Yabancı bir müvekkil şirketin ülkemizde bulunan büyük bir şirketten alacağı için ilamsız bir takip başlatmıştık. İlamsız takibe itiraz gelir diye beklerken beklenen itiraz şaşırmamıza rağmen gelmedi ve takip kesinleşti..

Akabinde ilgili şirkete gidip borcu güzel bir şekilde konuşarak tahsil edelim diye İcra Memuru bir hanımefendi ile ilgili şirkete gittik. Derdimiz ne ses çıkarmak, ne Sayın şirket sahibi Beyefendiyi rahatsız etmek, ne de kötü herhangi bir sonuca sebebiyet vermekti.

Şirket sahibi Beyefendi ilgili ödeme emrini aldıklarını ve avukatlarına itiraz etmeleri için gönderdiklerini söyleyip; ilgili e-maili bize göstererek, “Ödeme emrine itiraz edilmedi ise ödemeyi yapmak zorundayız o halde, avukatımız bir gelsin ödeme emrine itiraz etmemişse sizi muhasebe departmanımıza yönlendirelim Avukat Bey” diyerek bizleri başlangıçta güzel bir şekilde karşıladı.

Bunun üzerine ilgili şirket sahibi Beyefendi’nin gayet bilinçli ve kibar oluşuna gerçekten sevindik.

Bu arada beklenen meslektaşımız geldi. Gelir gelmez biz zaten borçlu olduklarını da bildiğimiz için ilgili meslektaşın itirazın yapılmadığını dile getireceğini beklerken meslektaşımız bir an için kendileri ile aynı mesleği icra ettiğimizi herhalde unutarak profesyonel ve hiç kibar olmayan bir üslup ile “herhangi bir ödemenin asla yapılmacağını ve istersek haciz yapabileceğimizi” alttan alttan gülümseyerek belirttiler.

Bunun üzerine avukat gelmeden evvel “İtiraz yapılmamış ise sizi muhasebeye yönlendirelim Avukat Bey” diyen sevgili şirket sahibi patronumuz da Avukatının “Haciz yapın bakalım nolacaksa artık yapabilecek misiniz” diye alttan alttan gülümsemelerinden ilham almış olsa ve herhalde avukatımızın bir bildiği vardır diye artık düşünse gerek “paramız yok, yazın şirketteki eşyaları isterseniz” diye alttan alttan gülümsemelerle haciz yapabileceğimi belirtip avukatına eşlik etmeyi seçti tabiki..

Akabinde başladık hacze..

Gülüp eğlenen Sevgili şirket sahibi Beyefendi ve avukat şirket sahibinin odasındaki değerli tabloları da haciz tutanağına yazdırınca bir an için gülüşmelerine son verdiler, susuverdiler ve işin rengi o noktadan sonra değişmeye başladı.

(i) Açılmasını istediğimiz kasa, meslektaşımızın “açabiliyorsanız açın” cevabı ile karşılandı; (ii) bir kasa para bir çantaya koyularak kaçırılmak istendi; (iii)  paralar ile kaçan kişi İcra Memuru hanımefendi tarafından durdurulunca ağza alınmayacak laflara memure hanım maruz kaldı; (iv) meslektaşımız kolumuzdan tutup bizi iteleyerek farklı bir odaya sokmaya ve zor kullanmaya çalıştı; (v) sonra bunun da şahsımı vazgeçirmeye yetmediğini anlayınca meslektaşı olduğumu unutarak şahsımı tehdit etti.

En sonunda baktı yok, biz vazgeçmedik ve kapıya içerdeki malları almak için araç geldi. İşte o zamanda UYAP üzerinden icra veznesine ödeme  emrinde yazan tutarı yatırdığına dair dekontu getirip “artık bu şirkete giremezsiniz” diye büyük bir hava ile dekontu arkasındaki bir grup ordu ile bizlere ibraz etti..

Dekont ibrazı sırasında bir an için düşündüm. Zaten biz buraya bu ödemeyi almaya gelmemiş miydik? Şu anda sevinmesi gereken taraf dolayısı ile biz değil miyiz? 

İki-üç saattir ödenmemesi için uğraştıkları borcumuzu ödedikleri için neyin havası bu?

Cevabı basitti aslında. Süreyi kaçırdığı için ön planda olan meslektaşımız sıkıntılar çıkartarak ön plana bizi aldığı için mutlu olmuştu.

Tabi bu arada meslektaşımız bizi 2-3 saat orada sıkıntı çıkararak uğraştırmış, bu arada gidip menfi tespit davası açmış,  icra veznesine henüz para yatırmadan icra veznesindeki paranın yatırılmaması için yüzde 20 teminat da yatırarak “ihtiyati tedbir kararı aldırmış” ve sonra bize ödeme yaptığına dair banka dekontunu sunmuştu ve 7 günlük kesin süreyi kaçırdığı gerçeğini bir şekilde kendince telafi etmişti.

Özetle o gün icra dairesine ödeme emrinde yazan meblağı yatırmış olmalarına rağmen ve biz zaten bu ödeme için oraya gitmiş olmamıza rağmen ilgili tutarı mahkemeden çekemedik ve sevgili avukatımız hatasını müvekkilinin gözünden artistlik hareketler ile o an için gizlemiş oldu.

Peki sonra ne mi oldu?

Hiç ama hiç iyi hazırlanmamış bir dava dilekçesine cevap dilekçesi yazmakta hiç zorlanmadık.  Haciz günü kapak hesabını hesaplatmadan sadece ödeme emri ile hacze gittiğimizden ve Sevgili Avukatımız sadece ödeme emrindeki tutarı icra veznesine yatırdığından ve bu tutar üzerinden yüzde 20’lik teminat yatırdığından Sayın Mahkemeye haciz gününde ödenmesi gereken toplam meblağı gösteren kapak hesabını da sunarak hem dosya borcunun tam yatırılmadığını hem de dolayısı ile eksik miktar üzerinden eksik teminatın mahkeme veznesine yatırıldığını gerekçe göstererek ve diğer hukuki gerekçelerimizi de ileri sürerek ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ettik.

Sayın Mahkeme karşı tarafa eksik kısmın bir hafta içerisinde yatırılmasını aksi halde ihtiyati tedbirin kaldırılacağına karar verdi. Ne mi oldu sonra?

Meslektaşımız bu bir haftalık kesin süreyi de kaçırdı..

Sonra ne mi oldu?

Gidip anında müvekkilimizin hakkı olan parayı çekip müvekkilimize gönderdik. Şu anda hala daha parayı çektiğimizi daha bilmediklerine eminim.

Tabi bununla birlikte meslektaşımız hakkında tehditden dolayı suç duyurusunda bulunmanın yanı sıra, Baromuza da disiplin soruşturması için başvurduk. Aynı zamanda haciz mahalinde tarafımızı darp etmeye yeltenen kişiler hakkında da suç duyurularında bulunduk.

Özetle değerli meslektaşlar avukatlık farklı, artistlik farklı mesleklerdir. Ne kadar iki farklı taraf olunursa olunsun karşımızdaki avukatın da bizim meslektaşımız olduğunun bilinciyle nazik ve kibar hareket edilmeli; olaylara profesyonel bir şekilde bakılarak olayları kişiselleştirmemeli ve duygusallaştırmamalıdır. Yoksa ne mi olur?

Müvekkilinize para, zaman ve itibar kaybettirirsiniz ve müvekkilinize kaybettirirseniz unutmayın siz kaybedersiniz, başkası değil.


Not: Kaynak olarak  “Av. Mehmet Fatih YAŞAR” ve “HukukiHaber.Net” ibarelerine yer verilmek şartıyla yazının kullanılması ve paylaşılmasına rıza gösterilmiştir.