23 Nisan 2020’de basında çıkan bir açıklamamda;
“....Önemli olan bayramı önce içimizde yaşatmaktır. Bayraklarımızı açıp, akşam 21.00’de hep bir ağızdan İstiklal Marşı’mızı aynı saatte yayınlayacak televizyonlarımızı da açarak birlikte söyleyeceğiz. 23 Nisan, Türk Milletinin kendi geleceğini belirlediği, egemenliğin millet iradesine bırakıldığı ve milletin bağımsızlığını tüm dünyaya haykırdığı, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından birisidir. Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulusal egemenlik, ulusun namusu, onuru ve şerefidir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünya üzerinde benzeri bulunmayan ve çocuklara armağan edilen tek bayramdır...” diye Corona virüsün yaşandığı dönemde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının önemini belirtmeye çalışmışım.
Bu gün Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 105. yıl dönümünü kutluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti dünyada çocuk bayramını kutlayan ilk ve tek devlettir.
İlk başta yasal adı "Çocuk Bayramı" olmasa da, daha sonra çocukları koruma amaçlı Himaye-i Etfal Cemiyeti'ne gelir yaratma amacıyla 1927'den itibaren çocuk bayramı olarak kutlanmıştır. Bayramın adı 1935'te "Hâkimiyet-i Milliye Bayramı", 1981 yılında ise "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olmuştur.
23 Nisan'ın Türkiye'de ulusal bayram olarak kabul edilmesinin nedeni, 1920'de o gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmış olmasıdır.
23 Nisan bayramını iki yönden değerlendirmek zorunludur.
Bunlardan biri 23 Nisan'ın çocuk bayramı olmasıdır. Gerek Çanakkale ve gerekse Ulusal kurtuluş savaşında cephede çok şehit verdik. O dönemde türkülerde söylendiği gibi on beşlileri yani on beş yaşında olan çocukları bile cephelere gönderiyorduk.
Şehitlerimiz de çoktu ve bu şehitlerin çocukları öksüz ve yetimdiler. Bunlara sahip çıkmak ve sevindirmek bir bayram yaşatmak elbette ki saygıdeğer ve çok isabetli bir düşünceydi. Bu bayramın ilk kutlamasına 6 ülkeden katılım olmuştu. Daha sonra bu bayrama 40'ın üstünde ülke katıldı ve bizim çocuk bayramımız tüm çocukları kucakladı.
Çocukların istismar edilmeleri, cinayetlere kurban gitmeleri, emeklerinin sömürülmeleri, eğitimlerinden yoksun bırakılmaları, sağlıklı beslenmemeleri ve sağlıklı bir çevrede yaşamamaları, savaşlar da sığınaklarda doğmaları, ülkelerinden koparılmaları bizleri üzmektedir.
Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2024 yılında Cumhuriyet savcılıklarına çocukların şüpheli olduğu 424 bin 911 dosya geldi. Dosyalar 665 bin 241 suç içeriyordu. Şüpheli çocuk sayısı ise 483 bin 016. Bunun 285 bin 292’si, 2024 yılına ait.
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale’ye gelen ve burada ölen işgal güçler askerleri ve yakınlarına 1934 yılında şu şekilde seslenmişti;
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Böyle sine evrensel ve tüm insanlığı kapsayan bir düşüncenin devamında kendi bayramını tüm ülke çocukları ile paylaşmak Türkiye’nin gurur duyması gereken bir olaydır.
Öte yandan 23 Nisan 1920 tarihi halkın egemenliğinin ilan edildiği gündür. Bayramın çocuk bayramı olması yanında bu niteliği de çok ama çok önemlidir.
Bu konuda Atatürk:
" Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir ." demişti.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı bir daha yürekten kutluyorum.