Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel, 2 ocak 2019 da sınavda kopya çektiğini saptadığı öğrenci Hasan İsmail H. tarafından silahla iki el ateş edildikten sonra 17 kez bıçaklanarak öldürüldü. Bu sanık hakkında Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti.

Kan donduran bu cinayetin Sanık avukatı olarak görev yapan Vahit Bıçak’ın sözde savunması hukukçular tarafından tepki ile karşılandığı gibi sosyal medyada Vahit Bıçak’ın yargılanması için binlerce tweet atıldı ve sonuçta adı geçen hakkında açılan kamu davasında 1 yıl 5 ay 15 gün hapis kararı verildi.

Hasan İsmail H.’in avukatı sıfatı ile Prof. Dr. Vahit Bıçak’ın mahkumiyetine neden olan bazı iddialarını anımsatmak istiyorum:

-  Sanık maktule nin cinsel taleplerine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Sanık cinsel saldırı suçunun mağduru olmuştur. Maktule nin doymak bilmeyen arzı ve hırslarına karşı sanık, psikolojik bulanıma girmiş, tedavi görmüştür. Ceren Damar şu an hayatta olsaydı cinsel saldırıdan yargılanacaktı.

- Sanığın vücudunu geliştirmesi, maktuleye çekici gelmeye başlamıştır. Ceren Damar, sanık Hasan İsmail H.’i rahatsız ediyordu. Sanık, öldürdüğü Ceren Damar’ın cinsel isteklerine boyun eğmek zorunda kalmış, Ceren Damar sanığa cinsel saldırı suçunda bulunmuştur. Sanık, cinsel saldırı mağdurudur. Sanık, Ceren Damar’ı hocası olarak gördüğünü söyleyip onu reddetmiştir. Ancak görüşmeleri devam etmiş ve cinsel birliktelik yaşamışlardır. Sanık Hasan taciz mağdurudur. Danışman hocası Ceren Damar ile cinsel ilişkileri vardı. Ceren, Hasanı tehdit ederek bu ilişkiyi devam ettirmiştir.

- Üniversiteler fantezilerini giderme aracı olarak öğrencileri kullanamaz. Bıçak mahkemede müvekkilinin cinsel istismar mağduru olduğunu ileri sürerken, dinlenen bir tanığa

- çocuklarımızı cinsel tacizde bulunan hocalara teslim etmek konusunda ne düşünüyorsunuz. Diye sormuştu.

Bıçak bu açıklamaları ile yetinmemiş sosyal medyada:

- Sevgili lise ve üniversite öğrencisi gençler, üzerinizde otorite kullanma yetkisine sahip öğretmen, öğretim üyesi, okutman, araştırma görevlisi vs. yüksek not verme veya başka vaatlerle cinsel talepte bulunursa sakın sessiz kalmayın... Kanunlarımız ırza karşı meşru müdafaaya izin vermektedir. Şeklinde paylaşımlarda bulunmuştur.

Yukarıda belirttiğimiz açıklamaları ve paylaşımları nedeni ile hakkında açılan kamu davasında 1 yıl 5 ay 15 gün hapis kararı verilen Avukat Bıçak’a ayrıca Damar ailesinin şikayeti üzerine Baro Disiplin Kurulu tarafından da kovuşturulmuş “Olumsuz kamuoyu oluşturma, ün kazanma ve iş sağlama, avukatlık vakar ve onuruna yakışmayan üslup, mesleğin itibarını zedeleyen tutum ve davranış “ nedeni ile 708 lira para cezası verildi.

Ancak Bıçak karara itiraz edince Türkiye Barolar Birliği Kurulu para cezasına ilişkin kararı kınama cezasına çevirdi.

Vahit Bıçak’ın söz ve eylemlerinin kamuoyunda büyük tepki yaratması nedeni ile İçişleri Bakanlığı da Vahit Bıçak’ın 30 yıldır görev yaptığı Polis Akademisindeki görevine son vermiştir.

KAN DONDURUCU BAŞKA ÖRNEKLER

Nurtaç Canan da 23 yıllık evliliğinde eşinden şiddet gören kadınlardan biriydi. Ayrılmaya karar verdiği kurşun yağmuruna tutuldu. Kurşunlarla yaralanıp öleceğini düşünen Canan, ölümle yaşam arasında can çekişirken, can havliyle kanıyla yere “Annem babam hakkınızı helal edin. Beni Ragıp vurdu. Üzülmeyin. Kurtuldum” diye yazmıştı.

Nurtaç Canan kim bilir yaşamı boyunca ne kadar acı çekmişti ki kanlar içinde çırpınırken “ölmeyi kurtuluş” olarak değerlendirmişti. Demek ki “yaşamak” onun için dayanılmaz acılar çekmekti, işkenceydi, korkuydu, tehditti, her gün ölmekti. Ölümden son anda döndü. Yaşadıklarını şöyle özetliyordu:

“Korktuğum için şikayette bulunamadım hiç. Genç kızları taciz etti. Müşterimle beni aldattı. Beni vurduktan sonra babamı arayıp ‘Git kızını öldürdüm, cenazesini kaldır’ diyor. Bana hayatı boyunca ‘Benden ayrılamazsın seni sakat bırakırım’ deyip durdu. Öldüremediği için benden vazgeçmiyor. Yarım bıraktığı işi tamamlayacak. Lütfen beni kurtarın.

Nurtaç Canan’ın şüpheli eşi Rağıp Canan yakalandığında hepimiz sevinmiştik. Ancak bu şüphelinin avukatı hiç beklenmedik şekilde bir savunma yaparak:

- Müvekkilim, karısını ÇOK SEVDİĞİ İÇİN duygularına hakim olamadı. dedi.

2006 yılında benzer bir olaya daha tanık olmuştuk. Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde “berdel” usul ü ile evlendirilen ve “erkek çocuk doğuramadığı” gerekçesiyle eşinin ailesinden gördüğü baskılara dayanamayıp İstanbul'la yerleşen Gülistan Gümüş, “berdel” bozulur diye köyüne geri dönmüştü. Gümüş, köyünde uzun namlulu silahla tarandı.

Sanık avukatı Zafer Yaşlı ise, şöyle konuştu:

- Tabiri caizse, kafeste bir kuştur. 20 avcı olmaz. Bir silah yakalanmıştır. O silahı kullanan suçunu itiraf etmiştir. Sadece bizim bölgede değil, dünyanın neresine gidilirse gidilsin, bu durumlar vardır. Bu vatan aşkı gibi, Allah aşkıdır. Burada bazı kesimler namuslarını candan öte görür. Bu kadının öldürülmesi basit bir namus cinayeti değildir... Ölen kadın masun değildir.

Avukatı hiç beklenmedik şekilde bir savunma yaparak:

Bu olayda öldürülen kadın önce bir sandığın içine konulduğundan avukat Yaşlı “kafeste bir kuş” sözlerini kullanmış, hazır bir kurban için 20 kişinin değil bir kişinin yeterli olabileceğini belirtmiş ve Gümüşün masun olmadığını belirterek, namus-töre cinayetini vatan-Allah aşkına benzetmiştir.

Diyarbakır Barosunun disiplin yönünden bir yaptırıma gerek olmadığı kararı Türkiye Barolar Birliğinin kararı ile bozulunca bu kez bu avukat hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 158. maddesi uyarı cezası verildi.

Görüldüğü gibi hem yargı ve hem de barolar avukatların uygun ve etik olmayan sözde savunmalarına yaptırım uygulamaktadırlar.

Genel olarak avukatlık vakar ve onuruna yakışmayan uslüp kullanan, mesleğin itibarından çok iş kazanma çabası içinde olan, savunma sınırını aşan, suçlu yerine suçu savunan,  suçu yasal kabul eden, katille özdeşleşen, olayı sosyal medyada paylaşarak şöhret olmak isteyen avukatların tutumu hem kamuoyu ve hem de kendi melek kuruluşları tarafından tepki görmektedir.

Kadın cinayetlerinde haksız tahrik indiriminden yararlanmak için gerçeğe aykırı senaryolar yazmak,  onları ve ailelerini küçük düşüren ve inciten ithamlarda bulunmak, ölmüş kadınların arkasından anılarına saygılı davranmamak, davaları özellikle medyada kendi reklamına dönüştürmemek avukatların meslek etiği olarak çok özen göstermeleri gereken konulardır. Çünkü avukat iddia ve savunmanın hukuki yönü ile ilgilidir ve taraflar arasındaki anlaşmazlığın doğurduğu düşmanlıkların dışında kalmalıdır.