yerine getirildiği hâlde, çalmanın önüne geçilemediğinin de kanıtlanması gerekmektedir. Gerçek işleten ancak, çalma ve gasp eyleminin gerçekleşmesinde kendisi veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin kusuru bulunmadığını ispat ettiğinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Aksi takdirde gerçek işleten ile farazi işleten (hırsız ve gasp eden) müteselsilen sorumlu olacaktır. İşletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi ve özen görevi yönünden gerekli tedbirleri almış olması gerekir. Örneğin; işleten ve fiillerinden sorumlu olduğu kişiler tarafından aracın kapı ve camlarının kapatılmış olması, kontak anahtarının araç üzerinde veya kolayca elde edilebilecek bir yerde bırakılmaması, sürücü ve yardımcılarını seçmede, talimat vermede, denetlemede, her türlü özeni gösterdiği hususlarının ispat edilmesi gerekir. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2011 tarihli ve 2011/17-398 E., 2011/434 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

19. Buna karşılık, işletenin veya adamlarının kusuru ile aracın çalınması veya gasp edilmiş olması hâlinde, bu aracın meydana getirdiği eşyaya ve bedene verilen zararlardan işleten sorumlu olduğundan, onun KZMMS sözleşmesini yapan sigortacı da sorumlu olmaktadır. Sigortacı ise, böyle bir zararı karşıladıktan sonra sigorta ettiren işleticiye karşı rücu hakkını kullanabilecektir (Ulaş-s.907).

20. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu kaza 27.01.2013 tarihinde saat 22.20 sıralarında meydana gelmiş, davalı araç maliki, aracın aynı tarih ve saatlerde çalındığını iddia etmiş, ancak 28.01.2013 tarihinde saat 00.36 tarihinde karakola müracaat etmiştir. Aynı gece park hâlindeki birden çok araca çarpılmıştır. Araçta düz kontak yapıldığı yönünde bir bulguya rastlanılmadığı belirtilmiş, tespit edilen parmak izlerinin davalının çalışanlarına ait olduğu belirlenmiştir. Kovuşturma raporlarında aracın çalındığı yönünde müşteki Berat'ın beyanı dışında bir bulguya rastlanmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça aracın anahtarlarının kasada muhafaza edildiği belirtilmesine rağmen, işyerinde çalışan tanık ... yeminli ifadesinde “…arabanın 4-5 tane anahtarı vardı dükkanda asılı dururdu bunlardan bir tanesi arabayı çalıştırıyordu diğerleri ise arabanın ön ve arka kapısını açıyordu araba eski model olup kapıların ve motorun çalıştırılması ayrı ayrı anahtarları vardı araba çalındığında ve sonrasında anahtarların dükkanda olup olmadığını bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece, işletenin kusurlu sayılmaması için, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin aracın gözetimi yönünden gerekli tedbirleri almış olup olmadığı noktasında yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

21. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun'un 440-III/1 maddesi gereğince miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.11.2021 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır