Bilindiği gibi, 3568 sayılı  yasaya göre unvan almış meslek mensupları  iş sahiplerinin  defter ve kayıtlarını  tutmak, belgeleri gerçeğe uygun olarak muhasebeleştirmek ve vergi mevzuatı hükümlerine göre gerekli bildirimleri gelir idaresine e-beyan yoluyla internet üzerinden yollamak durumundadır.
 
Diğer taraftan, yine meslek  mensupları  3568 sayılı yasaya göre defterini tuttukları mükelleflerin çalıştırdıkları  işçilerle ilgili  SGK bildirimlerini kuruma  e-beyan yoluyla bildirmek  zorundadırlar.
 
Vergi mükelleflerinin  defterlerinin  usulüne uygun olarak tutulması  ve tutulan  defterlere göre ilgili kurumlara verilmesi  gerekli olan bildirimleri yapma işi düzenlenen sözleşmeye göre  serbest muhasebecilere veya serbest muhasebeci mali müşavirlere aittir.[1]   
 
İş sahipleri defter  tutma işini kendi şirket iç bünyesinde  iş akdi ile istihdam  ettikleri bir kişiye de  yaptırtabilirler.  Bu  kişi veya kişilerin 3568 sayılı yasaya göre ruhsat sahibi olma durumları  söz konusu  değildir. [2]  vergi  mükellefinin  muhasebe işlemleri bünyede istihdam edilen ruhsatsız kimseler tarafından  yerine getirilmesi mümkündür.  Defter tutma işini  bağımsız olarak çalışan bir meslek mensubu  yapması durumunda  mükellef ile meslek  mensubunun münasebeti farklı bir nitelik taşır.   Böyle bir durumda, iş  sahibi mükellef ile 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensubu arasında  vekalet sözleşmesi söz konusu  olacaktır.[3] 
 
SGK’ya fiktif (sahte) sigortalı  bildirimi ile ilgili sonuçların  işverenler açısından ağır müeyyideleri olduğu bilinmektedir.   Diğer taraftan, konunun meslek  mensupları açısından   başka bir boyutu  bulunabilir.  Uygulamada SGK müfettişleri zaman zaman   sahte  sigortalı bildirimi ile ilgili  fiillerde meslek  mensuplarını işin içerisine dahil ederek  ağır ceza mahkemelerinde  yargılanmalarına neden olabilmektedir.   Bazı sigorta müfettişleri  işverenleri yanı sıra  meslek  mensuplarını tanık olarak  mahkemeye  sevk etmektedir.   Bazı sigorta müfettişleri ise meslek  mensuplarını  sanık olarak   mahkemelere  yollamaktadır.  
 
SGK’ya sahte  sigortalı  bildirimi   ile ilgili  hukuki sonuçlar kısaca şöyle özetlenebilir: [4]
 
  1. Hastalık veya anallık  sigortası   yardımlarından  yararlanmak  maksadıyla  yapılan denetimler neticesinde  tespit edilen  fiktif (gerçek dışı) sigortalı  bildirimleri,
  2. 506 sayılı  yasada  yer alan  yaşlılık sigortası dalından   yararlanmak  (emekli olabilmek  için)  yapılan gerçek dışı  sigorta bildirimleri,
  3. Sair sebeplerle örneğin  tedavi olmak vs. nedenlerle SGK’ya  yapılan  gerçek dışı  sigortalı bildirimler
 
Öte yandan, sahte sigortalı  bildiriminin hukuki  niteliklerinin   boyutu ise şöyledir:
 
Fiktif sigortalı  bildirimi hukuksal  özelliği itibariyle borçlar yasasının  18. maddesine göre  düzenlenmiş olan mutlak   muvazaa kapsamına girebilir.   Muvazaa biz sözleşmede,  her iki yanın   irade beyanları ile  iradelerinin açıklanması  sırasında kasten veya isteyerek   yaratılmış  hukuka aykırılıklardır.  Ortada  batıl olan hukuki işlem nedeniyle, başından itibaren işlem kendiliğinden  hukuki  neticelerini doğurmamaktadır.   Dolayısıyla,  butlan sebeplerinin ortadan  kalkması ile veya  edimlerin ifası  sırasında geçerli  hale gelemeyecektir. 
 
Sonuç olarak, sahte sigortalı bildirimlerinin SGK mevzuatı yönünden sonuçları  kısaca şöyledir:
 
  1. Çalışmaları eylemli  olmadığı  halde bu  fiktif SGK bildirimlerinin iptali yapılmaktadır.   Eğer, birey ilk  kez SGK’ya tescil ettirilmişse sigorta numarası  da iptal  ettirilmektedir.
  2. Gerçek dışı  sigortalı  bildirilen kişi isteğe bağlı  sigortaya prim ödemişse,  belirtilen primler sigortalıya  iade edilmez.   Borçlar Kanunun 61/66 maddelerinde düzenlenen  nedensiz zenginleşme hükümleri  gereğince SGK’ya irat kaydedilmektedir. 
 
Ayrıca, işveren yönünden sahte sigortalının sonuçları şöyledir:
 
Çalışmaları gerçek dışı olarak SSK'ya bildirilen gerçek dışı sigortalıya kısa vadeli sigorta kollarından (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık) yapılan tüm masraflar 506 sayılı Kanun'un 90. maddesi uyarınca sahte sigortalıyı bildiren işverenden talep edilmektedir.  
 
İşverenin işyeri kayıtları, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 21. maddesi uyarınca geçersiz sayılmaktadır. Bu nedenle işverene 506 sayılı Kanun'un 140. maddesi gereğince ;
 
  1. Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlara, aylık asgari ücretin on iki katı tutarında,
  2. Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlara, aylık asgari ücretin altı katı tutarında,
  3. Defter tutmakla yükümlü olmayanlara, aylık asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır.
 
Yine işveren tarafından ödenen primlerde Borçlar Kanunu md.61/66 uyarınca Kuruma irat kaydedilmekte ve işverene iade edilmemektedir.
Ayrıca işverenin yaptığı gerçek dışı sigortalı bildirimi ile ilgili olarak kendi meslek odasına da bilgi verilmekte ve meslek odalarının disiplin mevzuatları gereğince işlem yapmaları sağlanmaktadır. 
 
Ayrıca, TCK açısından konu TCK md. 343 md hükmü gereğince Cumhuriyet Savcılığına gerekli  bildirim yapılarak  suç duyurusunda bulunulmaktadır. 
 
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nde 02.11.1994 tarihinde yapılan değişiklikle işverenin varsa serbest muhasebecisinin, serbest muhasebeci mali müşavirinin adı ve soyadını, bunların mesleki oda kayıt numaralarını ve imzalarının olması gerektiğini belirten bir zorunluluk getirilmiştir. Bu belgelerin işverenin serbest muhasebecisi veya serbest muhasebeci mali müşaviri tarafından imzalanması ve belgelerde bu meslek mensuplarının bilgilerine yer verilmesi Kurumca; 13.06.1989 tarihli ve 20194 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konan 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2. Maddesinde sözü edilen 3568 sayılı yasa ve buna ilişkin yönetmelik hükümlerinden ve yasa kapsamında çalışanların "beyanname ve diğer belgelerin düzenlenmesi ile ilgili" hizmetlerden yararlanılması amacıyla, yeni düzenlemelere gidilmesi" uygun görülmüştür, şeklindeki gerekçeye dayandırılmıştır. 

Belirtilen genel tebliğde "meslek mensuplarının çalışma usul ve esaslarını düzenleyen yönetmeliğin 8. Maddesinde sözü edildiği üzere meslek mensupları, "topluma, devlete, işletme sahip ve yöneticilerine karşı sorumluluk taşımaktadırlar." Aynı Yönetmeliğin 42. Maddesinde de meslek mensuplarının "müşterilere ve kanunlara göre bilgi vermek zorunda olduğu kişilere kasten yanıltıcı bilgi vermeleri yasaklanmıştır. Dolayısıyla 3568 sayılı Yasa uyarınca görev yapanların prim belgelerini gerçeğe uygun olarak düzenleyip imzalamaları gerekmektedir" denilerek, belirtilen meslek mensuplarının da prim belgelerinin doğruluğundan dolayı sorumluluğu belirtilmiştir.
 
Gerçek dışı sigortalı bildirimi konusunda serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin sorumlulukları çerçevesinde işverenin gerçek dışı sigortalı bildirimlerini engellemeleri gerekmektedir. Elbette ki meslek mensuplarının  işveren tarafından kendisine bildirilenlerin işyerinde fiilen çalışıp çalışmadıklarının tespitine imkan bulunmamaktadır. Bununla beraber, şüpheli durumlarda, örneğin yeni işe girmiş kimse için sık sık vizite kağıdı alınması ve bu kimsenin ağır maliyetli bir hastalığa yakalanmış olması ya da doğum öncesi bildirimin yapılması hallerinde işverenler meslek mensupları tarafından uyarılmalıdır. Yine asgari işçilik uygulamasında işyerlerinde fiilen çalışanların  Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, sahte sigortalılık nedeniyle yukarıdaki sonuçlar ortaya çıkacaktır.[5]
 
Sahte sigortalılık sonuçları itibariyle hem işverenleri, hem de çalışmaları gerçek dışı olarak SSK'ya bildirilenleri zor durumda bırakmaktadır. Özellikle kanser, kalp, diyaliz gibi ağır maliyetli hastalıklarda  sahte sigortalıya veya bakmakla mükellef olduğu kimseler için yapılan yüksek masrafların işverenden talep edilmesi işverenlerin zor duruma düşmelerine neden olmaktadır. Diğer yandan işverenler  vergi ve sosyal güvenlik mevzuatı karşısında ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalmakta hatta  gerçeğe aykırı beyan ve evrakta sahtecilik suçlamalarıyla Cumhuriyet Savcılıkları'na sevk edilmektedirler. Bu nedenle  işverenlerin sahte sigortalılığın sonuçları konusunda meslek mensuplarınca bilgilendirilmeleri büyük önem taşımaktadır.
 
           
--------------------------------------
[1] 3568 sayılı  yasa md. 2/A-a.
[2] Böyle bir durum karşısında  defter tutan ile  vergi mükellefi arasında  hizmet ilişkisi  vardır.  Ve sözleşmede  hizmet sözleşmesidir.  Defter tutanın ruhsatlı veya ruhsatsız olmasının  önemi yoktur.
[3] Bu sözleşmelere bazı yazarlar “istisna sözleşmesi” olarak isimlendirmektedirler.  Bu  sözleşmenin   istisna sözleşmesi olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.
[4] Ayrıntılı açıklamalar için bkz. ÇOLAK Mahmut – ÖZTÜRK Ercüment – KARAKAŞ İsa, SGK Uygulamasında Sektörel Asgari İşçilik, Yaklaşım Yayınları, Yıl:2008, 2. Baskı.
[5] KARADENİZ Oğuz, “SSK’ya Sahte Sigortalı Bildirimi ve Sonuçları”,  bkz. www.iskanunu.com